|
|
Üniversitelerin karıştırılmasına izin vermeyiz |
|
|
Yusuf Ziya Özcan, öğrenci olaylarının yaygınlaşmasına izin vermeyeceklerini söylüyor: “Balık baştan kokar, hoca talebeye yol veriyordu, biz sesimizi çıkarmasak alır başını gider; yetkilerimiz var, kullanacağız ve müsaade etmeyeceğiz.” |
|
İdris Gürsoy'un röportajı
Ülkenin yüzü gibi Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da değişiyor. Varlığı tartışılsa da toplumsal taleplere ve ülke ihtiyacına cevap vermeye çalışıyor, YÖK. Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’la birlikte kurumda önemli değişiklikler yaşandı. Üniversiteler kendi işine yoğunlaşıp enerjilerini eğitime, bilime harcamaya başladı; yabancı öğrencilere açıldı. Türk üniversiteleri Suriye, Irak ve İran’dan öğrencilerin gözdesi oldu. Üniversitelerin kapasitesi arttı.
Aralık 2007’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Erdoğan Teziç’in yerine YÖK Başkanlığı’na atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan, 68 kuşağından. Ancak öğrenci olaylarının içinde hiç yer almamış. Üniversitelerin sorunlarını biliyor. Eleştiriye açık. Büyük küçük herkese ‘hocam’ diye hitap edecek kadar mütevazı. Özcan, son günlerde baş gösteren öğrenci olaylarına katılanların ‘küçük bir grup’ olduğuna dikkat çekerek, bundan sonra üniversitelerin çatışma alanı olmasına ne kendilerinin ne üniversite yönetimlerinin ne de öğrencilerin izin vereceğini söylüyor. YÖK Başkanı, üniversitelilerin sorunlarına daha fazla eğileceklerini, öğrencilere de kulak vermek gerektiğini belirtiyor. YÖK’ün pek çok yetkisini üniversitelere devretmesi gerektiğini açıklıyor.
12 Eylül’ün ürünü YÖK’ün merkez binası dışarıdan çok kasvetli görünüyor, siyahın tonları hâkim. Sanki metruk bir bina. Oysa içeride hummalı bir çalışma, tadilat sürüyor. Toz toprak içindeki merdivenlerden YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın odasına geçiyoruz. YÖK Genel Kurulu’nun toplanacağı yenilenmiş, modern salonu gezdirip son birkaç yılda yapılan reform niteliğindeki çalışmaları anlatıyor.
-Başkan olarak önceliğiniz ne oldu?
Türkiye’deki yükseköğretimin en önemli sorunu üniversiteye girmek için bekleyen 1,5 milyon öğrenci. 1986-1987 akademik yılında 21 tıp fakültesinde, 2005 öğretim görevlisi, 5 bin 99 öğrenci vardı. 20 yıl sonunda 2006-2007 akademik yılında tıp fakültesi sayısı 47’ye ulaştı. Öğretim görevlisi sayısı 8 bin 512’ye yükseldi. Ancak tıp fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı sadece 18 artarak 5 bin 117 oldu. 26 tıp fakültesi açıyorsunuz, ancak 18 öğrenci artırıyorsunuz. Bu çok ciddi bir sorundu. Üniversitelerin kapasitesini ilk yıl yüzde 25, ikinci yıl yüzde 15 artırdık. Son 20 yılda üniversitelerin kapasiteleri yüzde 3 ve 6 arasında artırıldığı düşünülürse, önemli bir kapasite artırımına gittik.
-Üniversiteler bilim üretmiyor eleştirilerine ne diyorsunuz?
Bilim üretmek için öğretim görevlilerinin kalitesinin artırılması gerekiyor. Üniversitelere öğretim görevlisi alımıyla ilgili ciddi düzenlemeler yaptık. Örneğin torpili kaldırdık, üniversitelere girmek isteyenlere standart getirdik. Üniversitelerde çalışmak için belirli sınavlara girmek ve bu sınavlarda başarılı olmak gerekiyor.
-Yeni açılan üniversitelerin altyapı sorunu, öğretim üyesi eksikliğini nasıl gideceksiniz?
Üniversiteler eşleştirilecek. 7 bölge var var ama biz Türkiye’yi dörde ayırdık: Marmara-Trakya, İç Anadolu-Karadeniz, Doğu-Güneydoğu, Ege-Akdeniz... Marmara-Trakya bölgesi rektörleri ile bir araya gelip gönüllülük esasına dayanarak birlikte karar vereceğiz, daha sonra diğer bölgeleri bir araya getireceğiz. İstanbul-Düzce kardeş diyelim, Düzce Üniversitesi’nde ihale sistemini bilen eleman yok, özel idareden destek alıyorlar, eşleştirme ile İstanbul Üniversitesi’nden yararlanacak. İstanbul Üniversitesi’nin oturmuş bir mali ve idari sistemi var, tecrübesi var. Bunlar bir sıkıntımız var deyince hemen müdahale edecek. Sakarya’da öğretim üyesi var, Kocaeli isterse oradan alabilecek.
-Üniversite mezunları işsiz, diğer taraftan sanayinin eleman ihtiyacı var?
Ekonominin güçlenmesi mesleki eğitime bağlı. Mesleki ve teknik eğitimi yeniden yapılandırdık. Türkiye sanayicisi, teknik eleman yetiştirmemizi istiyor. Millî Eğitim Bakanlığı lise ve altını, biz üstünü hallediyoruz. Ön lisans ve mühendislikleri konusunda çalışıyoruz. Lisans eğitiminin standartları belirlenecek. İş gücünün kalitesi yükselecek. Biz meslek yüksekokulları ayağını bitirdik, yeni bir müfredat var şimdi. ABD ve İngiltere’deki meslek yüksekokulları ile anlaşma yaptık, çok sayıda öğrenci gönderemiyoruz ama küçük de olsa başladık.
