DOLAR 1.477 - EURO 1.972 - ALTIN 65.24 - IMKB 66740
Perşembe 25 KASIM 2010
Enflasyon beklentisi yüzde 8,10'da kaldı Genelkurmay: Yargı süreci devam ediyor Uzun namlulu silahlarla saldırı: 2 ölü 6 yaralı Semih'li Celtics, New Jersey Nets'i yendi Bank Asya 1. Lig'de son 3 haftanın programı Yüzde 4+4 hedefli asgari ücret pazarlığı başlıyor Türkiye dünyanın 15'inci büyük ekonomisi Erdoğan, Lübnan'da Arapça konuştu Halaçoğlu: Kafkasya'da istikrar sağlanabilir Cumhurbaşkanı Gül Bern'de habertaraf.com
 
 
 
Türkiye'de başörtüsü neden takılıyor?
 
 
 
 
Mustafa YOLCU
Köpeğin tasması
 
 
 
Okur Temsilcisi
Hırsızlığın yeni adı: Bir internet sitesi
 
 
 
 
Alparslan Türkeş'in doğum günü
 
 
 
 
 
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Ve Hilmi ve Orhan ve İsmet
 
 
Radikal
Akif BEKİ
Beyazların sitesine AK Parti neden giremiyor?
 
 
Yeni Şafak
Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye nereye doğru gidiyor?
 
 
Zaman
Ali BULAÇ
Hiç davet edilmemeliydi
 
 
Milliyet
Aslı AYDINTAŞBAŞ
Naipaul cehaleti ve hassasiyet faşizmi
 
 
Radikal
Cüneyt ÖZDEMİR
Biraz da emretme komutanım!
 
 
BUGÜN
Doğu ERGİL
Başlarken
 
 
Sabah
Emre AKÖZ
Âleme verir talkını, kendi yutar salkımı
 
 
Star
Ergun BABAHAN
Asker, hizaya gel CHP sen de!
 
 
Posta
Mehmet Ali BİRAND
Yahudi Lobisi sırt dönünce her şey değişti...
 
 
Star
Mehmet ALTAN
İşte budur
 
 
Millî Gazete
Mehmet Şevket EYGİ
Asıl kölelik şehevî çıplaklıktır
 
 
Zaman
Mümtaz'er TÜRKÖNE
Generaller de insandır
 
 
Bugün
Nuh GÖNÜLTAŞ
Ey siyasiler, Twitter tek yönlü iletişim ortamı değildir...
 
 
Akşam
Oray EĞİN
Bir tecavüzcü olarak Hıncal Uluç
 
 
Yeni Şafak
Osman ÖZSOY
Bir rica ve dilerim son defa...
 
 
Vatan
Ruşen ÇAKIR
Erdoğan Lübnan’da niye bu kadar popüler?
 
 
Yeni Akit
Serdar ARSEVEN
“Yandaş medya”dan korkuyor mu?..
 
 
 
 
Ahmet HAKAN
 
Mustafa Yahya COŞKUN
 
Cüneyt ÖZDEMİR
 
Aliya RAHTE
 
Ruşen ÇAKIR
 
 
 
Türkiye ne kazandı?

Abdülhamit BİLİCİ
[email protected]
 
 
Uzun zamandır kamuoyunda tartışılan 'füze kalkanı' konusunun ele alındığı Lizbon'daki NATO toplantısından döner dönmez sorular başladı.

Türkiye bu zirvede ne kazandı? Gerçekten medyada yazıldığı gibi Ankara'nın bütün talepleri karşılandı mı? Füzeler ne zaman geliyor? Türk diplomasisi Lizbon'da gerçekten başarılı mı oldu, yoksa bir PR faaliyetiyle mi karşı karşıyayız?Bu ve benzeri soruların birçok insanın zihnini meşgul ettiğine kuşku yok. O halde tek tek cevap vermek yerine, tartışılan konunun baştan bugüne geçirdiği evreleri dikkate alarak ve devletin tepesinin beraber olduğumuz iki günlük Lizbon gezisinde bizimle paylaştığı veriler ışığında çıkan sonucun ne anlama geldiğini ortaya koymak daha doğru.

Bir kere, sevindirik olmaya, zafer narası atmaya gerek yok. Zira yaygın adıyla 'füze kalkanı' denen bu proje, Türkiye'nin bugünkü vizyonunun bir sonucu değil. Aksine son dönemde başarıyla uygulanan 'komşularla sıfır problem' anlayışına ters, Soğuk Savaş kokan bir yaklaşımın ürünü. Çünkü isimleri geçmese de projenin hedefindeki düşmanlar, Türkiye'nin ilişkileri maksimize etmeye çalıştığı komşular İran ve Suriye.

Projenin müellifinin ABD olduğuna kuşku yok. Ama özünde AK Parti'nin dış politika çizgisinden farklı olmayan Obama'nın vizyonunu yansıtan bir proje değil. Irak ve Afganistan savaşları gibi, W. Bush döneminden kalma kötü bir miras. Obama'nın yaptığı, 'İran'la savaş isteriz' diye çığlık atan ve İsrail'den de şahin çevrelerin seslerini biraz kısmak için revize edip basitleştirmekten ibaret.

Bush, sistem için Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ni planlamış ve Rusya'nın öfkesini çekmişti. Obama ise yaptırdığı çalışmalar sonucu buna gerek olmadığını, Akdeniz'deki gemilere ve Türkiye gibi İran'a yakın ülkelere yerleştirilecek daha basit sistemlerle muhtemel füzelerin önleneceğini ortaya koydu. Böylece maliyet, milyar dolarlardan milyon dolarlara düşüyor; 2018'te hayata geçecek sistemin 2011'de devreye sokulması avantajı doğuyordu. Ayrıca Rusya kazanılmış olacak ve Obama, şahinlere karşı çok da güvercin olmadığını gösterecekti.

Akdeniz'deki gemilere radar yerleştirmek kolaydı. Ama İran ile iyi ilişkileri olan Türkiye'yi ikna etmek gerekiyordu. ABD'nin, teknik bir zorunluluk dolayısıyla mı, yoksa Türkiye'nin Batı'ya sadakatini test etmek için mi, Türkiye'de ısrarcı olduğu hâlâ cevaplanması gereken bir soru. Yakın bölgede istekli bir ülke düşünülemez miydi? Ama sorunun cevabı ne olursa olsun, uzun zamandır tartışılan kalkan konusu Türkiye gündemine böyle girdi. Türkiye, ya BM'deki İran oylamasındaki gibi bir kez daha hayır diyerek Batı ile ters düşecek; eksen tartışmaları alevlenecek; NATO'daki varlığı tartışılacaktı. Ya da projeyi kendi ihtiyaçlarına yaklaştıracak ve zararını asgariye indirmeye çalışacaktı. Türk-Amerikan ilişkilerini izleyen herkesin kanaati, ikinci bir krizin ilişkileri sabote edeceği şeklindeydi.

Durum kritikti. Devletin zirvesi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplandı. İkinci seçenek ağır bastı. Olmazsa olmazlar belirlendi: Bu, Amerikan değil, Türkiye'nin de söz sahibi olduğu NATO projesi olacaktı. İran veya başka ülke zikredilmeyecekti. Masraflar paylaşılacak ve sistem Türkiye'nin tamamını ve tüm NATO ülkelerini koruyacak şekilde tasarlanacaktı.

Lizbon'da proje onaylandı; ama Türkiye'nin tüm istekleri de karşılandı. Kuşkusuz bunda, Türkiye'nin ev ödevini iyi yapması kadar, adamlarına, ne yapıp edip bu konuda zirveden olumlu sonuç çıkarmaları talimatı veren Obama'nın da önemli payı var.

Bu çerçevede Türkiye'nin en büyük kazancı, iç politikaya da olumsuz yansımaları olacak şekilde ABD ile krizin önlenmesiydi. Cumhurbaşkanı Gül'ün şu sözleri bu kaygıyı iyi yansıtıyor: "İsteklerimiz kabul edilmeseydi, süreci engellemek zorunda kalırdık. Bu da bizi NATO'yu tıkayan ülke konumuna düşürürdü."

İkinci kazanç, Amerikan patentli projenin NATO projesine dönüşmesi. Bunun anlamı, maliyetlerin paylaşılması, bundan sonraki her aşamada, sistemin komutasında Türkiye'nin söz sahibi olması ve kurulacak sistemin kendi ihtiyaçlarımızı da karşılayacak olması.

Sembolik olsa da çıkan belgede İran'ın zikredilmemesi de önemli. Zira proje baştan beri İran'ı hedefliyordu. Zirvede kabul edilen NATO'nun yeni stratejik konsept taslağını hazırlayan Madeline Albright başkanlığındaki heyetin raporunda da İran açıkça zikrediliyordu. Üstelik sadece ABD değil, Fransa da İran'ın zikredilmesinden yanaydı. Belki İran'ı bu kadar kollamak Batı'daki Türkiye imajına zarar vermiş olabilir, ama sonuçta belge Türkiye'nin istediği gibi çıktı. Ne dersiniz, baştaki sorulara cevap verebildik mi? [email protected]



 
23 Kasım 2010 - 08:09:59
 
 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.467
1.477
 
 Euro
1.957 1.972
 
 Sterlin
2.306 2.350
 
 Altın
64.69 65.24
 
 IMKB
66740  
 
 
İHL Sözlük sizi davet ediyor!...
 
İHL Sözlük'te ne var ne yok? Amaçları ne? Nasıl oluşuyor bu sözlük? Genç yönetici 'Zaman Lık' ile konuştuk.
 
 
 
 
  Türk Malı dizisinde Abiye Kuzu karakterini canlandıran Binnur Kaya diziyle yollarını ayırıyor. Geçen haftalarda Kaya, Şafak Sezer ile tartışma yaşamıştı.  
 
 
 
  Okan Bayülgen; mimar Seyhan Özdemir'i oturduğu apartmanın karşısına bina yaptırdığı için Anıtlar Yüksek Kurulu'na şikayet etti. Bununla da yetinmeyip onu 'Disko Kralı'nın skeçlerinde tiye aldı!    
 
 
 
 
CHP ile BDP'nin "sol blok" olarak adlandırılan olası bir seçim ittifakına nasıl bakıyorsunuz?
 
- Her parti arasında ittifak olabilir. Gayet doğal karşılıyorum.
 
- Bu ittifakın sol değil "Kemalist" bir buluşma olacağını düşünüyorum.
 
- Demokratikleşmeye daha çok hizmet eden bir ittifak olur.
 
- Bölgenin, ülkenin ve demokratikleşmenin aleyhine, tehlikeli bir proje.
 
 
 
 
 
 
 
 


mospet



Mostbet AZ

 
 
       
Kategoriler   HaBerTaraf HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt (Kurucu)

habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.


mostbet login  mostbet
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin