DOLAR 1.505 - EURO 1.968 - ALTIN 61.73 - IMKB 60608
Perşembe 16 EYLÜL 2010
İşçi minübüsü kaza yaptı: 2 ölü, 7 yaralı Beşiktaş - CSKA Sofya (CANLI) Mehmet Akif'in Mısır'daki evi müze yapılmalı Oy kullanımını gasp eden parti demokratik olamaz Yunanlıların Ayasofya hayali depreşti F-135 savaş uçağı motorunu biz üreteceğiz Merkez Bankası, faizleri 25 puan indirdi Borsa, 63732 puandan tamamladı Dolar günü 1,497 TL, Euro 1,96 TL'den kapattı Hamsi tezgaha çıktı habertaraf.com
 
 
 
Toplum, önündeki barajı aştı
 
 
 
 
Necdet Saraç
AKP iktidarda tekleşti!
 
 
 
Okur Temsilcisi
Hırsızlığın yeni adı: Bir internet sitesi
 
 
 
 
Süleymân Hilmi Tunahan Hazretleri
 
 
 
 
 
Vakit
Abdurrahman DİLİPAK
Evren ve şürekâsı yargılanabilir
 
 
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Neden hep o kazanıyor?
 
 
Star
Ahmet KEKEÇ
Huzurlarınızda Abdurrahman Bey!
 
 
Radikal
Akif BEKİ
Ve Baykal düğmeye bastı
 
 
Milliyet
Aslı AYDINTAŞBAŞ
Davetsiz misafir
 
 
Sabah
Emre AKÖZ
Doğan'ın hayalini sandığa Bahçeli gömdü!
 
 
Star
Ergun BABAHAN
Asıl CHP’den korkun!
 
 
Bugün
Erhan BAŞYURT
Millet iradesi böyle mi okunur?
 
 
Yeni Şafak
Fehmi KORU
MHP: Yanlış tezi yanlış insanlarla savunursan...
 
 
Sabah
Hıncal ULUÇ
"İnanılmaz" ama siz gene de inanın!..
 
 
Milli Gazete
Kazım ARSLAN
Teşbihte hata olmaz
 
 
Sabah
Mahmut ÖVÜR
Baykal neden kurultay istiyor?
 
 
Yeni Şafak
Mehmet ŞEKER
Baykal en azından oy kullanabiliyordu
 
 
Radikal
Murat YETKİN
CHP'nin hatası ve faturası
 
 
Vatan
Okay GÖNENSİN
20 Eylüle kadar (PKK ateşkesi bitiyor)
 
 
Akşam
Oray EĞİN
Yahudilerle aramı bozuyorum
 
 
Zaman
Şahin ALPAY
Türkiye üçe mi bölündü?
 
 
Yeni Şafak
Salih TUNA
Öcalan "Evet" oylarından pay istiyor!
 
 
Hürriyet
Yılmaz ÖZDİL
MHP
 
 
 
 
İsmail NERİMANOĞLU
 
Ahmet HAKAN
 
Adem Yavuz IRGATOĞLU
 
Ahmet KEKEÇ
 
Kazım ARSLAN
 
 
 
Referandumdaki oyum!..

Reha MUHTAR
[email protected]
 
 
Başbakan'ın konuşmasını anlayamayan empati yoksunu gazetecilere son sözüm ve referandumdaki oyum!..

Birkaç yıl önce FOX TV’de Nazlı Ilıcak‘la Çapraz Ateş programını yapacaktık...

Kanalın yayın yönetmeni o zamanlar üniversiteden arkadaşım olan yakın bir dostumdu, “Reha” dedi, “Bizim avukatlar sana sözleşmeyi gönderecekler... Üzerinde değişiklik yapmak istediğin şeyler varsa yap... İmzala da eksiğimiz kalmasın programa hemen başlayalım...”

O bana söylerken ben içimden “ya keşke göndermeseler sözleşme” diyordum, “Gönderdiklerinde sorun çıkacak çünkü...”

***


Biliyordum ki bir televizyon kanalının avukatı eğer, “çok ince kültürel ve mesleki imbiklerden geçmemişse”, genelde size öyle bir metin gönderir ki “imzalayacağınız varsa bile imzalamazsınız...”

Nitekim öyle oldu...

Kanalın avukatları bir metin gönderdiler...

Metin sanıyorum 11 ya da 12 maddeydi...

Maddelerin istisnasız hepsi kanalın, yorumcu yani benim üzerimdeki haklarını sıralıyordu...

Yorumcu bu programı başka yerde yapamaz...

Yorumcu söylediklerinden sorumludur...

Yorumcu meslek ilkelerine uyar...

Yorumcu, programı bırakırsa ceza öder...

Yorumcu, kanalın yayın ilkelerine uymazsa gider...

Böyle devam ediyordu maddeler...

***


Allah için, yorumcu mu olacaktım idam mahkumu mu belli değil...

Numune niyetine bile olsa bir tane de “kanal da yorumcuya şunu yapmakla mükelleftir” maddesini koymamıştı kanalın avukatları...

