|
|
 |
“Artçılar devam ediyor”
Ahmet ÖZCAN
[email protected] |
|
Efendiiim!
Referandumda husule gelen 58 desibellik demokratik depremin yaratmış olduğu siyasi artçılar muhtelif çevrelerde ve zihinlerde devam ediyor.
İzleyelim.
Siyasi kabızlıktan uzun zamandır muzdarip olan CHP’ye, referandum öncesinde uygulanan Siyonist patentli acil müshil ilacı ile Baykal tard edilip, alelacele yerine getirilen acemi serdümen Kılıçdaroğlu rüzgârı ile şişirilen CHP balonuna üflenen yalan rüzgârından biri de Tunceli’de dillendirilen ‘genel af ‘söylemiydi.
Bu söylemi duyan bilumum mahkûmların hop hop eden yürek sesleri, firari durumdaki mücrimlere mesaj olmuş, “siz oy kullanamıyorsunuz, bari bizim bir katkımız olsun da AKP’yi hayır oylarıyla düşürüp, yapılacak en erken seçimle CHP Hükümetini kurup, genel affı çıkarsak, siz de biz de firarilikten-tutsaklıktan kurtulsak” niyetiyle oy kullanmaya gitmezler mi?
Eee. Türk polisinin de eli armut toplamıyor. Birer ikişer tutuklayıvermişler.
Şimdi! Bu mücrimler neye yansınlar?
Umut bağladıkları CHP balonunun sönmesine mi?
Demokrasi aşkına(!) pisipisine yakalandıklarına mı?
Yargının düzgün işlemesine yol açması beklenen reformların kabul edilmesine mi?
Tesellisi Hocadan.
‘Ölme Eşşeğim Ölme, Yaz Gelince Yonca Biter.’
***
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, referandumda 'evet' diyenleri ihanetle suçlamış.
Cihan Haber Ajansının haberine göre, Hatay’daki Panelde konuşan Çölaşan referandumda yüzde 42'lik dilimin dışındakileri, gaflet dalalet ve ihanet içinde olmakla itham etmiş. Referandumda oy kullanan vatandaşları bilinçli oy kullanan ve kullanmayanlar olarak ikiye ayıran Çölaşan, "O oylar bilinçli ise ne ala. Bilinçli olmayan yani yüzde 42'lik dilimin dışında olan oylar bana göre, gaflet, delalet ve ihanet içindedirler." demiş.
Bunda şaşılacak ve yapılacak hiç bir şey yok bence. Çünkü doğruyu söylemiş.
Demek ki neymiş?
‘Tansel Hanım’ evet oyu kullananları “Gafil, Sapık ve Hain Gözü” ile görüyormuş.
Referandumda evet oyu kullanan vatandaşlar Tansel Çölaşan aleyhine hakaret ve tazminat davası açsalar (Hani Vakit Gazetesinin aleyhine generallerin dava açtığı mahkemeye) sonuç ne olur dersiniz?
Ben söyleyeyim, ama siz de bilirsiniz ki sonuç kesin olarak takipsizliktir. İsterseniz deneyin görün.
İşte referanduma karşı çıkan ve alaşağı edilmesi gereken kast sistemi budur.
***
Ahmet Hakan köşesinde yazmış.
Okuyalım ibretlik bir şey.
“Babama dair”
BENİM babam, 1970’lerin en hızlı Selametçilerinden idi. Erbakan’a laf söyletmez, Demirelcilerle tartışmaya bayılır, MHP’lilere itiraz ederdi. Varı yoğu MSP idi. Erbakan’a toz kondurmazdı.
Örgütçülük yapar, miting takip eder, propaganda çalışmalarına katılırdı.
MSP’li olduğu için çok sürgün yemişliği vardır ama bu durumdan zerre kadar yüksünmezdi.
Sürgün yemeyi, Erbakancı olmanın doğal kaderi kabul ederdi.
Her seçim gecesi tattığı acı mağlubiyetler bile heyecanını milim azaltmazdı.
80’lerden sonra babamın politik ilgisi azalmaya başladı.
Yine Refahçı idi, yine Erbakancı idi ama eskisi kadar hızlı değildi.
Tayyip Erdoğan hareketi doğunca Erbakan’ı terk etti: O artık AK Partili idi.
Ama çok hızlı bir “Tayyipçi” olmadı... Sempatizan düzeyinde kaldı.
Referandum öncesi bayram ziyareti için yanına gittiğimde bir de ne göreyim?
1970’lerdeki babam geri dönmüş.
Öyle ateşli, öyle militan, öyle ödünsüzdü ki, şaştım kaldım.
Tayyip Erdoğan’a toz kondurmuyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na ise ateş püskürüyordu.
“Ama baba Kemal Bey de türbana özgürlük diyor, darbelere karşı çıkıyor” falan demeye kalksam anında beni susturuyor ve “Hepsi yalan” diyordu.
Oysa çok değil, kısa bir süre öncesine kadar Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı sessiz bir iltimas içindeydi.
Babamdan yola çıkarak benim anladığım şu:
Başbakan Tayyip Erdoğan, referandum propagandası sırasında babam gibi muhafazakârları ateşlemeyi başarmış. Onların duyarlılık noktalarını yakalamış. Bilinçli bir şekilde cepheleştirerek muhafazakâr safların sıklaştırılmasını ve fanatikleşmesini sağlamış.
Kemal Kılıçdaroğlu ise bu strateji karşısında bırakın inandırıcı olmayı, “Bu adam bizi resmen kandırıyor” tesiri uyandırmış.
Diye bitirmiş yazısını.
Şimdi gel de şu soruları sorma birader.
Ahmet Hakan babasındaki kararlılığı görünce şaşırmış, neden? (ne zamandan beridir şaşkındır zaten garibim)
Ahmet Hakan bu babanın oğlu olabilir mi? (bu sorunun cevabını ancak genetik uzmanları bilebilir)
Diyelim ki! Ahmet Hakan evrimleştiği için böyle oldu. Peki, bundan sonraki evrim aşamasındaki hali nice olur?(İşte bunu kendisi de bilemez)
Bir gün vaki olur da babası rahmetli olursa, Ahmet Hakan ne der acaba? (Ahhh ah, keşke babam yaşıyor olsaydı da ona danışabilseydim)
Kılıçdaroğlu’na kanmayan babanın oğlu Ahmet Hakan ne olsun? (Kılıçdaroğlu’nun basın danışmanı olsun, yakışır kerataya)
|
|
21 Eylül 2010 - 00:00:22 |
|
|

Dolar |
|
|
1.474
|
1.484
|
|
Euro |
|
|
1.982 |
1.997 |
|
Sterlin |
|
|
2.310 |
2.350 |
|
Altın |
|
|
61.62 |
62.17 |
|
IMKB |
|
|
63862 |
|
|