DOLAR 1.503 - EURO 1.964 - ALTIN 62.06 - IMKB 60608
Cumartesi 18 EYLÜL 2010
Yazar okulu başlıyor Ücret asgari, tehlike azami İsrail'de 25 saatlik ölüm sessizliği Nurcan Taylan, silkmede dünya rekoru kırdı Taylan, koparmada altın madalyanın sahibi oldu Kore hızlı trenin de hızlısını yaptı Kayseri'de 5 bin 40 paket kaçak sigara ele geçirildi Fırıncılar Birliğinden "zam" açıklaması Rusya 50 adet Boeing satın alıyor Rusya: Türkiye'de demokrasi güçleniyor habertaraf.com
 
 
 
Aleviler Kılıçdaroğlu’nu nereye taşıyacak?
 
 
 
 
Sinan KARAKAŞ
Milletin fendi, statükoyu yendi
 
 
 
Okur Temsilcisi
Hırsızlığın yeni adı: Bir internet sitesi
 
 
 
 
Süleymân Hilmi Tunahan Hazretleri
 
 
 
 
 
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Yeni başlayanlar için statüko
 
 
Star
Ahmet KEKEÇ
Brüksel’de başka, Ankara’da başka konuşma!
 
 
Bugün
Ahmet TAŞGETİREN
İnisiyatif
 
 
Vakit
Ali İhsan KARAHASANOĞLU
BDP, Ergenekon’un neresinde?
 
 
Radikal
Cengiz ÇANDAR
Üçe bölünme yok, 'akıl tutulması' var
 
 
Akşam
Çiğdem TOKER
'İmralı' ile 'okyanus ötesi'
 
 
Sabah
Emre AKÖZ
Okul boyutu sandık boykotu kadar önemli
 
 
Milliyet
Fikret BİLA
Baykal’a göre CHP “iki anahtarlı kasa” gibi
 
 
Milli Gazete
Gökçen GÖKSAL
Kızıldeniz’den sağa dönmek
 
 
Bugün
Gülay GÖKTÜRK
Barışa mayın
 
 
Sabah
Haşmet BABAOĞLU
Yoksul "evet"çiler ve yoksullaşmış "hayır"cılar!
 
 
Yeni Şafak
İbrahim KARAGÜL
'AK Parti'ye İran parası' iddiasını kim servis etti?
 
 
Posta
Mehmet Ali BİRAND
Kan üzerinden pazarlık yapılıyor
 
 
Star
Mehmet ALTAN
ABD Anayasası’nda kaç madde var?
 
 
Zaman
Mümtaz'er TÜRKÖNE
Menderes artık rahat uyuyor
 
 
Radikal
Murat YETKİN
Çiçek: Mayın görüşmeyi engelledi
 
 
Radikal
Oral ÇALIŞLAR
Kürt sorununda kalıcı 'ateşkes' için
 
 
Vatan
Reha MUHTAR
Kılıçdaroğlu'na iş dünyasının CHP'yi tuttuğu yalanı söyleniyor...
 
 
Yeni Şafak
Salih TUNA
Bu köşe yazarını aranızdan ayıklayın!
 
 
Star
Şamil TAYYAR
Kürt ittihatçılar, derin devlet ve global Ergenekon
 
 
Hürriyet
Yılmaz ÖZDİL
Googoosh
 
 
 
 
Ercan AKSOY
 
Mustafa YILDIZ
 
 
 
Bu da bana kapak mı oldu

Ahmet HAKAN
[email protected]
 
 
KOSKOCA adam, üstelik profesör, “evet” oylarının biraz fazla çıktığını görünce sevinçli bir telaş ile oturmuş “cadde kızı” edasıyla makalesine başlık atmış:

“Bu da size kapak olsun.”
Allah, Allah...
Peki nasıl kapak oluyormuş?
Herhalde şöyle:
“Hayır diyordunuz ama halk evet dedi... Aldınız mı cevabınızı?”
Sanırım kastettiği “kapak”, böylesi bir kapak...
¡ ¡ ¡
Ben “Hayır diyeceğim” dedim, “Göreceksiniz hayır oyları fazla çıkacak” demedim.
“Hayır” demek ile “Hayırlar fazla çıkacak” demek arasında devasa bir fark vardır.
Ama demek ki o “profesör”...
“Evet” oyları biraz fazla çıkınca, bütün iddialarının “haklı”, “doğru” ve “onaylanmış” olduğunu düşünenlerden.
Yani... “Parmak sayısı” ile “haklı olmak” arasında doğrudan ilişki kurabiliyor.
O zaman ona bir çift sözüm var: Yüzde 99.9 “evet” deseydi bile “hayır” demekteki gerekçelerimin çürütüldüğünü düşünmezdim.
Çünkü ben öyle bilirim ki: Ortaya konan bir metinle ilgili yaklaşımlar, tercihler ve gerekçeler, oylamayla falan haklılık kazanmaz, ancak geçerlilik kazanabilir.
“Hadi bu da sana kapak olsun” diyeceğim ama sen kapak tutmazsın ki...

