|
|
 |
“Yoksulluğumuz tek sermayemizdir!”
Bülent SÖNMEZ
|
|
“Allah zengin Siz yoksulsunuz” K.Kerim
Yaşıyor olmak, kazanıp kaybediyor olmaktır bir bakıma. Kazancı ve kayıbı beraber yaşıyor insan. Her kazanç aynı zamanda bir kaybı da beraberinde getiriyor. Ama insan bunu idrak edemiyor çokluk. Kazancı ve kaybı sağlıklı değerlendiremiyor çokluk. Bir çok kazanç bilinen şey köklü yitirişleri getirebiliyor. İnsanın kazanç bildikleri düpedüz bir kayıp olabiliyor bazen. Bazen kazandığı şeyler bitiriyor insanı. Ürettiği şeyler, ele geçirdiği mal ve servet, ele geçirdiği şan/şöhret, makam çoğu zaman terbiyesiz kılıyor insanı, müstağni kılıyor. Bir yerlerde kamuoyunu bilinçlendirme gibi bir amaçla yazı yazma nimetine kavuşuyor; saygıyı kaybediyor. İnsanları, ele geçirdiği makama yaslanarak aşağılayıp tahkir ediyor. Dün kendilerini okuyarak bilinçlendiği yazarlara bugün burun kıvırabiliyor. Basit bir makam ele geçiriyor hemen dostlarını da dostluklarının anlamını da değiştiriyor.
Büyük yoksulluklar, büyük bilinen kazançlar sonucu geliyor. İnsan olma halini bozuyor bu çeşit yoksulluğu insanın. Bu yüzden neleri kazanıp neleri kaybettiğinin hesabını iyi yapmalı insan. Yoksulluk muhtaç olma halidir, zenginlik ise muhtaç olmama hali. Bu noktada mutlak bir muhtaç olmama hali mümkün değildir insan için. En varlıklı insanın bile havaya suya, yemeye içmeye ihtiyacı bulunmaktadır. Bu yüzden “Allah zengin insan yoksuldur”. İnsanın azgınlaşmasının temelinde yoksulluğunu idrak etmeyişi yatmaktadır. İnsan çoğu zaman hayat içerisinde elde ettiği varlıkla yoksulluğunu unutmakta ve yoksulluğunu unutmak varoluş sebebini unutmayı getirmektedir. İnsanın Allaha kafa tutma tavrı da hep bu yoksulluğunu unutma halinin sonucudur. Allah’a muhtaç olmadığını kabul eden insan elbette insanlara karşı da bir tekebbür ve istiğna hali içerisinde olacaktır. Kazandığı mal, makam, şan şöhret kimi kere kulluğu kimi kere dostluk ve sevgiyi kaybetmesini getirecektir. Kendini varlıklı sayanın yoksulluğu ne trajiktir oysa. Yoksulluğunun bilincinde olmayanın yoksulluğu ne acıdır. Müstağnilik insanı bitiren en ölümcül hastalıktır bu yüzden. Kazancakis “Yeniden Çarmıha Geriliş” te yoksul papaza “tek sermayemiz yoksulluğumuzdur” cümlesini söyletir. Evet! en büyük kazanç yoksulluğunun bilincinde olmaktır. Sanat da yoksulluğunun bilincinde olanların işidir. Eksik olanların; eksikliğini farkedenlerin işidir. “Ben tamam oldum; ben kemâle erdim” diyenler yoksulluklarını yitirmiş ve sermayesiz kalmışlardır. Tükenmişlerdir. “Kim yeni terleyen bıyığına sokalına sevdalanmışsa ömür boyu o daireden kurtulamaz”. demiştir bu yüzden şair.
İnsanı müstağnilikten kurtaracak tek kapı yoksulluğunun bilincinde olma kapısıdır. İnsanı keşfetmek yoksulluğunu farketmekle; onu içinde duymakla başlar çünkü. İnsanı da anlamaz müstağni insan, insanı da tanımaz. Sürekli kendisiyle ilgilenir durur. Mensubiyet duygusuna sahip olamaz bu yüzden. Kendisi dışında kimseyi ciddiye almaz.
Esaretler müstağniliğin egemen olduğu toplumlarda daha katmerlidir. Çünkü kimseyi ciddiye almayan bireyci insan toplumsal baskılara karşı topyekün direniş bilinç ve hareketinin önünde de en büyük engel olmaktadır.
Yoksulluğunun bilincinde olmak arıyor olmaktır, soruyor olmaktır. Pazarlıksız olmaktır. Komplekssiz olmaktır. İnsanlara değer vermektir. Yoksulluk bilincini yitirmiş insan için aramak yoktur, sormak yoktur. Köklü ilişkiler yoktur.
Yolumuz yoksulluk yolu olmalıdır. Yolumuz yoksulluğunun bilincinde olanların yolu olmalıdır. Mütekebbir insana karşı durabilmek için, “gölge etme başka ihsan istemez” diyebilmek için. Nâmerde muhtaç olmamak için varoluşsal yoksulluğumuzu farketmemiz gerekmektedir.
***
“Ey kardeş bu yolun işaretlerinin neler olduğunu soruyorsan, sana açık ve net bir şekilde cevap vereceğim.
Sen doğruya bakar ve yanlıştan alakayı kesersin,Yaşayan dünyaya çevirirsin (dönersin/B.S) yüzünü.
Her türlü nâm ve şân arzusunu düşüncenden kovar, sadece ve sadece O’nun kulluğuna râm olursun.
Ruhunu kötülüklerden arındırır ve onu akılla güçlendirirsin. Çok konuşanların meclisinden geçer,sessizliğini koruyanların meclisine gidersin.
Allah’ın eserlerinden yola çıkar, O’nun sıfatlarına ve O’nun sıfatlarından da O’nun bilgisine varırsın. İşte o an, sırlar aleminden geçip yoksulluğun eşiğine ulaşırsın. Sen yoksulluğun dostu olunca da, karanlık ruhun tövbekar olmuş bir gönüle dönüşür.Daha sonra Allah, senin gönlünün yoksulluğunu da çeker alır
ve orada artık yoksulluk kalmayınca
gönülde sadece Allah kalır.”*
***
Çevremde yoksulluğunu yitirmiş insanları gördükçe; birbirlerinin kapısını çalmayan birbirlerinden bir şey istemeyen, birbirlerine selam vermeyen insanları gördükçe bu insanların yitirilmiş hayatlar olduğunu anlıyor; kahroluyorum Ve “Yarabbi yoksulluğunu yitirmiş insanlara acı!” diyorum sadece.
-------------
*İslâmın Güleryüzü, Prof. Eva de Vitray Meyerovitch,İst.1998
YAYINLANMASINI İSTEDİĞİNİZ GÜNDEME İLİŞKİN YA DA GÜNDEM DIŞI YAZILARINIZI [email protected] ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ...
|
|
1 Eylül 2010 - 00:10:28 |
|
|

Dolar |
|
|
1.496
|
1.506
|
|
Euro |
|
|
1.925 |
1.940 |
|
Sterlin |
|
|
2.295 |
2.335 |
|
Altın |
|
|
60.08 |
60.52 |
|
IMKB |
|
|
59443 |
|
|