Tekneniz var mı?
Nereye park edersiniz?
Ormanda hiç ateş yaktınız mı?
Tekneyle orman arasında ne gibi ilişki var diye düşündünüz mü şimdi? Gelin, beraber arayalım.
Gidelim yine o deniz kenarındaki cennet mahalleme, bakalım.
Geçenlerde karşımdaki yokuşa bir tekne parkedildi. Bir römorkun üzerinde. Bilirsiniz, römorkun önündeki demirin küçücük bir tekeri var, bu tekerin altına bir taş konulmuş, arkadaki tekerlerin arkasına da birer tane taş. Öndeki taş yağmur yağınca teker çökmesin diye konurmuş. Gerçi toprakta durmuyor, dursa da yağmur dört ay sonra yağar belki. Yokuş olduğu için de arkaya taş, yüksek teknoloji. Bu modeli bilir misiniz? Bu römorku üretenler bilir mi? Sigortasını yapan şirket ne der? Önlem alınmamış ta demeyelim, güzel, modern, dikkatli bir park modeli.
Tekne yokuşta bir uçak gibi görünüyor. Plaja gidenlerin geçtiği bir yol. Ellerinde kovacıklarıyla, mayolarıyla denize giden küçük çocuklar için de isterlerse ilginç bir oyun yeri. Boyu teker yüksekliğinde olan çocuklar saklanabiliyor altında. Bu konuyu araştırınca ne öğrendim? Tekne arızalanmış, orada kalmış. Pazar günü olduğu için park yerine çekememişler. Peki orası deniz değil, nasıl arıza oldu da bu tekne bu yokuşta kaldı? Neyse, günler geçti, jandarma da dinledi konuyu, nasıl çözdünüz diye Mersin jandarmasıyla tekrar bir konuştuğumda, yine aynı soruları sordular. Trafiği engellemiyorsa, park yasağı yoksa yapabilecek bir şey olmayabilir, ama yetkililere tekrar bir ileteceklermiş konuyu. Kiminle konuştuğumu öğrenemedim. Jandarmadaki görevli isme gerek olmadığını söyledi, gerekirse hangi gün ve saatte konuştuğumu söylemem yeterliymiş. Kiminle konuştuğumu bulurlarmış. Bunu siz anladınız mı? Uzun yol varken neden kısa yol olsun değil mi? Kim kime ne iletti bilemiyorum, ama tekne üç hafta sonra hala orada. Muhtar, site yönetimi, ilgilenmek isteyenler çok. Ama tekne veya römork veya ikisi de, bir şey bozuk sonuçta. Bozuk bir tekne o yokuşta durmasında nerede dursun? Zaten geçici bir süre için ...
Bu şekilde parkedimiş bir teknenin bir kişiye veya bir yere verebileceği zararı, sigortası varsa hangi sigorta öder? Buna da aldığım yanıtlar çok. Bir şey olacağı varsa olurmuş. İnsanın kafasına minare de düşebilirmiş. Burası Avrupa değilmiş, nüfus çokmuş, bir kaç kişi pek bir farka neden olmazmış. Kendimize saygı mı bu? ? Kendi insanlarımıza saygı bu mu?
Sonradan öğrendim, teknenin sahibi yurt dışında yaşayan, tanıdığım birisi. Bana ara sıra çevremdeki olumsuz şeyleri gösterir, "Avrupa’da bu olur mu hiç" der. Avrupa mı değişik, yoksa Avrupa'da yaşanılan ülkelere saygımız mı daha fazla? Saygımız var mı kendi ülkemize de? Değerli mi insanlarımız?
Biraz da ormanlarımıza gelelim mi? Biliyorsunuz bizim mahallede sadece hepimize ait olan denizimiz yok. Ormanımız da var. Daha doğrusu yerimiz orman alanı, bu en azından fırtınalı zamanlarda orman müdürlüğü elektriği kestirdiğinde, herkesin ormanda olduğumuzu gerçek olarak kabul ettiği bir şey. Yoksa duruma göre, orman alanıyız ya da değiliz. Ateş yakılmak istendiğinde genelde orman alanı olmak ters bir durum. Yamaçtaki inşaat yapılacak arsaları temizlemek için ne yapılır orman veya orman değil olan bir yerde? Bildiniz mi? Bilemediniz mi? Doğru, ateş yakılır. Bunun için günlerce ateş yakılması da modern bir yeni çağ modeli mi? Büyük şehirlerde durum nasıl?
Bu çalı falan temizlemenin bir adı bile var. Mazı yakmak mıydı neydi tam hatırlamıyorum. Hatırladığım, bu doğal bir şeymiş, yakmak isteyen kişi telefon eder, haber verirmiş, telefon numarasını bırakırmış. Böylece orman yangını çıkarsa kimin yaptığı anlaşılırmış. Anladınız mı şimdi? Nüfus gerçekten çok mu? Yoksa başka bir şey mi az?
Orman Müdürlüğü'nde görüştüğüm bir kişi bana ilginç şeyler söylemişti. Neden bu geç saatte bunun için aradığımı sormuştu bana. Ormanda bile olsa boş arsaların bir türlü temizlenmesi gerektiğini neden anlamadığıma da çok şaşırmıştı. Mersin’in ortasında da bu böyle mi yapılıyor diye sorunca da ne kadar mantıksız konuştuğumun farkında olup olmadığımı sormuştu bana. Aslında bunu diyerek haklı, onun dediklerinde de ben mantık aramıştım.
"Biz bunları yirmi yılldır hep böyle yaparız" dediğimizde ... Ne kadar şanslıyız değil mi? "Hep böyle yapardık" la "olacağı varmış" arasındaki mesafe ne kadar? Ya şansımız bizi bırakırsa, bir defa, sadece bir defa ...
Yakınımızdaki Gülnar ilçesinde kısa bir süre önce büyük bir yangın oldu. Yardım çağrıları için yapılan anonslar hala kulaklarımda. Yakınlarını bir kişinin düşüncesizliğinden dolayı kaybedenler için nüfus durumumuz nasıl? Onlara da soralım mı?
Ne demiştik bir yazımızda?
Bir kişi kaç kişi?
Bir kişi çok kişi!
Saymaya başlayalım mı?
Esen Miessen /Aphrodisias- Tisan
|