|
|
 |
Yüzde 58'in ne kadarı Ak Parti'nin?
Fehmi KORU
[email protected] |
|
Tek tek insanları pekâlâ aldatabilirsiniz; en akıllı insanların bile aldatılmaya açık saf bir tarafları vardır çünkü. Toplumların aldatılması ise tek tek insanların aldatılmasından çok daha zordur; insanlık tarihinde buna örnek teşkil edebilecek olay kolay bulunamaz.
Olağanüstü çetin şartlarda yürütülen bir kampanyaya sahne olan anayasa değişikliği paketiyle ilgili halkoylaması, "Toplumları aldatmak bireyleri aldatmaktan çok daha zordur" kuralının son örneği... Kampanya sırasında muhalefet cephesinin dillendirdiği iddiaları gözünüzün önüne getirin, gazetelerde köşe yazısı, televizyon kanallarında yorum olarak sunulanları da unutmayın; böyle bir kakafonik ortamda insanların sandığa gidince 'Hayır' oyu kullanması beklenirdi.
Nitekim o beklenti belli çevrelere egemendi de; sandıklar açılıp halkın iradesi rakamlara dönüşünce çıkan tablo büyük bir hayal kırıklığı yaşattı onlara...
Toplum, anayasa paketindeki maddelerin muhalefetin de karşı çıkmadığı çoğunun kendi yararına olduğunu biliyordu; itiraz edilen iki maddenin ise 27 Mayıs (1960) askeri müdahalesi sonrasında oluşan ve etkisini günümüze kadar sürdüren 'vesayetçi sisteme' darbe indirme amacı taşıdığını da hissediyordu.
CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sandıktan böyle bir sonuç çıktığı için çakmadı ilk liderlik sınavında; sandıktan 'Hayır' çıkmasını sağlamak amacıyla kıyasıya bir mücadele yürüttüğü için çaktı...
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yakın çevresinin neyi temsil ettikleri konusunda her zaman kuşkuluydu Ülkücü camia; parti tabanı da itaat kültürü sebebiyle karşı çıkmıyordu; anayasa paketi konusunda CHP'yle ortak cephede buluşulması bardağı taşıran damla oldu.
Artık farklı bir siyaset tablosu var karşımızda. Özellikle Ak Parti'yi ve liderlerini üzerinde teemmüle sevk etmesi gereken bir tablo bu...
Elbette sandıktan çıkan yüzde 58'lik oy oranının bütünü Ak Parti'ye veya Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şahsına verilmedi; o oyun içerisinde hiç de ihmal edilmeyecek bir oran anayasa değişikliğini 'hayırlı' bir fırsat sayan Ak Partili olmayan kesimlerindir. Ancak yüzde 58, o kesimlerin hassasiyetlerini daha fazla dikkate aldığı taktirde, Ak Parti'nin kendisinin yapabileceği oy oranıdır aynı zamanda.
Ak Parti, kuruluş felsefesi itibariyle, toplumun en geniş kesiminin rahatlıkla kendisini içinde bulmak isteyeceği bir siyasi partidir.
Bir ara 'merkez parti' ekseninde yürütülen tartışmalarda da gündeme getirmiştim; Ak Parti, toplumun ortak değerlerinden en fazlasına hitap etmeyi önceleyen bir bakışla kurulmuştu. Kamuoyuna "Sizi en fazla temsil eden, en önem verdiğiniz değerler nelerdir?" sorusunu yönelttiğinizde alacağınız cevaplar bellidir: Fikir ve ifade özgürlüğü... Din ve vicdan özgürlüğü... Cumhuriyet... Demokrasi... Dindarlık... Lâiklik... Toplumun en az yüzde 70'nin paylaştığı bu değerlerin hepsine birden sahip çıkan bir partidir Ak Parti...
Doğal olarak, böyle bir partinin potansiyel oy oranı yüzde 70'tir. 22 Temmuz (2007) seçiminde Ak Parti'nin yüzde 47 oranını yakalaması büyük bir sürpriz değildi; bugünün yüzde 58 oranı da Ak Parti için rahatlıkla 'konsolide' edilebilecek, kendisinin haline dönüştürülebilecek bir oya tekabül ediyor.
Kampanyada 'korku' unsurunu fazlasıyla kullananların unuttuğu gerçeği de hatırlatalım: Pompaladıkları korku efektlerine kananların sayısı her yeni tercih kullanımında azalıyor ve yöntem etkisini giderek kaybediyor.
Türk siyasi tarihi toplumuyla barışık kadroların başarı öyküleriyle dolu. Topluma ve insanların biraradayken yanlış yapmadıklarına inananlar kazanıyor.
|
|
14 Eylül 2010 - 10:11:20 |
|
|

Dolar |
|
|
1.495
|
1.505
|
|
Euro |
|
|
1.953 |
1.968 |
|
Sterlin |
|
|
2.315 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
61.29 |
61.73 |
|
IMKB |
|
|
60608 |
|
|