|
|
 |
Şimdiki Zaman
Esen MIESSEN
[email protected] |
|
Alıştığınız şeyler var mı?
Nelere alışabiliyoruz? İyi bir şey mi alışmak? Ne zaman"ben buna alıştım" diyoruz? Severek alıştığımız şeyler var mı? Yoksa bize zor gelen şeylere mi alışmaya çalışıyoruz? Bir şeye alışmak engel mi, yoksa çözüm mü?
Biraz Değişim Yönetimi'nden konuşalm mı bugün? İdari Bilimler'le Sosyal Psikoloji'nin yine birbirine çok yaklaştığı bir konu. Tanımlamalara göre değişim yönetimi bir organizasyonda yeni bir yapılanmaya geçebilmek için atılması gerekli olan bütün adımlar. Beklentilerle yaşanılan arasındaki fark ve çelişki idarecilere yeni bir zaman için yeni adımlar gerek sinyalini veriyor. Genelde böyle başlıyor değişimler. Aslında günlük hayatımızda da biraz işe yarayabilir değil mi?
Ne oluyor böyle bir şirkette çalışan kişiler olarak bizlere? Sevsekte sevmesek te alıştıklarımızdan oluruz korkusu ... İnsan olarak çok doğal bir durum diyor psikoloji buna. Peki ne yapacağız, alıştıklarımızdan ne olursa olsun vazgeçmek te istemiyoruz tabii, ama değişmeden de olmuyor mu diyelim? Ne yapalım, nasıl yapalım? Yeni bir organizasyon ... Temelden değişim ... Eskiden dışardan gelen danışmanların (change agents) bu yeni organizasyonu şirketlere daha kolay yerleştirebileceği düşünülüyordu. Son zamanlarda şirket ve kurum yöneticilerinden değişim yöneticisi özellikleri bekleniyor.
Bir organizasyonda değişim yönetimi bir araştırma konusu olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde yirminci yüz yılın otuzlu yıllarında F. J. Roethlisberger ve Elton Mayo'nun ilk defa olarak yaptıkları performans araştırmalarıyla başlamış. Bu araştırmalarda bir şirkette çalışanların performansını artırabilmek için, çalışanlara gösterilen dikkatin çok önemli olduğu ortaya çıkmış. Daha iyi şartlarda çalışmaktan bile önde gelen bir etken olmuş bu. Yani bizi saydıkları zaman ortam kötü olsa bile daha iyi çalışıyormuşuz. Psikolojimiz? İş psikolojisi ... İşletme psikilojisi ... Ne dediniz? Doğru mu?
Leadership denilen liderlik özelliği .... böyle bir yetenek bekleniyor yöneticilerden. Değişimin gerekli olduğuna kendisinin inanması, bu değişimden etkilenecek kişilere bu inancı aktarabilmesi ... Modern bir değişimin temeli... Değişim yönetimi çoğunluk veya azınlık ne istiyor'u dikkate almıyor. Pek demokratik bir model değil. Bir beğenme, bir beğendirme modeli. Bir değişimin başarılı olabilmesi için ilgili olan bütün tarafların (Stakeholders) bu yeni yapılanmada rol oynaması gerektiği inancında. Bütün tarafların ortak işbirliğiyle hazırlanacak güçlü yeni bir yapılanma. Herkesin kendini kazanan olarak görebileceği yeni bir organizasyon. Çok hassaslık isteyen bir yaklaşım. Zor mu?
Avrupa'da, on yedinci yüzyılda, her kaybedenin yeniden savaşma başlattığı için otuz yıl süren savaş Westfalia anlaşmasıyla sonuçlanmış. Çeşitli gurupların çeşitli şehirlerde bu görüşmelere katılması, karşı karşıya gelmek istemeyenlerin aracıyla birbirleriyle uzaktan konuşmaları falan falan derken beş yıl sürmüş bu görüşmeler. Sadece kim kimin yanında oturmak istemiyor konusunu çözebilmek ve oturma protokolünün düzenlenebilmesi bir yıl sürmüş. Bunlara rağmen bir ortak sonuca varılabilmesi ve böylece barış anlaşması kavramının başlatılması büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor.
Geçen yazımızı hatırlıyorsanız o yokuşta en modern bir teknikle parkedilen tekne iki ay sonra dün kaldırılıp beş metre altındaki tekne park yerine konuldu. İki ay bir kaç birim bu konuyla ilgilendi, bütün taraflar konuyu duydu, dinledi. Hiç bir hareketlenme yok, tekrar baştan başlamak gerekir mi, uykuya dalmış olanları uyandıralım mı diye düşünürken ve teknenin t' sini demeye başlarken, bu taşla park modeline yirmi yıldır alışılmış olsa da, tekne birdenbire on dakika içinde daha güvenli durabileceği kışlık yeni yerini buldu. Pek bilimsel yanı yok ama buna da biraz değişim yönetimi diyelim mi? Bir başlangıç enerjisi isteyen, böyle dalga şeklinde olanları da bile var yeni yapılanmaların ... Başka bir çeşidi. Bir süre olmuyor gibi görünse de hareket halinde olanı. Alev gibi.
Bir şeye alışmış olmak, zamanın beklememesi, bu da zaman alıyor ...
Sayıldığımız zaman daha verimli olabilmemiz, güvenle geleceğe bakabilmek ...
Dünün planlarıyla yarını gerçekleştirmek mi?
Şimdiki zamanda yaşamak mı?
Ne desek?
Esen Miessen / Aphrodisias- Tisan
|
|
13 Eylül 2010 - 01:29:59 |
|
|

Dolar |
|
|
1.496
|
1.506
|
|
Euro |
|
|
1.922 |
1.937 |
|
Sterlin |
|
|
2.285 |
2.330 |
|
Altın |
|
|
60.74 |
61.18 |
|
IMKB |
|
|
60608 |
|
|