Niye?..

Çünkü aklısıra yorumcuya karşı vekili olduğu kanalı koruyacak?..

Oysa bilmiyordu ki “karşınızdakinin duygularını hiçe sayarsanız, kendi çıkarınızı ya da kanalınızı da koruyamazsınız... Anlaşma bir bütündür... Karşınızdakinin duygularını yok farzederek hayatı yaşarsanız kendiniz yok olur gidersiniz...”

Sözleşme örneğini aldım, şöyle bir baktım, hep böyle durumlarda yaptığım gibi “cart” dedim yırttım...

Üzerinde düzeltmeye gerek yoktu...

Fikir ve sanat eseri sahibini hiçe sayan, yok farzeden bir anlayışın düzeltmesi olmazdı...

Arkadaşım aradı...

“Ne yaptın” diye sordu...

“Yırttım attım” dedim, “Boş ver anlaşmayı sen... Biz senle bildiğimiz gibi yapalım programı ettiği kadar eder, etmezse biter...”

***


Bu olayı neden anlattım?..

Önceki gece referandum sonrası “büyük gazeteci-yazar tayfasının” yorumlarını dinliyorum...

Tayyip Erdoğan konuşmasını yapmış “Uzlaşma mesajları vermiş... Evet verenleri kutlamış, Hayır verenlere de saygı duyduğunu” söylemiş...

Kampanyada “hatalı bir söz söylediysem özür dilerim” demiş...

Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu‘na “Soy sop meselesiyle ilgili söylediklerinden” özür diliyor, kendisine karşı edilen ağır sözlere karşı da hakkını helal ediyor...

Geçmişte Genel Yayın Yönetmenliği yapmış, bu mesleğin zirvelerinde bulunmuş, gayet tecrübeli bir arkadaşım adı lazım değil şöyle diyor:

“Tayyip Erdoğan, genel seçimlerden sonra da balkon konuşmasında uzlaşı mesajları vermişti... Ama sonra öyle davranmadı... Ben bu konuşmasındaki tavrı da geleceğe dönük inandırıcı bulmadım...”

***


Hayatta empati yapmayanların, kendisini başkasının yerine koymayanların, “Ben olsam nasıl davranırdım” demeyenlerin sözlerini kaale almam...

O tecrübeli gazeteci arkadaşım biraz empati yapsa, biraz kendisini Başbakan’ın yerine koysa, onun neden sertleştiğini analiz eder, yorumlarını ona göre yapardı...

Ama hayır “Başbakan eleştirilebilirdi... Demokrasinin standartı buydu, buna karşın Başbakan töleranslı davranacaktı söz vermişti ama yapmadı...”

Bu arkadaşa göre durum böyleydi...

***


Peki arkadaş sen hiç o referandum konuşmasından sonra, yeni bir AKP’yi kapatma davasının yürürlüğe sokulmak istendiğini düşündün mü?..

Son dakikada yeni bir kapatma davasının direkten döndüğünün farkında mısın?..

Evet Başbakan, genel seçimlerden sonraki Balkon konuşmasındaki uzlaşmacı tavrını gitgide sertleştirdi zaman içinde...

Bunda “AKP’yi kapatmak istemenin, siyaset yolunu bu insanlara tıkama gayretinin hiç mi rolü yok?..”

Eleştiri başka şey, kapatma uğraşısı başka şey...

Kapatmaya çalışmak, siyasi yasak getirmek, “öldürmeye” oynamak demek...

İnsanlar kendilerini öldürmeye yönelik tavırlar sergilendiğini hissettiklerinde, öfkelenirler, kızarlar, kendilerini korumak için sertleşirler...

Bu insan nefsinin korunması refleksidir...

O eleştirileri yapan gazeteci arkadaşım da kendi nefsine yönelik böyle bir saldırı olursa, “bilinen hoşgörüsünü bırakır...”

Bunun demokrasi kültürüyle ilgisi yok...

Bu insani bir nefsi savunma içgüdüsüdür...

***


O dönem “AKP kapatılacak... Siyasi yasak gelecek... Milletvekillikleri düşecek... Başbakan’lıktan indirilecek...” denildiği ve hissedildiği için, “yargı savaşı” bu noktalara kadar geldi...

Başbakan şimdi bu referandumla rahatladı...

Nefsine yönelik saldırı referandumla bertaraf edildiği için, muhtemelen şimdi, “uzlaşıcı konuşmasına” daha uygun tavırlar sergileyecek...

Daha fazla kucaklayıcı olmaya bakacak...

Çünkü öyle olmaya ihtiyacı var...

Yani, “Başbakan’ın bu konuşması, Balkon konuşmasıyla aynı içerikte, ama uygulaması aynı içerikte olmayacak...Başbakan daha töleranslı bir kişilik sergileyecek önümüzdeki dönem...”

Bunu anlayabilmek için, “Bir insanın neyi, niye yaptığını” öngörebilmek gerekiyor...