Demek ki böyleymiş

? Demek ki... Devlet Bahçeli ve ekibinden farklı düşünen ve etkisi gayet geniş bir “eski ülkücüler” olgusu varmış, onları yabana atmamak gerekirmiş.
? Demek ki... Kürt burjuvazisi falan hikayeymiş... Diyarbakırlı işadamlarının evet diyeceklerini açıklamalarının etkisi sıfırmış. Bölgenin tek realitesi BDP imiş...
? Demek ki... “Tayyip Baba” olgusu gidiyor, yerine “Başkan Baba” olgusu geliyormuş. Dost düşman herkes bu gerçekle yüzleşmesini bilmeliymiş.
? Demek ki... Milletimiz hakikaten de gücü seviyormuş... Şehirlerin bütün duvarlarına “evet” afişi asıp olaya abanmak, halkımız üzerinde hiç de öyle aksi tesir yaratmıyormuş.
? Demek ki... “Cemaat” ile Tayyip Erdoğan arasındaki ittifak, bozulmaya teşne ve geçici bir ittifak olmaktan çıkıp “et ile kemik” ilişkisine dönmüş.

Tatilciler meselesi

“HAYIRCILAR tatile gitti, o yüzden böyle oldu” falan diyecek değilim.
Bu memlekette “muhafazakar sağ” çoğunluktadır, bunu biliyorum.
Yani “hayırcılar” tatile gitmeseydi de sonuç açısından değişen pek bir şey olmayacaktı.
Ama durum böyle diye “tatilini kesmeyip oy kullanmayan hayırcılar” meselesini atlayamayız.
¡ ¡ ¡
Bu tiplerin bundan böyle “Korku imparatorluğu oluşuyor... Cemaat her tarafı ele geçirdi... Bittik, yandık” falan türü laflar etmeye hakkı yoktur.
Çünkü haklı olduğuna inandığı ilkeler uğruna tatilinden fedakarlık edip oy bile kullanmayan kişiler, her şeye müstahaktır.
Sırası geldiğinde “Bu AK Partililer arı gibi çalışıyor” diye yakınacaksın ama sen oy bile kullanmayacaksın. Bu olmaz...
Hem artık “Nasıl olsa resmi ideoloji bizden yana... Nasıl olsa ordu var... Nasıl olsa yargı var” türü demokratik olgunluğa yakışmayan bel bağlamaların da bir anlamı kalmadı.

Ah Kemal Bey ah

BEN politikacının...
Saat gibi tıkır tıkır işleyenini, fazla uyanığını, hangi şerbeti verdiğinde hangi nabzın atacağını gayet iyi bilenini, organizasyonda açık vermeyenini, çelik gibi iradelisini, intikamcısını, hedefe kilitlenenini, özür dilemekten kaçınanını, kimseyi dinlememekle övünenini pek sevmem...
Kendimi her zaman...
Hata yapan, bazen acze düşen, etrafına tam hakim olamayan, sık aralıklarla mahcup bir tebessümle çıkıp halktan özür dilemek zorunda kalan, bir türlü organize olamayan, küçük hatalar yapan, yüzü kızaran, hatayı adamlarının üstüne atmak yerine kendi üstüne alan politikacılara yakın hissederim.
Ama gelin görün ki...
Bizim memlekette benim sevdiğim türden politikacılara, “gariban”, “zavallı”, “aciz”, “beceriksiz”, “iş bilmez” muamelesi çekiliyor.
Ah Kemal Bey ah...
Yanlış memlekettesiniz vesselam...

