|
|
 |
Bizi bizim gibiler yönetsin
İbrahim KİRAS
[email protected] |
|
Siyasi tercihlerimizin gerisinde bu düşünce var. Bizi yönetenlerin bizden birileri olmasını isteriz. İnsanoğlunun doğasından kaynaklanan bir tutum galiba bu.
Bir “hayır broşürü” bana bunu hatırlattı. Türkiye Gazeteciler Sendikası göndermiş. Anayasa değişikliğine neden hayır diyeceklerini anlatıyorlar. Sağ olsunlar, tercihlerinden bizi de haberdar etmek istemişler. Ne var ki bu tercihlerine makul bir gerekçe bulmak için öyle zorlamışlar ki kendilerini, o kadar olur. CHP afişlerindeki “Evet derseniz rahibe gibi örtüneceksiniz” lafı bile daha ikna edici!
TGS solcu bir sendika. Benim bildiğim, dünyanın her yerinde sol sendikalar demokratikleşmeden yana tutum alma eğilimindedir. Ama anlaşılan o ki bizimkilerin ne demokrasiyle ilgili bir fikirleri var, ne milli irade hakkında bir hassasiyetleri.
Öyle ki yapılacak değişiklik sonucunda “siyasi iktidarların bürokrasi üzerinde çok geniş takdir yetkisine sahip olacağını” ileri sürüyorlar hayır deme gerekçesi olarak.
İyi ama demokrasinin gereği zaten bu değil mi?
Yoksa siz bürokrasinin son sözü söylediği bir yönetim modelini mi makbul buluyorsunuz?
Halkın oyunun hiç değeri olmasın mı?
Halkın oyuyla seçilenler bürokrasinin yanaşması gibi mi muamele görsünler?
***
TGS’deki arkadaşlar ne kadar farkındalar bilmiyorum, ama herkes biliyor ki Türkiye’de oligarşik bir sistem hüküm sürüyor.
Askerin ve yüksek yargının sivil siyaset üzerinde etki ve kontrolü söz konusu. Bu işleyişe “vesayet rejimi” diyoruz.
Haddizatında, Gazeteciler Sendikası’ndaki arkadaşların iddiasının aksine sivillerin devlete hâkim olması “tehlike” değildir. Halkın seçtiklerinin bürokratlara sözünün geçmemesi tehlikedir.
Hükümetlerin yetki sınırlarını belirleyen kural ve kurumlar zaten çalışıyor. Orada ciddi bir problem yok.
Öncelikli olarak, demokratik bir düzen arzu ediyorsak milli iradenin egemenliğini temin etmemiz gerekir.
Yarın oylayacağımız anayasa değişikliğinin de amacı bürokrasinin milli irade üzerindeki vesayet gücünü azaltmak.
Zaten evet diyenler de onun için evet diyor. Ben şahsen “siyasi iktidarların bürokrasi üzerinde çok geniş takdir yetkisine sahip olması” için -veya hiç değilse bunun yolunun açılması için- “evet” diyeceğim.
Buna mukabil, Gazeteciler Sendikası’nın tam da aynı gerekçeyle “hayır oyu verin” çağrısı yapmasında bir tuhaflık yok mu?
***
İyi de bütün bunların “bizi bizim gibiler yönetsin” lafıyla ne ilgisi var diye soracak olursanız, cevabım “bence çok ilgisi var” şeklinde olur.
Tayyip Erdoğan bir yemeğe çağırsaydı
Referandum kampanyasının son günü söylemezsem eksik kalacak: bu süreçte bazen öyle ilginç kişilerden öyle ilginç tavırlar sadır oldu ki şaşırdık kaldık.
Bildiğimiz görüşleriyle hiç de uyumlu olmayan tercihlerin şampiyonluğunu yapan bazı aydınların “ilgisizlik kurbanı”olduklarını düşünüyorum ben.
Çünkü yazarlar, sanatçılar çevrelerinden ilgi beklerler. Hatta birazcık da şımartılmak isterler. Anayasa değişikliğine neden karşı çıktıklarını anlayamadığımız bazı dostlarımızın problemi bu olsa gerek. Bunları vaktiyle Tayyip Erdoğan bir yemeğe çağırsaydı veya Abdullah Gül çaya davet etseydi tutumları farklı olabilirdi belki.
|
|
11 Eylül 2010 - 10:00:22 |
|
|

Dolar |
|
|
1.511
|
1.521
|
|
Euro |
|
|
1.921 |
1.936 |
|
Sterlin |
|
|
2.320 |
2.365 |
|
Altın |
|
|
61.07 |
61.67 |
|
IMKB |
|
|
60608 |
|
|