|
|
 |
Beli bükük siyaset
Doğu ERGİL
[email protected] |
|
En çok güldüğüm fıkralardan birini bildiğiniz endişesine rağmen paylaşmak isterim.
Bu öykü bundan on sene önceye ait ama daha sonra söyleyeceklerimin özünü içeriyor. Bir genç Türk iş adamı uzak bir ülkede temaslar yapıyor. Yoğun bir günün sonunda otelinin barına oturduğunda oldukça sakin olan barın öteki ucunda yaşlı ama son derece şık bir beyefendiyi fark ediyor. Başka kimse de olmadığından selamlaşıyorlar ve başlıyorlar konuşmaya. Genç adam milliyetini ve işini söylüyor. Yaşlı beyefendi de sevinçle, "Ne güzel bir Türk'le karşılaşmak. Ben 30 yıl önce sizin ülkenizde kendi hükümetimin büyükelçisiydim" diyor. Sonra hüzünleniyor ve "O zamanlar sizin iki siyasi lideriniz vardı. Biri romantik diğeri klasikti. Hep kavga ederler ve ülkeyi gererlerdi. Onlar yüzünden asker müdahale ederdi. Herhalde artık vefat etmişler veya köşelerine çekilmiş anılarını yazıyorlardır" diye ekliyor. Bizimki, biraz muzip biraz alaycı, "Yoo, onlar hâlâ iş başında; biri başbakan, diğeri cumhurbaşkanı" diyor. Yabancı diplomat şaşırıyor, "Oğulları olmasın" diyor. Bizimki, "Yaşlandılar ama hâlâ siyasetteler ancak romantiğin romansı gitti, tiki kaldı. Diğerinin klası gitti..." Biraz duraklıyor ve "Biz ona şimdi baba diyoruz" diyor.
Neden anlattım bu fıkrayı? İnsanlar, ne yaparlarsa yapsınlar, fıkralara konu oluncaya kadar sündürmemeliler işlerini ve toplumun katlanma sınırını aşmamalılar. Hele siyasiler, değişen zamana uygun olarak kapasitelerini, yeni koşulları ne kadar kavradıklarını, zihinsel ve bedensel enerjilerinin yarış gibi geçen zamana ne oranda ayak uydurabildiğini anlamak zorundalar. Zaten anlamıyorlarsa onlardan nasıl bir siyasal performans beklenebilir ki? İstanbul-Ankara karayolunun üzerinde dev panolar muştuluyor: "Kaygılanma Türkiye biz geliyoruz." Altında gülen bir sevimli beyefendinin resmi. Bakıyorsun, zaten bir siyaset gediklisi. Ünü başkası adına koltuk ısıtmak ve nüktedan olmak. Türkiye'nin ne siyasetinde ne bilinçaltında icraata ilişkin bir izi yok. Ama geliyor! Yahu siz hiç gitmediniz ki! Biliniyor ki yüzde ikilik bir partiyle milletvekili pazarlığı için fırsat kolluyorsunuz.
Buna benzer duyguları geçenlerde NTV'de iki gazetecinin Necmettin Erbakan hoca ile yaptığı söyleşi sırasında hissettik. Kollarından tutularak yürümek, bükülen beli, kireçlenen boynu nedeniyle kafasını dik tutmakta zorlanan, çok az mimikle konuşmak durumunda Sn. Erbakan. İnsan gerçekten üzülüyor. Ama ne ego o? Ya dünyayı egosundan ibaret sanıyor. Ya dünyayı egosuna sığdığı kadar algılıyor... Günlük hayatın gerçeklerine ilişkin o kadar az şey söyledi ki. Acaba gerçeklik duygusunu mu yitirdi yoksa söyledikleri zaten dünyayı kendi önyargılarının anahtar deliğinden görenlere yönelik bir siyasal lügatçe de mi kıldı?
Yahudiler'in ele geçirmiş olduğu ve yönettiği muhayyel bir dünyada yaşıyor. Başkalarının da yaşamasını istiyor. Haydi o yaşlı ve siyasetinin beli ondan da bükük. Ya ona inanan, onu hâlâ "kurtuluş"larının umudu olarak gören gençler?
"Mücadelemiz hak ile batıl arasında... Mücadelemiz bir cihattır" diyor. Hatta daha ileri giderek, "Bütün insanlığın saadeti için" siyaset yaptığını ileri sürüyor. Ne var ki bundan dünyanın haberi yok. Olsa muhakkak dünya halkları çok sevinecek.
Saadet Partisi'nin başına geçmesini, AK Partili öğrencilerinin "siyonizme hizmet etmelerini engellemek için" diye gerekçelendiriyor. "2. Viyana kuşatmasından sonra iktidar siyonizmin eline geçti. O zamana kadar bizim elimizdeydi... İki dünya savaşını da Yahudiler çıkarttı" diyor. Bugünkü Türkiye-İsrail gerginliğinin ülkemizi, Siyonistler'in yönettiği (tabii AK Parti kanalıyla) gerçeğini saklamak için bir senaryo olduğunu ileri sürüyor.
Bütün bunlara inanıyor mu? Son yıllarında Celal Bayar da komünizmin çat kapı geleceğinden korkardı. İnanıyorsa, böyle bir parti başkanı ülkeye ne kazandırabilir? İnanmadan söylüyorsa, bu kadar marjinal ve nefret dolu bir söylemin ülkeye ne yararı var?
Artık birileri, zamanlarının dolduğunu, fıkralara konu olduklarını idrak etmeliler. İnanın onlar da herkes de huzur bulur. Çünkü Soğuk Savaş bitti.
|
|
19 Aralık 2010 - 09:04:15 |
|
|

Dolar |
|
|
1.546
|
1.556
|
|
Euro |
|
|
2.032 |
2.047 |
|
Sterlin |
|
|
2.380 |
2.440 |
|
Altın |
|
|
68.86 |
69.18 |
|
IMKB |
|
|
63974 |
|
|