|
|
 |
Kim yalancı? Anayasa Mahkemesi mi, CHP lideri mi?
Mahmut ÖVÜR
|
|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu günlerdir hem meydanlarda hem de televizyon ekranlarında inanılmaz bir şey söylüyor:
"Bu anayasaya evet çıkarsa savcılar istediğini tutuklayıp içeri atabilir."
Dinlediğimde boğazımın kuruduğunu hissettim ama içimden "Kimse inanmaz" diye geçirdim.
Ama öyle olmadığını Ramazan Bayramı gezmelerinde içim acıyarak gördüm. İnsanlar inanmasa da kafaları karışmıştı. Kafası karışan yakınım bir işadamı ciddi ciddi şu soruyu soruyordu:
"Gerçekten bizi tutuklayıp içeri atabilirler mi?"
Durumun ne kadar vahim olduğunu görüyorsunuz. İnsan inanamıyor, koskoca CHP Genel Başkanı halka yalan söyleyebilir mi?
Kılıçdaroğlu bu sözlerini Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısının 7'den 22'ye çıkması nedeniyle söylüyor.
Dediği kısaca şu; "Bu yapı tamamen Adalet Bakanı'nın denetimine giriyor. Bakan istediği savcıya istediği emri verir, kimse de karşı çıkamaz."
Peki, CHP'nin iptal başvurusu yaptığı Anayasa Mahkemesi bu konuda ne diyor?
Anayasa Mahkemesi'nin kararını döne döne birkaç kez okudum. İşte o gerekçeli kararın en çarpıcı bölümü:
"Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısıyla ilgili olarak 5982 sayılı Yasa'nın 22. maddesiyle yapılan yeni düzenlemeyle Kurul'un üye sayısının artırıldığı, seçim tabanının genişletildiği, Kurul üyelerinin büyük çoğunluğunun yargıçlar tarafından doğrudan seçilmesinin kabul edildiği, Kurul'un kendi sekretaryasına kavuşturulduğu ve Teftiş Kurulu'nun Kurul'a bağlandığı, böylece özerk yapısının güçlendirildiği görülmektedir. Cumhurbaşkanı'nın Kurul'a üye atama yetkisinin sınırlandırıldığı, Adalet Bakanı'nın dairelerin çalışmasına katılmasının yasaklandığı, Bakan'ın Teftiş Kurulu üzerindeki mutlak kontrolünün kaldırıldığı, böylece yürütmenin (hükümet) Kurul üzerindeki etkisinin belli ölçüde azaltıldığı anlaşılmaktadır.
Kurul'un kararlarının kısmen de olsa yargı denetimine açılmasının hukuk devletinin güçlendirilmesine yönelik bir adım olduğu görülmektedir."
Seçim tabanı genişliyor.
Üyelerin çoğunluğu yargıçlar tarafından seçiliyor.
Kurul sekretaryaya kavuşuyor. Teftiş Kurulu, Bakan'a değil kurula bağlanıyor. Böylece özerk yapısı güçleniyor. Adalet Bakanı'nın dairelerin çalışmasına katılması yasaklanıyor.
Bakan'ın Teftiş Kurulu üzerindeki mutlak kontrolü kaldırılıyor.
Kurul kararları yargı denetimine açılıyor ve hukuk devletini güçlendiren bir adım atılıyor.
Kim söylüyor bunu? CHP'nin sık sık başvurduğu Anayasa Mahkemesi...
Şimdi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na soruyorum: Anayasa Mahkemesi'nin bu gerekçesine ne diyorsunuz?
Bunlar mı yalan, sizin söyledikleriniz mi?
İletişim çağında, açık topluma giden bir Türkiye'de siyasi yalanlar bir süre kafa karıştırabilir ama uzun ömürlü olmaz.
Şener'in ikinci yanlışı
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener referandumda "Evet" demesine rağmen anlaşılan yüksek sesle sahiplenemediği için adı pek gündemde değil. Aslında bunun nedeni belki de siyaseten yaşadığı "derin" çelişkide saklı. Siyasi yolculuğa çıkarken, 367 zeminine güvendi, şimdi de o zemini yaratanlarla bir siyasi yapı peşinde.
Bu nedenle referandumdan çok 2011 seçimlerine kafa yoruyor.
Ve tek başına seçime girmek yerine "Türkiye inisiyatifi" adını verdiği projeyle uğraşıyor. Bunun için de bir bakıyorsunuz Mesut Yılmaz'la, bir bakıyorsunuz Erbakan'la bir araya geliyor. En son eski Cumhurbaşkanı Demirel'le buluştu. Daha önce de Sarıgül'le görüşmüştü.
Peki, bu görüşmelerden ne çıkar?
Ne çıkacağını göreceğiz, ama işi çok zor... Kendi siyasi yolculuğuyla beklenen heyecanı yaratamadığı gibi bugün yola çıkmak istediği isimler de siyaseten bitmiş durumda.
|
|
11 Eylül 2010 - 09:45:07 |
|
|

Dolar |
|
|
1.511
|
1.521
|
|
Euro |
|
|
1.921 |
1.936 |
|
Sterlin |
|
|
2.320 |
2.365 |
|
Altın |
|
|
61.07 |
61.67 |
|
IMKB |
|
|
60608 |
|
|