Babama dair

BENİM babam, 1970’lerin en hızlı Selametçilerinden idi. Erbakan’a laf söyletmez, Demirelcilerle tartışmaya bayılır, MHP’lilere itiraz ederdi. Varı yoğu MSP idi. Erbakan’a toz kondurmazdı.
Örgütçülük yapar, miting takip eder, propaganda çalışmalarına katılırdı.
MSP’li olduğu için çok sürgün yemişliği vardır ama bu durumdan zerre kadar yüksünmezdi.
Sürgün yemeyi, Erbakancı olmanın doğal kaderi kabul ederdi.
Her seçim gecesi tattığı acı mağlubiyetler bile heyecanını milim azaltmazdı.
¡ ¡ ¡
80’lerden sonra babamın politik ilgisini azalmaya başladı.
Yine Refahçı idi, yine Erbakancı idi ama eskisi kadar hızlı değildi.
Tayyip Erdoğan hareketi doğunca Erbakan’ı terk etti: O artık AK Partili idi.
Ama çok hızlı bir “Tayyipçi” olmadı... Sempatizan düzeyinde kaldı.
¡ ¡ ¡
Referandum öncesi bayram ziyareti için yanına gittiğimde bir de ne göreyim?
1970’lerdeki babam geri dönmüş.
Öyle ateşli, öyle militan, öyle ödünsüzdü ki, şaştım kaldım.
Tayyip Erdoğan’a toz kondurmuyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na ise ateş püskürüyordu.
“Ama baba Kemal Bey de türbana özgürlük diyor, darbelere karşı çıkıyor” falan demeye kalksam anında beni susturuyor ve “Hepsi yalan” diyordu.
Oysa çok değil, kısa bir süre öncesine kadar Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı sessiz bir iltimas içindeydi.
¡ ¡ ¡
Babamdan yola çıkarak benim anladığım şu:
Başbakan Tayyip Erdoğan referandum propagandası sırasında babam gibi muhafazakarları ateşlemeyi başarmış. Onların duyarlılık noktalarını yakalamış. Bilinçli bir şekilde cepheleştirerek muhafazakar safların sıklaştırılmasını ve fanatikleşmesini sağlamış.
Kemal Kılıçdaroğlu ise bu strateji karşısında bırakın inandırıcı olmayı, “Bu adam bizi resmen kandırıyor” tesiri uyandırmış.

Kanaat önderlerinin referandum gecesi

? ORAL ÇALIŞLAR: Çıkan sonuçtan aldığı güvenle bütün kişisel hesaplarını gördü. İyimser ve mutluydu.
? GENÇ SİVİLLER: Çocuklar gibi şendiler.
? YARSAVCILAR: Bir bozgun rüyası gördüler.
? CÜNEYT ÜLSEVER: Yenildiğini söylerken bile afacan bir çocuk gibi gülümsüyordu.
? MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: Balkon konuşması gibi konuştu.
? HÜSEYİN GÜLERCE: Çıkan sonuçtan ziyade “Okyanus Ötesi” vurgusundan memnun gibiydi.
? GÜRSEL TEKİN: Ankara’daki CHP’leri kızdırmaktan biraz çekiniyor muydu acaba?
? TAHA AKYOL: Dengeli analizler ve soğukkanlı yorumlar.
? HASAN CEMAL: Evet oylarının çok çıkmasına rağmen anlaşılmayan nedenlerden dolayı derin bir kaygı vardı yüzünde.
? RIZA TÜRMEN: Referandum sürecinde bildiklerini anlatmamayı tercih eden Türmen, sonuçlar açıklanınca “Bu mesele halka iyi anlatılamadı” demesin mi?
? ADİL GÜR: Geçen sefer Tarhan Erdem’in yaşadığı tüm duyguları bu sefer o yaşadı.
? YAZGÜLÜ ALDOĞAN: Kanaatkardı... Yüzde 42 için “Allah bin bereket versin” dedi.
? SEDAT ERGİN: Meşhur diplomat soğukkanlılığı yine devrede...
? ÖMER LAÇİNER: “Bekleyip görelim” tavrında...
? SÜLEYMAN ÇELEBİ: Propaganda döneminde nasıl hayır dediyse sonuçlar açıklanınca da aynı şekilde hayır dedi.
? CANDAŞ TOLGA IŞIK: En sert, en net, en enerjik, en radikal görüşler ondan geldi.

 
14 Eylül 2010 - 08:56:56
 
 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.493
1.503
 
 Euro
1.949 1.964
 
 Sterlin
2.324 2.370
 
 Altın
61.62 62.06
 
 IMKB
60608  
 
 
Türkiye için en iyisi parlamenter sistem...
 
'Akil Adam' Dışişleri eski Bakanı İlter Türkmen referandum sonrasında tartışmalara yol açan 'Başkanlık' sistemiyle ilgili soruları yanıtladı.
 
 
 
 
  Altın Portakal Film Festivali daha açılmadan spekülasyonlar başladı. İsmail Hacıoğlu’nun ödül bekleyenler arasında olması, ön jürideki eşi Vildan Atasever’e bağlandı. Atasever, iddialara ateş püskürüyor  
 
 
 
  OSLO- Meleklerle görüştüğünü iddia eden Norveç Prensesi, bu bilgisini paylaşmak için 2 bin 600 dolar alıyor.    
 
 
 
 
Referandum sonucunu nasıl buldunuz?
 
Evet oranını daha yüksek bekliyordum
 
Hayır oranını daha yüksek bekliyordum
 
Evetçiler iktidar gücünü kullandı
 
CHP ve MHP yanlış politika izledi
 
 
 
 
 
 
 

Mostbet AZ

 
 
       
Kategoriler   HaBerTaraf HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt https://www.krufarhiv.com/ (Kurucu)

habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.


  mostbet
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik Betwinner
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin