Referandum, kampanya, evet, hayır derken, yolun sonuna geldik ve milletimiz, Pazar günü kullandığı oylarla, bir neticeyi ortaya koydu.
Öncelikle ortaya çıkan neticenin hayırlı olmasını diliyorum. Tabiidir ki, iktidarın da, muhalefetin de, bu neticeyi iyi okuması, bundan gerekli dersleri çıkarması gerekmektedir.
Hemen baştan ifade edeyim ki, bu noktada yapılabilecek en büyük yanlış, bu neticenin, iktidar için, gerek kendisi ve gerekse muhalefet tarafından bir güvenoyu gibi değerlendirilmesidir.
Hatırlayacaksınız, referandumdan bir iki gün önceki yazımı, şu cümlelerle bağlamıştım:
"Saadet'in şimdilik evet'i, AKP'nin evet' inden de, CHP ve MHP'nin hayır'ından da, çok daha anlamlıdır. Son derece bilinçli bir karardır. Son olarakta, görünen o ki, referandumun neticesini, Saadet Partisi belirleyecektir."
Kimi çevreler, Saadet Partisi'nin, baştan beri açıkça ortaya koymuş olduğu "evet" yönündeki bu tavrından, rahatsız oldular ve bu tavrı, ciddi bir eleştiri konusu yaptılar.
Ancak, dün yapılan referandumun neticesi açık bir şekilde ortaya koymuştur ki, Saadet Partisi Genel Başkan Numan Kurtulmuş'un değişik vesilelerle dile getirdiği ve "yetmez ama evet" veya "şimdilik evet" sloganı etrafında sıralanan gerekçeler, milletimizce kabul görmüştür.
Yine açıkça ortaya çıkmıştır ki, Saadet Partisi bu yaklaşımında, son derece tutarlıdır.
Bu çerçevede, referandum neticeleri ile Saadet'in, kampanya boyunca kullandığı sloganlarda, dile getirdiği hususlarda ve endişelerde, ne kadar haklı olduğu, millet tarafından da, onaylanmış olmaktadır.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bir manada, referandum neticesini de, Saadet Partisi'nin tavrı belirlemiştir.
Şimdi, birileri çıkıp bu sözlerime kızabilir ve diyebilir ki "kardeşim amma da abarttın, Saadet'in eti ne budu ne ki, bu kadar etkili olabilsin!"
Ama kim ne derse desin, bu sözlerimde hiçbir şekilde abartı yapmadığım kanaatindeyim.
Saadet'in baştan beri açıkça ortaya koymuş olduğu bu desteğin, toplumda psikolojik havanın evet yönünde yoğunlaşmasında ve buna bağlı olarak toplumdaki siyasal desteğinin artmasında çok büyük bir katkısı olmuştur.
Bu referandum neticelerine göre, milletimiz de, özetle, tıpkı Saadet Partisi gibi "şimdilik evet" demiş ve yeni ve köklü bir reform sürecinin başlamasını beklediğini ortaya koymuştur.
Yani milletin AKP'ye vermiş olduğu avansın, açmış olduğu kredinin sonu gelmiştir.
Şimdi, Türkiye, hızla, yeni bir anayasal reform sürecine girmelidir.
Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Meclis İç Tüzüğü önümüzdeki dönemde, milletin vermiş olduğu bu destekle ve yine milletin beklenti, arzu ve isteklerine doğrultusunda değiştirilmeli, daha doğrusu yeni baştan ele alınmalıdır.
Bugün, hâlâ, millet tarafından seçilmemiş ve millet iradesince denetlenmeyen birçok kurum ve kuruluşlar, millet adına karar vermektedirler.
Ve bunlar, yapmış oldukları işlerden dolayı, millete, hiçbir şekilde hesap vermemektedirler.
Hakiki manada, millet egemenliğine geçilmesi mutlaka sağlanmalıdır.
Çünkü milletimiz, ileri, çağdaş ve katılımcı bir demokrasiyi istediğini ve özgürlüklerin önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılmasını beklediğini, bunun için artık AKP'ye verecek avansının, açacağı kredisinin kalmadığını, oylarıyla ortaya koymuştur.
Millet bu neticeyle, yorulmuş bir iktidarın icraatlarını onaylamış olmamaktadır.
Ortaya konan, bir toplumsal mutabakat etrafında, daha iyisinin bir an önce yapılması yönündeki iradedir.
Referandum kampanyasını bir toplumsal gerilim haline dönüştüren siyasi partilerin de, neticeyi, böyle okuması gerekmektedir.
Sağlıcakla kalın!
|