|
|
 |
KCK'nın binbir yüzü
Gültekin AVCI
|
|
Kürt sorununda yeni ve zor bir virajla karşı karşıyayız.
Öcalan ve BDP, aldıkları kabulü mümkün olmayan kararlarla Kürt sorununda çözüm yoluna mayın döşemeye devam ediyorlar.
Demokratik Toplum Kongresi'nce, Doğu ve Güneydoğu'da sosyal, siyasal ve güvenlik alanında örgütlenmeye gidilmesi ve "Halkın kendi güvenliğini oluşturması" benimsendi.
Daha 'demokratik özerklik' siyasal yelpazede kabul görmemişken, BDP kabul edilmeyen bu olgu üzerine yeni bir taş daha koydu.
Kuşkusuz Kürt sorununun çözümü bu yeni taşın altında ezilme tehlikesi geçirecek.
BDP, topu DTK'ya atıyor. Onların kararı diyor.
DTK'yı KCK'nın etki alanının dışında bir yapı gibi lanse ediyor.
Eğer PKK ve BDP mahfilleri, Öcalan'ın tavsiyesi olan 'Öz Savunma Gücü' konusunda ısrar ederlerse sürecin tıkanması mukadder.
Hatta sorun açısından bir 'Habur etkisi' bile yapabilir.
Öz Savunma Gücü kurulması kararı, AK Parti, CHP ve MHP çevrelerinden sert tepki gördü.
Bu tepkiler sürpriz değil. Haklı tepkiler.
Olmayacak duaya 'âmin' demenin manası var mı?
Hem "Kürt sorununu çözelim, duyarlılık gösterin" diyeceksiniz hem de elde silah, dudaklarda barış terennümleriyle yol almaya çalışacaksınız.
KCK evvelce de yazdığım gibi tam tekmil bir devlet yapılanmasının adı. İlan edilmemiş bir Kürt devleti yapılanmasının adı.
Öcalan 2009 yılında KCK için 'demokratik bir yapılanma' derken sonraları KCK'nın 'silahlı bir yapılanma' olduğunu söyledi.
Mevcut tablo şöyle:
KCK'nın STK yüzü Demokratik Toplum Kongresi'dir.
KCK'nın siyasi yüzü BDP'dir.
KCK'nın askeri ve terörist yüzü de PKK (HPG)'dır.
Yeni teşkilatlandırılması düşünülen Öz Savunma Gücü ise KCK'nın asayiş yüzünü oluşturacak.
Dikkat edilirse, normal bir devlet aygıtının tüm fonksiyonları tamamlanmak üzere.
Bunun yanında yine 'demokratik özerklik' gereği 'kent meclisleri'nin teşkil edilmesi, BDP'nin Öcalan ve KCK çizgisinde çoktan yola çıktığını, bu yolda siyasal iktidarın ve devletin yaklaşımlarını önemsemediğini gösteriyor.
Görülen o ki, BDP çözüm potasından gittikçe uzaklaşıyor.
Siyasal parti olarak varlığının Kürt sorununa bağlı olduğunu iyi biliyor.
Kürt sorunu yoksa BDP de olmayacak. KCK ve PKK da olmayacak.
Sorun üzerinde yükselen BDP siyaset(i)sizliği ve terör, sorunun ortadan kalkmasıyla tarih olacak.
Peki, bu serencamda Öcalan ve KCK, samimi bir çözüm iradesi gösterebildiler mi?
Kürt sorununda atılan ve atılması gereken adımların Türk vatandaşların vicdanlarında acı uyandırmaması için gereken hassasiyeti gösteriyorlar mı?
Tabii ki hayır.
AK Parti'nin çözüm sadedinde muhtelif üslupları denediğini, Türk ve Kürt tüm halkın hassasiyetlerini gözettiğini çok kereler gördük.
Ama BDP cenahında Kürt sorunuyla siyaset yapan hiçbir oluşumun çözüm üslubuna ve hassasiyetlere dikkat ettiğini görmedik.
Tüm bunlara rağmen 'öz savunma gücü' adı altında yapılandırılması düşünülen bir asayiş ve kollama biriminin kabul edilmesi beklenebilir mi?
Mevcut devlet yapısındaki asayiş birimleri olan polis, jandarma, sahil güvenlik vb. gibi yapılanmalar Kürtler'e hizmet vermiyor mu?
Bölünmeyle ilgili bir düşüncelerinin olmadığını dillendiren Kürtçü siyasetin, taleplerinde bütünlüğü aşındırıcı değil perçinleyici olması gerekir ve beklenir.
Keşke BDP, IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein'in yarısı kadar gayret ve samimiyet gösterebilseydi.
Ya da İspanya'daki sorunun parçası Batasuna gibi olmak yerine, çözüme katkı sağlayan PNV (Bask Milliyetçi Partisi) gibi olabilseydi?
Anayasa Mahkemesi'nden çok önceleri kendini kapatan bir DTP-BDP siyaseti söz konusu.
Elimizde nasıl bir BDP var?
Kendini Kürt sorununun çözümüne kapatan bir BDP.
Muhatap alınmayı reddeden ve her daim İmralı ve Kandil'i işaret eden bir BDP.
"Bende siyasi irade ve karar alma yeteneği yok" diyen ama siyaset elbisesiyle gezmekten haz duyan bir BDP.
Çözümün değil sorunun parçası olan bir BDP.
Yakında 'öz yargı gücü' karşımıza çıkarsa şaşırmamak gerek.
|
|
9 Aralık 2010 - 11:26:52 |
|
|

Dolar |
|
|
1.496
|
1.506
|
|
Euro |
|
|
1.977 |
1.992 |
|
Sterlin |
|
|
2.350 |
2.400 |
|
Altın |
|
|
66.50 |
66.94 |
|
IMKB |
|
|
64965 |
|
|