|
|
 |
Yenilmenin Dibacesi
Bilal CAN
[email protected] |
|
Yenildik olum. yenildik de zafere ulaştık. bu yüzden deplasmanda plasebo. Aklım hala bu silinen tuş takımında.
Uzak iklimleri bilen kuşlar geçerken üzerimizde biz yine en çok çoğul eklerin güzel seslerinde seslenmiş olmanın verdiği onurla sesimize üç gırtlak kattık ağıt tadındaki haberlere. Haberler bizi acıladı. Büyüyen gözbebeklerimizi kuşların uçuş istikametine diktik.
Yenildik. Yengilerin bir yeniliş evresinde bizi büyüten şeyler olduğunu bilerek.
Yenildik. Yenilmişliğin vermiş olduğu eziklikle değil yaralarımıza tuz katarak acımızı artırarak ve o acının bize verdiği yüz ifadesini vesikalıklarımıza sığdırırak keşfe çıktık hüzünlü kuşlarla metropolleri.
Yenildik. Yengilerin bileşiminden sufle de varlığa ve geceye katarak niyaz niyaz ellerimiz karıncalanıncaya kadar ikrar ettik içimizdeki sükûtu.
Sönen bir mumun alevinde irkilir yeryüzü. Meleklerin kanat seslerinde saatin akrebinde gecenin kekik kokulu huzursuz yerleri. Haydi yüreğim bu şehirden koparalım yorgunluğu. Çünkü yorgunluğun yaşamaktan duyduğu huzuru düşmanlar bilemez.
Dost ve düşmana karşı iz bırakır binlerce acı. Gün olur şafaklara bin parça olur karanlıklar. Dosta ve düşmana karşı olduğu kadar. Ve savaşın barışa, siyahın beyaza, gecenin sabaha.
Benim alfabemdeki kolu kırık elife. Ve yenilmiş bir savaşçının kalbinde nazenin gül. Işığa doymak için atıl aleve. Sen İbrahim olamazsın lakin gönlün İsevi bir nefesle meryeme benzeyebilir.
Bir kuş. Lakin bahar gelmişse dayanmış namluya körpe ses şarkıya durur.
Şarkılar bin hece yarelenerek yankılanır. Gün olursa ve yenilmişliğin dibacesinde karanlıklar bin parçaya ufalanırsa biz yine aç kalmış olarak bir öğrenci evinde bir köşe başında bir bankın üzerinde parmaklarına sigara lekesi değmiş yüzüne aşkın hüzünlü resmi sinmiş vesikalıklarımızı asacağız.
Sapanla ve taşla. Muhteşem ikiliyle üçüncümüzü arayacağız. Kan ve gül diye kendimizi hareleyen duruşlarda silahımızı bileklerimize kadar giyeceğiz. Yüreğimizi duamız gibi saracağız.
Birilerinin ihanetini boynumuzda saklarız. Bizlerin. Yani kara lastikleri yakınca esmerleşen insanların, kendimizden saydıklarımızın. İhanetini yıllarca boynumuzda saklarız. Bizler nazlı bir gülü dalında koklayarak üç ihlasla süsleriz kabir ziyaretlerimizi. Bayramların melek sesleri ile süslenmiş anlarına ölmüşlerimizin ruhlarına Yasinler adamaklıyız.
Göğsündeki muskayı aşka takmayı bilenler yenilmişliği bir yengi olarak asarlar takvim yapraklarına.
Rimbaud ve Şeriati sözleri ile besleriz sözlerimizi.
Mahzun Ofelya, beyaz bir tayf gibi, yıllardır Dolaşır bu siyah nehrin suları içinde. Deliliği içinde bir şarkı mırıldanır,
Bir çocukluk şarkısı, akşam serinliğinde’’
Bizleri rahatsız etmeye gelenlere selamlar.
|
|
11 Eylül 2010 - 00:00:14 |
|
|

Dolar |
|
|
1.511
|
1.521
|
|
Euro |
|
|
1.921 |
1.936 |
|
Sterlin |
|
|
2.320 |
2.365 |
|
Altın |
|
|
61.07 |
61.67 |
|
IMKB |
|
|
60608 |
|
|