Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bugün yaptığı müzakere sonucunda, yürürlüğe giren yasa hükmü doğrultusunda, temyizdeki tutuklu sanıklı dosyaları ele aldı. Daire, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinden gelen dosyalardan 3, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinden gelen dosyalardan 17 ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinden gelen dosyalardan 6 sanık hakkında tahliye kararı verdi. Daire, 26 sanığın, yargılandıkları suçlardan dolayı CMK'nın 102/2 ile 252/2. maddelerine göre saptanan toplam 10 yıllık süreyi geçirdikleri anlaşıldığından bu kişiler hakkındaki tutuklama kararını kaldırarak, salıverilmelerine hükmetti.
Heyet ayrıca bu kişilerin CMK'nın ilgili maddeleri gereğince yurt dışına çıkmalarının yasaklanmasına, adreslerine en yakın polis ya da jandarma karakoluna her gün düzenli biçimde başvuruda bulunmalarına ve bu kişilerin adli kontrol altına alınmalarına oybirliğiyle karar verdi.
-CİNAYET SANIĞINA DA TAHLİYE-
Bu arada ''adam öldürme'' suçlarının temyiz incelemesini yapmakla görevli Yargıtay 1. Ceza Dairesi de benzer durumdaki dosyaları ele aldı. Daire, CMK'nın 102. maddesinin yürürlüğe girdiği gün, ''Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez'' hükmü gereğince 5 yıllık süreyi dolduran 37 sanığın tahliyesine karar verdi.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 2005'de yürürlüğe girdi. Ancak Kanun'un 12. maddesiyle, CMK'nın tutukluluk sürelerini belirleyen maddesinin 31 Aralık 2010'da yürürlüğe gireceği hükme bağlandı.
CMK'nın 31 Aralık 2010'da yürürlüğe giren 102'nci maddesinde, ''Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez'' ibareleri yer alıyor. CMK'nın 252. maddesinin ikinci fıkrasına göre, terör ve organize suç örgütü davalarına bakan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin alanına giren suçlarda ise sürenin iki katına kadar uzatılabileceği hükme bağlanıyor.
Tutukluluk süresi 10 yıl
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesinde tanımlanan örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin en fazla 10 yıl olabileceğine hükmederek, bu süreyi dolduran bazı tutukluların tahliyesine karar verdi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, tutukluluk sürelerine ilişkin düzenlemenin 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, dairede temyizde bulunan dosyaları tutukluluk süresi açısından incelemeye aldı.
Maddede belirtilen tutukluluk sürelerine uyan 5 dosyayı elen alan heyet, tahliye taleplerini sonuçlandırdı. Buna göre Daire, CMK'nın 102. maddesindeki ''Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez'' hükmü ile özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlarda tutukluluk süresinin iki katına kadar çıkarılabileceğine dair yasa hükmü gereğince, tutukluluk süresini en fazla 10 yıl olarak belirledi.
Daire, tutukluluk süresi 10 yılı geçen terör örgütü mensubu toplam 26 sanığın tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilenler arasında terör örgütü PKK üyeliğinden yargılananlar ve Hizbullah ana davasının sanıkları da bulunuyor.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, salıverilmesine karar verilen 26 kişinin yurt dışına çıkmalarını yasakladı ve bu kişilerin, adreslerine en yakın polis ya da jandarma karakoluna her gün düzenli biçimde başvurarak, ''adli kontrol'' altına alınmalarına hükmetti.
GERÇEKER: SORUMLULUK SAVCILARDA DEĞİL
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin en fazla 10 yıl olacağına ilişkin kararını değerlendirirken, ''Aslında 10 yıl içinde bir davanın bitirilememesi anormal bir durum. Bunun sorumluluğu yasaları uygulamacı olan hakim ve savcılarımızda değil. Bu yasal düzenlemeyle yapılmış bir kural olduğuna göre, bu kural beğenilmiyorsa, eleştiriliyorsa yasa koyucu tarafından her zaman değiştirilebilir'' dedi.
Gerçeker, Yargıtaydan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hasan Gerçeker, kararın, Dairenin takdirinde olduğunu ve örgütlü suçların bu kapsama girdiğini söyledi. Tutukluluk süresini belirleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 102. maddesinin yılbaşında yürürlüğe girdiğini, örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin 2 kat artırılacağına dair de bir hüküm bulunduğunu anımsatan Gerçeker, ''9. Ceza Dairesi demek ki böyle bir değerlendirme yaptı. Tutukluluk sürelerinin 10 yıl olması gerektiğini karara bağladı. 10 yıllık süre, sadece CMK 250. maddeye göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlarla ilgili süre. Diğer ağır ceza mahkemelerinin görevlerine giren suçlarda 2 yıl artı 3 yıl olarak uygulanacak. Yani onların uygulamasına göre, en fazla 5 yıl olacak'' diye konuştu.
Bir gazetecinin, ''10 yıllık süre hesaplaması doğru mu?'' sorusu üzerine Gerçeker, şunları söyledi:
''Doğru mu, yanlış mı olduğunu söylemek durumunda değiliz. Değişik farklı yorumlar yapılıyor. Bu şekilde de yorumlanabilir, başka şekilde de düşünülebilir. Bu biraz da maddenin zafiyetinden kaynaklanıyor. Maddenin daha açık olması böyle bir yorum farkını ortadan kaldırırdı. Mesela aynı maddenin birinci fıkrası çok açık. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlarda tutukluluk süresi 1 yıl bu süre en fazla 6 ay uzatılabilir deniyor. Yani 1,5 yıl. Burada herhangi bir tereddüt yok. İkinci fıkradaki yazılış şekli, bu tür yorum farklılıklarına neden oluyor. Bunun biran önce giderilmesi gerekir. Eğer uygulamada öyle bir sıkıntı oluyorsa, olur mu olmaz mı bilemeyiz. Bu 9. Ceza Dairesinin verdiği bir karar. Başka dairelerin önüne de böyle sorunlar gelebilir. Onlar da belki aynı şekilde uygulama yaparlar, belki farklı uygulama yaparlar ama bunun bir şekilde istikrarlı bir çözüme kavuşturulması gerekiyor.''
Gerçeker, tutukluluk sürelerinin 10 yıl gibi uzun bir süre olması nedeniyle Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince mahkum edildiğini belirterek, ''Bu tabii çok üzücü. Konunun o yönüyle de konuşulup ona göre yeniden gerekli bir yasal düzenleme yapılması söz konusu olabilir'' dedi.
''Adil yargılama ilkesi ile 10 yıllık tutukluluk süresi çelişmiyor mu'' sorusuna karşılık Gerçeker, ''Elbette bu kadar uzun bir tutukluluk süresini kimsenin kabul etmesi mümkün değil. Ama bunun nedeni yargının iş yükünün çok fazla olması, alt yapı sorunlarının büyük boyutlarda olması davaların uzamasına neden oluyor. Aslında 10 yıl içinde bir davanın bitirilememesi anormal bir durum. Bunun sorumluluğu yasaları uygulayıcı olan hakim ve savcılarımızda değil. Bu yasal düzenlemeyle yapılmış bir kural olduğuna göre, bu kural beğenilmiyorsa, eleştiriliyorsa yasa koyucu tarafından her zaman değiştirilebilir.''
AA
|