|
|
Tahliyeler ve CMK'nın 102. Maddesi |
|
|
Son birkaç gündür gündemi işgal eden ve zihinleri karıştıran CMK 102. maddesi ne diyor, ayrıntıları neler? Hem haberlerdeki durumdan hem de yakınları tutuklu bulunan kişilerin meraklı soruları karşısında bu konuda zihinlerin karışık olduğu anlaşılıyor. İşte o tahliyelerin nedeni... |
|
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 100-108 maddeleri arasında tutuklama müessesesi düzenlenmiştir. 100. maddede tutuklama nedenleri, 102. maddede ise tutukluluk süreleri düzenlenmiştir. Şu anda yürürlükte olan 5271 sayılı CMK’dan evvel yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 110 uncu maddesi tutukluluk süreleri ile ilgiliydi. “Hazırlık soruşturmasında tutukluluk süresi azami altı aydır. Kamu davasının açılması halinde bu süre hazırlık soruşturmasında tutuklukta geçen süre dahil iki yılı geçemez.
Soruşturmanın veya yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması sebebiyle yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kamu davası açılamamış veya hüküm tesis edilememiş ise, soruşturma konusu fiilin kanunda belirtilen cezasının alt sınırı yedi seneye kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda tutuklama kararı kaldırılır. Yedi sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezaları gerektiren suçlarda tutuklama sebebine, delillerin durumuna ve sanığın şahsi hallerine göre tutukluluk halinin devamına veya sona erdirilmesine veya uygun görülecek nakdi kefaleti vermesi şartıyla sanığın tahliyesine karar verilebilir.” şeklindeki bu düzenlemeye bakıldığında altı ay ve iki yıllık sürelerin daha insani, daha kısa olduğu düşünülse de, isnat edilen suçun yasada öngörülen cezasının alt sınırı yedi yıldan fazla olduğu takdirde tutuklama için bir üst sınır düzenlemesi getirilmemiş, sürenin ucu açık bırakılmıştır. Yani bu süre onlarca yılı bulabilir.
5271 Sayılı yasa 17/12/2004 tarihli Resmi Gazete de yayımlandığı halde, 102. maddesinin yürürlüğü 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.03.2005 tarih ve 5230 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12. maddesi ve 26.02.2008 kabul tarih ve 5739 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi ile 31.12.2010’a ertelenmiştir. Söz konusu yasa maddelerinin metni şu şekildedir.
“Madde 12. (1) Ceza Muhakemesi Kanununun 102 nci maddesi, aynı Kanunun 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yazılı suçlar ile ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından, 1 Nisan 2008 tarihinde yürürlüğe girer. Bu süre zarfında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 110 uncu maddesinin uygulanmasına devam olunur.” “Madde 6. 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1 Nisan 2008” ibaresi “31 Aralık 2010” olarak değiştirilmiştir.”
Görüldüğü üzere, tutuklama ile ilgili eski yasa hükümleri bugüne kadar uygulanmıştır. 31.12.2010 tarihi itibariyle 5271 sayılı yasanın 102. maddesi yürürlüğe girmiş ve bu süreler uzatma olmadan Asliye ve Sulh Ceza Mahkemelerinde 1 yıl, gerekçesi de belirtilmek kaydıyla uzatma olursa bu süre en fazla 1 yıl 6 ay (12+6=18); Ağır Ceza Mahkemelerinde uzatma olmadan 2 yıl, uzatma olursa (uzatma kararı gerekçeli olmak zorunda) en fazla 5 yıl (2+3=5) olur; Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde ise bu süre 2 katına kadardır. Yani (2+2= 4 yıl veya uzatma ile beraber 5+5= 10 yıl).
Şu anda tahliyeler ile ilgili uygulamalar yerindedir. Zira daha önce mevcut CMK’nın 102. maddesini erteleyen yasalar gibi yeni bir yürürlüğü erteleme yasası yapılmamıştır. Yargılama makamları, mevcut yargılamalarda sanıkların işledikleri suçlara veya sanık, mağdur ve müştekilerin şahsi durumlarına bakmadan yasa neyi emrediyorsa onu uygulamak zorundadır. Bu uygulamadan yararlanmak için kişilerin başvurmasına da gerek yoktur, çünkü ceza yasalarını derhal uygulamak yargı makamlarının görevidir.
Bu yasa maddesinin bu kadar ertelenmesinin nedeni ne idi peki? Sanırım yasa koyucu Türkiye şartlarında ağır aksak yürüyen davaların ancak beş yılda bitebileceğini ve istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla beraber yargılamaların daha hızlı yapılabileceğini düşündüğünden hazırlık süresi olarak beş yılın yeterli olacağını düşünmüştür. Fakat bu sürenin yeterli olmadığı görüldü. Zira ne istinaf mahkemeleri kuruldu ne de mevcut hakim, savcı ve yardımcı personel açığı giderildi.
Tahliyeler hukuki açıdan doğru olmakla beraber, suç mağdurlarının kendi adalet sistemlerini işleterek bu sefer suçun faili durumuna sokabilecektir. Eklemek gerekir ki, tutukluluk sürelerinin uzunluğuyla ilgili eleştiriler de son derece haklı eleştirilerdir. Ancak yeterli personel, fiziki mekan ve yasal imkanlar sağlanana kadar tutukluluk sürelerinin bu denli uzun olması faydalı olabilir. Bu tür eksiklikler olabilecek en kısa sürede çözülerek “uzun tutukluluk süresi yerine kısa yargılama süresine ulaşmak” gerekir. Belki -üzülerek ifade edeceğimiz üzere- “atalet sistemi” olan yargılama sistemimiz de özlemini duyduğumuz “adalet sistemi” ne dönüşür.
Özetle YASAMA tutukluluk süresini sınırladı, YÜRÜTME 5 yıl boyunca gerekli düzenlemeyi yapmadı, YARGI 10 yılda karara bağlayamadı. Neticede 1000'e yakın tahliye zorunluluğu ortaya çıktı.
Av. Necdet Ergül
|
|
5 Ocak 2011 - 00:01:30
|

Dolar |
|
|
1.546
|
1.556
|
|
Euro |
|
|
2.015 |
2.030 |
|
Sterlin |
|
|
2.380 |
2.425 |
|
Altın |
|
|
68.14 |
68.69 |
|
IMKB |
|
|
69311 |
|
|