|
|
 |
Taciz tecavüzün yarısıdır!
Ercan AKSOY
[email protected] |
|
Haberi duymuş yahut okumuşsunuzdur; İzmir’de gazeteci diliyle E.K. “kod” adlı bir şahıs farklı günlerde iki kızı asansör içerisinde sıkıştırıp taciz etmiş. Son “işinde” tacizle yetinmeyerek bir de kendisine direnen genç kızın burnunu kırmış. Fakat İzmir ve İzmirliler rahat bir nefes alsınlar çünkü bu sapık yakalanmış. Fakat İzmir ve İzmirliler rahat bir nefes almasınlar çünkü bu sapık yakalandıktan sonra serbest bırakılmış!
Bu olay da benzer nitelikteki diğer olaylar da esasında çok vahim. Fakat büyük bir kutsiyet atfettiğimiz kendi eserimiz olan kanunlardan dolayı bu sapık yakalanıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor. Başımıza bir felaket gelmedikçe harekete geçmeyiz; neredeyse bunun genlerimizde yazılı olduğuna inanası geliyor insanın. Deprem olmadan güvenli yapılar inşa etmeyiz, erozyon olmadan ağaçlandırmayı düşünmeyiz, kaza olmadan yolu düzeltmeyiz, insanlar zarar görmeden de suçu önlemeye yeterince çalışmayız. Bunlar gibi daha yüzlerce örnek verilebilir.
Mevzubahis olayla ilgili de aynı durum söz konusu. Bu sapık vatandaş iki deneme yapmış. Amacı yalnızca sarkıntılık olabilir. Fakat uygun bir durum bulduğunda o kızlara tecavüz etmesi kaçınılmazdır şeklinde bir çıkarım da olasılıklar dâhilindedir. Peki, tecavüz etseydi serbest bırakılacak mıydı? Hayır. Çünkü güzel yasalarımıza göre bu belirgin bir suç. Fakat taciz nedir Allah aşkına? Tenha, kuytu, sapıktan ve hedefinden başka kimsenin olmadığı bir ortamda gerçekleştirilen bu olayın tecavüze evrilmesi olasılığı oldukça yüksek değil mi? Yoksa yasalarımız “Yok yok, bu arkadaş özünde iyi bi insandır. Sadece iki elleyip bırakıyo, zararsızdır” düşüncesinde mi ki devamında büyük bir suç olan tecavüz eylemini getirebilecek bir hareketi görmezden gelerek bu hayvanlığı masumlaştırıyor?
Gelişmekte aşırı zorlanan ülkemizde yaşadığımız dönemi eğitim yüzyılı ilan ettik ya, her şeyin eğitimle çözülebileceğini düşünerek cezaları hafifletiyoruz bu da yetmiyor katilleri, tecavüzcüleri, dolandırıcıları, vergisini vermeyenleri sürekli affediyoruz. Sokağa inmeyen “Rahşanlar” sokaktaki insanların maruz kaldıkları büyük acıların faillerini affediyorlar. “Hâl” böyle “arzuhâl”ler ise şöyle böyle; yetersiz, gereksiz...
İzmir’de yaşanan olay ve daha önce gördüklerimiz geçirdiklerimiz de gösteriyor ki, ülkemizde suçun önlenmesine yönelik tedbirler uzmanlardan ziyade güvenli bir toplum oluşturmaktan bihaber siyasiler ve bir kısım aklıevveller tarafından planlanıp uygulanıyor. Fakat şu unutulmamalıdır ki indirilen cezalar, affedilen suçlular kurallara uyan ve henüz insanlığını kaybetmemiş toplum üyelerinin patlama noktasına bir arşın daha yaklaşmasını sağlamaktan öteye gitmez. Eninde sonunda birileri çıkıp “benim namusuma ya da malıma kastedeni sen nasıl affedersin?” ya da “sen bunları nasıl cezalandırmaz da bırakırsın?” diyerek ortak bir içgüdüyle büyük bir girişimde bulunacaklardır.
Suçla ilgili konularda insan hakları kaidelerini tam teşekküllü ve abartılı bir şekilde işletip suçsuzun ve mağdurun hakkı mevzubahis olunca bürokrasiyi, kanunların aşılamaz duvarlarını bahane etmek ve adaletin sürekli parmak kesmesini sağlamak hakkaniyetli bir tutum değildir. TCK cinsel saldırı suçlarını belirleme ve cezalandırma konusunda diğer suçlarda ve cezalarda olduğu gibi yetersiz kalıyor. Asansör tacizcisi yaptığı bu tacizlerden dolayı iki yılla yedi yıl arasında bir yargılamaya tabi tutulacak; bir de kasten yaralama suçu var buna ek olarak. Ha bu yaralamayı sanık “taciz ettiğim hanım bana karşı koyunca sinirlerime hâkim olamayıp burnunu kırdım, kesinlikle eylemimde bir kasıt yoktur hâkim bey” şeklinde savunabilir ve kanunlarımız da saldırının kasten olmadığına kanaat getirirse orası ayrı.
Öte yandan tacizci olduğu iddia edilen kişi eğer bu suçu gerçekten işlediyse ne kadar sürede çıkacağını tahmin etmeniz için hukuk okumuş olmanız gerekmiyor. Peki, sormak gerekir bu saldırgan yaptığı işi ilerletseydi ve mağdurları taciz etmekle kalmayıp bir de tecavüz edip öldürseydi?
Taciz eden tecavüzden yargılanamaz elbette ama taciz tecavüzün yarısıdır ve bu suça karşı verilen cezanın alt sınırı mutlaka yükseltilmelidir. Bir de bu türden yüz kızartıcı suçlar aç kalma, açıkta kalma, tehdit edilme, baskı görme, yaşam için zaruri olma türünden zorlayıcı etkenlerle gerçekleşmediği için cezalar “iyi hâlden dolayı...” gibi saçma gerekçelerle kesinlikle indirilmemelidir.
|
|
30 Aralık 2010 - 00:02:21 |
|
|

Dolar |
|
|
1.538
|
1.548
|
|
Euro |
|
|
2.058 |
2.073 |
|
Sterlin |
|
|
2.385 |
2.430 |
|
Altın |
|
|
70.12 |
70.55 |
|
IMKB |
|
|
66004 |
|
|