|
|
 |
Hızlı davranmak
Hüsnü MAHALLİ
[email protected] |
|
Doha'da gerçekleşen Türk Filmleri Festivali çerçevesinde düzenlenen, 'Türkiye ile Arap ülkeleri ilişkilerinde medyanın rolü' konulu toplantıda konuşmak üzere Katar'dayım.
Herhangi bir Arap ülkesine gittiğimde doğal olarak yalnız o ülkedeki insanların değil aynı zamanda yoğun bir şekilde izlediğim Arap televizyonları üzerinden tüm Arap ülkelerinin Türkiye'ye yönelik sürekli ve hızla artan ilgisini gözlemliyorum. Nitekim iki günlük Katar ziyareti sonrasında bu ilginin olağanüstü arttığını görmem beni şaşırtmadı. Arap televizyonlarının tümünde sürekli olarak Türkiye ile ilgili haberler veriliyor ve İsrail'in yardım gemilerine yönelik Türkiye'nin tepkileri hep ön plana çıkarılıyor.
Tam da bu sırada Suriye lideri Esad aniden İstanbul'a geliyor.
Esad, ülkesinin Türkiye'ye olan desteğinin yanı sıra bölgesel politikalar için Ankara ile birlikte hareket etme kararlılığını dile getirmek amacıyla aniden İstanbul'a geldi. Başkan Esad Başbakan Erdoğan ile yaptığı basın toplantısında bir kez daha Türkiye'nin arabuluculuğuna destek verdi ve barışa hazır olduklarını söyledi.
Tam da bu sırada İstanbul Avrasya'da Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği Konferansı'na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyordu. Bu konferansa katılmak için İran, Rusya, Azerbaycan, Irak, Filistin, Ukrayna, Afganistan liderleri ve başka ülkelerin bakan ve temsilcileri geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantıya katılan Pakistan ve Afganistanlı meslektaşları ile bir araya gelerek, iki komşu ülke arasındaki sorunların çözülmesi için özel bir çaba harcadı. İstanbul ve Ankara daha önce de iki ülkenin liderleri arasındaki zirvelere ev sahipliği yapmıştı.
İşte Türkiye'nin hızlı diplomatik çabasının iki günlük görüntüsü.
Hiç kimse Türkiye'nin bu görüntüsünden ve bölgesel ve uluslararası alanda yükselen onurlu prestijinden rahatsız olmamalı.
Gerekçesi ne olursa olsun Türkiye'nin bu gerçeğini görmeyenler ya da görmek istemeyenler hep kaybedecektir. Çünkü Türkiye'nin bu konum ve rolü artık yalnızca bölgenin ve dünyanın politik söylemlerinde değil; aynı zamanda tüm insanların vicdanında yer edinmiştir. Bu ise elbette kolay olmamış ve olmayacaktır. Çünkü bölgede ve dünyada, Türkiye'nin öncü rolüne etkin ve aktif çabalarına karşı olan çok ülke ve güç var ve hep olacaktır.
Bunların başında da kuşkusuz İsrail gelmektedir. Çünkü Başkan Esad'ın basın toplantısında söylediği gibi Türkiye, gerçek tarihsel konumuna dönmekte ve bölgesel barış ve istikrar için tüm sorumluluklarını üstlenmektedir. Türkiye şimdiki yolda devam ettiği sürece hep kazanacaktır. Bu andan itibaren Türkiye, başkalarının hesabını değil; başkaları Türkiye'nin hesabını yapmalı ve herhangi bir plan ve proje yaparken mutlaka Türkiye'nin olumlu-olumsuz tepkisini göz önünde bulundurmalı ve bulunduracaktır. İsrail'in son saldırısından sonra tüm dünya Türkiye'den söz etmektedir. Türkiye belki 9 insanını kaybetti ama karşılığında çok şey kazandı ve kazanacaktır.
Son yardım gemileri ile belki Türkiye İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı kuşatmasını henüz kaldıramadı ama tüm dünyanın İsrail'i kuşatmasına yol açtı. Bu nedenle bir kez daha samimiyet testi ile karşı karşıya olan batı İsrail'e yönelik son söylemlerinde etkin ve hızlı adımlar atarak bu testi geçmelidir. Başta ABD olmak üzere Batılı tüm ülkeler, BM ve diğer bölgesel ve uluslararası örgütler Türkiye'nin açtığı yolda yürümek ve Ankara'nın bölgesinde barış, istikrar ve esenlik politikalarına destek vermelidir.
Batı bunu yaparsa, kendisi ve tüm dünya hemen kazanacaktır. Yapmazsa da kendisi kaybedecek ama gecikmeli de olsa Türkiye ve onun dostluğuna değer verenler mutlaka kazanacaktır.
|
|
8 Haziran 2010 - 08:30:05 |
|
|

Dolar |
|
|
1.585
|
1.595
|
|
Euro |
|
|
1.917 |
1.932 |
|
Sterlin |
|
|
2.309 |
2.350 |
|
Altın |
|
|
61.95 |
62.71 |
|
IMKB |
|
|
55234 |
|
|