|
|
 |
102’nci Madde Kavgası!
Aliya RAHTE
[email protected] |
|
Salanlar mı kabahatli, yoksa salınanlar mı?..
Bu tartışmayı bir kenara koyun da, 102’nci maddeyi yapanların başına 102 tane taş düşsün! Ama bu taşlar kartondan olsun, fazla acıtmasın.
Sadece uyarsın.
Bu nasıl yasa yapma tekniğidir ki ülkenin hukukçularını ayağa kaldırdı?
102’nci madde şöyle:
“(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi ‘toplam’ üç yılı geçemez.”
Yasanın birinci fıkrası gayet açık, asliye cezalık suçlarda sorun yok.
Tutukluluk süresi bir yıl, bu süre altı ay uzatılıyor.
Yani sonuç, bir buçuk yıl.
Gelelim diğerine.
Ağır cezalık suçlara...
Burada da tutukluluk süresi en çok iki yıldır, ancak bu süre “zorunluluk” halinde uzatılır da kaç yıl uzatılır?
İşte dananın kuyruğu buradan kopuyor.
Dikkat edin, yasa uzatma süresi “toplam” üç yılı geçemez diyor.
Bir sefer daha dikkat edin, toplam diyor.
Üç yıl daha uzatılır demiyor.
O zaman soralım.
Ne ile neyi topluyoruz?
Matematikte toplama deyince a+b=x dir.
İşi pratiğe dökerek konuşalım.
x=3 yıl(toplam uzatma süresi).
a=2 yıl
b=? İşlemi tamamlarsanız (b) de bir yıl olmuş olur.
Bundan da anlaşılan, ağır cezalık suçlarda ilave uzatma süresi en çok bir yıldır.
Tutuklulukta kalma süresi ise haliyle “üç yıl” olmuş olur.
Sürece de bu uzatma uygun düşüyor.
Asliye cezalarda altı ay, ağır cezalarda bir yıl.
Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki dostlar kusura bakmasınlar, verdikleri karar işin hem ruhuna hem de matematiğine uygun değil.
En azından yasanın “toplam” dediği denkleme uygun düşmüyor.
Yüksek yargıdaki tanıdıklarla yaptığım telefon görüşmelerinde, onlar da yasanın yazılış şeklinden şikayetçi.
Yasa tasarısı sonradan değiştirilerek bu hale getirilmiş.
Getirilmişte, her tarafa çekilmeye müsait bir madde.
Beni asıl düşündüren davaların uzayıp gitmesidir. Devlet bu uzamaya bir çare bulmalıdır. Hakim sayısını mı artıracak?
Yüksek mahkemelerdeki daireleri mi çoğaltacak?
Duruşmalara kamera koyup kaliteyi mi yakalayacak?
Ne yapılacaksa yapacak.
Davalar uzuyor diye gangsterleri kaldırıp sokağa atamazsınız.
Beş adam öldürmekten 90 yıl ceza alacak tutukluyu sokağa salıyorsunuz.
Oldu mu şimdi?
Saldığını tekrardan ele geçirmek kolay mı zannediliyor?
Hem 90 yıl ceza alacak adam bir daha ele geçer mi?
Mahkemelerin uzaması ülkenin tarihi ayıbıdır. Cumhuriyet kurulduğundan bu tarafa birinci derecede tartışılan konu yargı ve adalettir.
Ne hikmetse, gelen de çözüm üretemiyor giden de.
Davalar Yargıtay ile Danıştay’ın raflarında sıkıştı kaldı.
Benim elimde tam 17 yıllık ceza davası var.
Danıştay’da açtığım iptal davasından da dört yıldır haber yok.
Herhalde hocaefendi musalla taşında “er kişi niyetine “dediğinde bizim de 17 yıllık davanın kararı gelecek. Gelecek de işe yarayamayacak ona üzülürüm.
|
|
5 Ocak 2011 - 00:09:58 |
|
|

Dolar |
|
|
1.546
|
1.556
|
|
Euro |
|
|
2.015 |
2.030 |
|
Sterlin |
|
|
2.380 |
2.425 |
|
Altın |
|
|
68.14 |
68.69 |
|
IMKB |
|
|
69311 |
|
|