Kanalın avukatı gibi davranıp, her şeye kanalın pozisyonu açısından bakmamak, karşı tarafı da süzmek gerekiyor...

***


Bu laflar üzerine, “insanları ötekileştiren, insanı aşağılayan, adam yerine koymayan, sıfatlar üreten, dönekti, esnekti gibi kelimeler diken bazıları merak edebilir” referandumda ne yaptığımı...

Onları merakta bırakmayayım...

Ben referandumda “Hayır” oyu kullandım...

AKP’nin demokrasi dışı yollarla kapatılmasını istemiyordum, seçimle gelen seçimle gider diye düşünüyordum...

Ama yargı savaşının geldiği bu noktanın ilerde Türkiye’ye “mahsur” yaratabileceğini düşündüm ve “Hayır” dedim...

Hür vicdanımla...

Başbakan’ın veya AKP’nin demokrasi dışı yollarla iktidardan veya siyasetten düşürülmesini istemiyorum, yeni sistemin bunu engelleyeceğini görüyorum bu olumlu...

Ancak, yargı ile yürütme arasındaki bağlar, birbirine çok yakın gibi gözüküyor, bunun ilerde yaratacağı sorunlar, beni mütereddit kılıyor...

Yeni hazırlanacak anayasada ise “yargının, yürütmeden kesin çizgilerle ayrılmasını” istiyorum...

Başbakan’ın zaferini ise tebrik ediyorum...

Yargının, darbe veya sivil erklerden uzak, bağımsız olabileceği bir sistemin oluşmasını can-ı gönülden arzuluyorum...

Bu yönde hazırlanacak bir sivil anayasayı bütün gücümle destekleyeceğim...

Hayatı ötekileştirmeden ve demokrasi içinde “evet” ve “hayır” veren vatandaşlarla özgür ve kardeşçe yaşamak istiyorum...

Bilmem anlatabiliyor muyum arkadaşlar!!!

***


BABASI MI KIZI MI?..

Dünya Basketbol Şampiyonası, dünya ikincisi koskoca bir Türk Milli takımı ortaya çıkarttı...

Dünya Basketbol Şampiyonası, Türkiye’nin muhteşem bir dünya kupası organizasyonu yapabileceğini dosta düşmana ispatladı...

Dünya Basketbol Şampiyonası, kanserli bir basketbol koçunun, ne kadar muhteşem bir Hoca ve insan olduğunu gösterdi...

Ama Dünya Basketbol Şampiyonası benim gözümde, bir de Sine Büyüka diye muhteşem bir spor spikeri çıkardı...

20 yılın ekran moderatörü baba Şansal Büyüka‘yı geçen, bir Sine Büyüka gördüm ben ekranda...

Nasıl uyanık?..

Karşısındakini kırmadan üzmeden neyi soracağını nasıl biliyor...

Nasıl zeki...

Nasıl akıcı...

Nasıl basketbol gibi, çok zor bir spor dalında, ev ödevini gayet iyi çalışmış, her şeyin farkında bir spor spikeri?..

***


Babam bir şey söylerdi ben küçükken:

“İnsan, herkesi kıskanır...” derdi “Tek bir istisnası vardır bu kuralın... İnsan çocuğunu kıskanamaz...”

Sanıyorum Şansal Büyüka’nın bu hayatta kıskanamayacağı iki kişiden biri kızı Sine Büyüka...

Öteki de uluslararası çapta büyük bir futbol menajerliğine soyunan erkek kardeşi Sine’nin...

Muhteşem bir spor spikeri geliyor...

Sine’ye dikkat edin...

Bu kız Şansal Büyüka’nın zekasını, annesinin duygusal zekasıyla harmanlamış bir genç spiker...

Çok konuşturur ilerde kendisinden...

 
14 Eylül 2010 - 09:52:37
 
 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.495
1.505
 
 Euro
1.953 1.968
 
 Sterlin
2.315 2.355
 
 Altın
61.29 61.73
 
 IMKB
60608  
 
 
Türkiye için en iyisi parlamenter sistem...
 
'Akil Adam' Dışişleri eski Bakanı İlter Türkmen referandum sonrasında tartışmalara yol açan 'Başkanlık' sistemiyle ilgili soruları yanıtladı.
 
 
 
 
  Habertürk gazetesi yazarı Güntay Şimşek'in İran'da gözaltına alındığı belirtiliyor.  
 
 
 
  Endonezyalı kadının 17 yıldır bu garip hastalıkla yaşadığı ve büyük acılar çektiği iddia ediliyor.    
 
 
 
 
Referandum sonucunu nasıl buldunuz?
 
Evet oranını daha yüksek bekliyordum
 
Hayır oranını daha yüksek bekliyordum
 
Evetçiler iktidar gücünü kullandı
 
CHP ve MHP yanlış politika izledi
 
 
 
 
 
 
 

Mostbet AZ

 
 
       
Kategoriler   HaBerTaraf HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt (Kurucu)

habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.


  mostbet
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin