|
|
 |
Ey mütmain olmuş benlik sahipleri!
Necmettin EVCİ
[email protected] |
|
“Ey mütmain olmuş nefs, Rabbini hoşnut etmiş ve ondan hoşnut olarak, artık gir kullarım arasına, gir cennetime” diyor Rabbimiz. (Fecr:27-30)
Mütmain olmuş nefs’ten neyi anlamalıyız?
Ben bu ifadeyi mükemmel insan için kullanıyorum. Herşeyden önce yaradılışını bozmadan, iyiliklere doğru bir şekilde yönelmiş, vahyi özümsemiş, benliğini istikamet üzre inşa ederek kendini yetiştirmiş insanı anlıyorum.
Mütmain olmak sadece bir yönümüzle değil her bakımdan söz konusudur. Aklımız, kalbimiz, ruhumuz mütmain olmalıdır. Yani onlarla ilgili ne sorunlu eksiklerimiz ne huzur bozan fazlalıklarımız olmalıdır. Bildiğini bilen, bilmediğine talip olmaya çalışan akıl, mütmain olmuştur. Kendisinden dolayı Allah’a şükreden, başka varlıkları da en az kendi nefsinde hissettiği kadar aziz bilen insan mütmaindir. Kendini başkaları ile bütünleştirmede, yardımlaşmada zorlanmayan. Başkalarını küçümsemeyen, kaprisleri, sapkınlıkları, aşırılıkları olmayan adam mütmain insandır. Hem ruhen, hem zihnen kendini fazlalıkları ve noksanlıklarıyla, dürüstçe idrak etmiş olan; her geçen gün daha da iyi olmaya, olgunlaşmaya çalışan insan mütmain insandır. Bu insan belki fazla bilemez ama doymuştur. Ontolojik olarak da epistemolojik olarak da yerini, konumunu bilir. Benliği ile aklı, zihni ile ruhu manasız, cansıkıcı bir çatışma içinde değildir. Daha da özeti Rabbinin karşısında kul olduğunun idrakine varmıştır. O nedenle onun eksikliği bile kulluğunu ve tanrı olmadığını hatırlatır ona.
İkinci aşama “kulların arasına katılma” sürecidir. Yani tek başına tatmin olmak, iyi insan olmanın göstergesi olmuyor. Paylaşmak, sınanmak, denenmek gerekiyor. Kulların, toplumun arasına girmen gerekir. Onlara dokunmalı, değmelisin. Etkilenmeli, etkilemelisin. Bu hayatı birlikte yaşıyorsunuz. Kendinizi toplumdan, toplumun sorunlarından yalıtamazsınız. Yalıtmamalısıznız. Gir kulların arasına. ‘Kul’ kavramı sadece insanlarla sınırlı bir dünyayı içeriyor değildir. Burdaki emir bütün bir çevreyi ilgilendiriyor olmalıdır. Ancak ilk aşamada bizden isteneni insanlarla ilişki noktasında sınırlı tutalım. Katıl insanların içine. Onların da kendilerine göre yaşama biçimleri, algıları, kaygıları, soruları var. O sorunları paylaş, ortak ol. Bak bakalım etkilenecek misin? Bak bakalım onları etkileyecek misin? İşte o zaman gerçekten mütmain olup olmadığın anlaşılacak.
Toplum senin varlığının, benliğinin, kimliğinin, ilkelerinin, samimiyetinin test edildiği, edileceği bir alan. Bazen yontulacaksın, hasar göreceksin. Belki şımartılacak, ayartılacaksın. Şaşkına döneceksin kimileyin. İçerleneceksin, öfkeleneceksin. Aşkların, öfkelerin, kınamaların, büyüklenmelerin, küçük düşürülmelerin arasından sıyrılıp geçmen gerekecek. Bakalım nasıl geçeceksin o dar aralıktan? Artacak mısın, eksilecek misin? Anlam mı bulacaksın, anlam mı yitireceksin? Gir kulların arasına. Bakalım topluma bir dirilik soluğu mu olacaksın, can suyu mu vereceksin, ölü canlara bir nefes, bezginlere taze bir heyecan mı olacaksın yoksa bir hercümerç içinde yitip gidecek misin? İyi olduğun, sahip olduğun iyiliğin bir değer olduğu yoksa nasıl bilinecek? Dayanıklılığın, direncin, samimiyetin, zayıflığın nasıl bilinecek? Sınanmadan zayıf ve güçlü yanın nasıl ortaya çıkacak?
Toplum ve içinde yaşadığımız zaman bizim için bir süzek. Tortumuz, özümüz orada ortaya çıkacak. Değerimiz değersizliğimiz orada açığa çıkacak. Eğer bu sınavdan, bu süreçten başarıyla geçersen, kazanımla ilerleyeceksin. Cennete gireceksin. Bu sınavdan geçmek zaten cennetin kendisidir. Demek ki, toplumdan ayrı kalmakla cennete gidilmiyor. Cennete tek başına gidilmiyor. Tek başımıza cennetin de anlamı olmaz. İslâmda hayatı ve sorumlulukları birlikte yaşamak vardır.
Gir kulların arasına, korkma. Başkaları insanlardan ürküyor. Sartre “Başkası benim için cehennem” diyor meselâ. Başkaları senin için cennettir. İdrakler arasında bu kadar uçurum var işte. Kimi nazarlar nezdinde başkaları cehennem de olsa, onları kendi ateşlerinde kavrulmaya bırakma. Cennete birlikte gidilecektir. Birlikte olmak cennette olmak gibi bir şeydir. Kur’an varoluşu birlikte vaz eder. Birliktelik, kuşkusuz iyiliği, güzelliği paylaşma, bu yönde yarışma, yardımlaşma ile olacaktır. Birlikte iyi olmak, hayırlarda yardımlaşmak ve yarışmak, her türlü negatif anlayışları kökünden söken, silkeleyen bir erdemdir. Gir kulların arasına ve onlara unuttukları cenneti, yani iyilikte yardımlaşmayı, gülümsemeyi, paylaşmayı, birlikte secde etmeyi, okumayı, birlikte tefekkürü ve tezekkürü hatırlat. Al onları da kendi yanında cennete götür.
Mütmain olmuş nefsler olarak!
|
|
21 Kasım 2010 - 00:01:00 |
|
|

Dolar |
|
|
1.440
|
1.450
|
|
Euro |
|
|
1.962 |
1.977 |
|
Sterlin |
|
|
2.285 |
2.330 |
|
Altın |
|
|
62.77 |
63.21 |
|
IMKB |
|
|
69040 |
|
|