-Yabancı öğrencilerin ilgisi artıyor mu?
YÖS (Yabancı Öğrenci Sınavı)’te düzenleme yaptık, Türkiye’ye başvurular gelmeye başladı. Üniversiteleri yabancı öğrencilere açmamız lazım. Üniversitelerimiz rekabet anlayışını yitirirse başarısız olur. Ancak biz dışarıdan, parası olan, ülkemizde eğitim görmek isteyen öğrencileri tercih ediyoruz. Gaziantep üniversitesi 900 kişiyi kaydetti, 300 kişiyi alamadı.
-Nereden geliyor öğrenciler?
Suriye, Irak ve İran’dan geliyor, daha gelmeye devam edecek. Dışişleri’ne yazı yazdık, bütün ülkelerde tanıtım yapılıyor. Üniversiteler kendi kriterlerini koyup öğrenci alıyor. Web sayfalarında bu şartlar var. Batı Trakyalı Üniversiteler Birliği’nden 3200 başvuru alındı.
-Özellikle denklikle ilgili şikâyetler var?
Eleştiriler haklı. İnsanlar size yazıyor, bir sene geçiyor, evrakı aldık diye geriye dönmüyoruz. 1,5 sene geçiyor, cevap bile veremiyoruz. Dışarıdan telefon ediliyor, ulaşılamıyor. Şimdi düzeltiyoruz, personel sayısını artırdık, iki masa var, kontrol işlemleri çok önemli, iki kontrol mekanizması koyduk. İki kişiye aynı zamanda telefonlara cevap verme görevi verdik, az bir problemimiz var.
-Vakıf üniversitelerinin açılması ile kontenjanlar arttı ama doldurulamıyor da?
Şu an Türkiye’de 156 üniversite var. Trabzon ve Antalya’da kurulacak iki vakıf üniversitesiyle 158’e çıkacak. Birkaç yıl içinde üniversitelerimiz öğrenci bulmakta zorlanabilir. 2010 yılında Millî Eğitim’in imam hatip lisesi, Anadolu lisesi vs. bütün liselerinden toplam mezun sayısı 508 bin. YÖK’ün artırdığı kapasite ise 700 bin. Yani 200 bin kontenjanımız boş kaldı. Rekabetçi bir ortama giriyoruz. Farkındalığını artıran, akademik ve bilimsel gelişmeleri zamanında gören ve kendini buna göre dizayn eden üniversiteler cazibe merkezi olacaktır. Kontenjanların boş kalmaması için yurt dışından öğrenci gelmesini kolaylaştırdık. İkinci üniversite projesini de hayata geçireceğiz. Dışarıda boşta kalan öğrenci olmayacak.
-İsteyen 2. üniversiteyi okuyabilecek mi?
2. üniversitede yaş sınırı 30 olacak. Vakıf üniversiteleri doluluk oranı yüksek değil. Yüzde 48’i boş. Kaynak israfı var. Sınavsız 2. üniversite ile bu üniversitelerin kontenjanları da dolacak. Sınavsız bir şekilde isteyenler 2. bir fakülte okuyabilecek.
-YÖK’te reform beklentisi var?
Reform olur ama çok büyük bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Biz bazı yetkilerimizden vazgeçmeye hazırız, bir komisyon kurduk çalışıyoruz. Ne kadar radikal olur bilemiyoruz. Siyasi iradenin takdiri.
-2011’de başörtüsü tamamen çözülecek mi?
Üniversitelerin hepsi veya bölümleri değil, bölümdeki bir hoca yasakçı. Azıcık kaldı. Kamuoyu kabul etti, muhalefet de savunmuyor. Yasak sürdürülemez, bırakırlar sanıyorum.
-Seçime doğru üniversiteler yine eylem alanı olabilir mi?
İstanbul ve Ankara’nın dışında olmaz. Büyük şehirlerin büyük üniversitelerinde belki bu tür olaylar olabilir ama Anadolu’da asla. Ankara, İstanbul ve İzmir’de de hepsinde değil, bazılarında olabilir. Biz de tedbir alırız. Yetkilerimizi kullanırız.
-Üniversite yönetimleri olayları önleyemez mi?
Üniversite ve hocaları suçlamıyoruz. Hocaları ben tanıyorum. Ankara’daki olay planlı bir şey değil, kendiliğinden gelişen bir olaydı. İstanbul’un devamıydı. Ateşleyemeyecekler, mahalli seçimlerde de kıpırtı vardı olmadı. Hocası talebeye yol veriyordu, biz şimdi rektöre, hocaya müsaade etmiyoruz. Baştan kokuyor balık, ben sesimi çıkartmayayım alır başını gider.
-Yeni bir af geliyor. Kapsamı nasıl olacak?
12 Eylül 1982’den bu yana üniversiteden atılan tüm öğrenciler af kapsamına alınacak. 6-7 af oldu ona rağmen haklardan yararlanmayan varsa sayı kabarabilir. En son 2008 yılında çıkartılan af kanunu ile, üniversitelerden başarısızlık veya devamsızlık nedeniyle atılan binlerce öğrenci okuluna geri döndü.
AKSİYON
|
|
6 Ocak 2011 - 07:37:28
|

Dolar |
|
|
1.566
|
1.578
|
|
Euro |
|
|
2.022 |
2.040 |
|
Sterlin |
|
|
2.420 |
2.465 |
|
Altın |
|
|
69.29 |
69.73 |
|
IMKB |
|
|
68770 |
|
|