Erdoğan, 2011 yılı bütçesi üzerinde Meclis Genel Kurulu'nda hükümet adına yaptığı konuşmada, MHP'li Vural'ın konuşmasında kendisiyle ilgili kullandığı "mizan ve izan" sözlerine cevap verdi. Erdoğan, "Mizan, izan olacak diyen arkadışıma biraz da insaf olacak diyorum. Şu 8 yıl içerisinde milletim, demokratik tasarrufunu kullanırken AK Parti'yi sürekli olarak iktidarda tutmuştur. Milletimin ferasetine güvenmiyor musunuz, kendinizi milletimizden akıllı mı zannediyorsunuz?" diye cevap verdi.
Erdoğan, 218 yıl öncesi Osmanlı padişahının Mardin valisine Mardin Kalesi'nin tamir edilmesiyle ilgili gönderdiği yazıyı göstererek, 218 yıldır yapılmayan Mardin Kalesi'ni kendilerinin tamir ettiğini ifade etti.
Erdoğan, partilerinin kuruluşunda tek bayrak, tek devlet ve tek millet dediklerini belirterek, şöyle konuştu: "Etnik kökeni, dini, inancı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında birdir. Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır, hepsi bizim kardeşimizdir. Kürt sorununu savunuyorum. Kürtçülüğün, Türkçülüğün karşısındayım. Benim milletimin dili tekdir. O resmi dili Türkçe'dir. Belediyeler de devletin kurumlarıdır."
Adem-i merkeziyetçiliğin idari ve siyasi olanına karşı olduklarını ifade eden Erdoğan, kendilerinin hizmet içerikli olanın yanında olduklarını söyledi. Erdoğan, "Türkiye'nin resmi dili Türkçe'dir. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilmez. Bu mesele sosyal barış, sosyal bütünlük meselesidir. Ne demokrasiye ne de toplumsal barışa hizmet etmez." diye konuştu.
Bu topraklar üzerinde kimseye ameliyat yaptırmayız
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülke sahipsiz değil, millet çaresiz değildir. Bu topraklar üzerinde kimseye ameliyat yaptırmayız." dedi. Erdoğan, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "iki dil ve özerklik" tartışmalarını değerlendirdi. Bu tartışmaları kirli bir tezgah olarak değerlendiren Erdoğan, "Bu tezgahın içinde terör örgütü var, terör örgütünün vesayeti altında hareket edenler, can çekişen çeteler var. Ateşe benzin döken siyaset anlayışının kime ne faydası var?" diye sordu. Erdoğan, özerklik tartışmasının, demokratikleşmeyi ve Türkiye'nin ileri demokrasiye kavuşmasını hazmedemeyenlerin kirli bir tezgahı olduğunu kaydetti. Erdoğan, bu milletin tezgahlara evet demeyeceğine işaret ederek, "Bu ülke sahipsiz değil, millet çaresiz değildir. Bu topraklar üzerinde kimseye ameliyat yaptırmayız." diye konuştu.
Kürtçülüğe de Türkçülüğe de karşıyım
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkede kendisinin bir Başbakan olarak Kürt sorununu savunduğunu ve savunmaya devam edeceğini, ama Kürtçülüğün de Türkçülüğün de karşısında olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, Meclis'te bütçe üzerinde yaptığı konuşmada, gündeme yönelik konuları değerlendirdi. Erdoğan, partilerini kurarken etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını söylediklerine işaret ederek, kendilerinin bunu yapmadıkları için 8 yıldır iktidarda olduklarını kaydetti. Erdoğan, partilerinin kuruluş aşamasında Afyonkarahisar’da “tek bayrak, tek millet, tek vatan ve tek devlet” dediklerini hatırlattı.
Etnik kökeni, dini, inancı ne olursa olsun 73 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında tek millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ben yine aynı şeyi söylüyorum, alt kimlik, üst kimlik. Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Alt kimliğin altında bir etnik unsur vardır, hepisi bizim kardeşimizdir.” dedi.
Erdoğan, bu ülkede kendisinin bir Başbakan olarak Kürt sorununu savunduğunu ve savunmaya devam edeceğini, ama Kürtçülüğün de Türkçülüğün de karşısında olduğuna işaret etti. Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde ırkçılık yoktur, ama kavimlere saygı vardır. Benim milletimin dili tekdir. Resmi dil Türkçe'dir. Bu ülkede devletin kademeleriyle belediyeleri birbirinde ayırt eden anlayış, devlet kurumlarını anlayamamış anlayıştır. Belediyeler de devletin resmi kurumlardır, diğerleri de devletin kurumlarıdır. Orada da Türkçe kullanılır, orda da Türkçe kullanılır.” diye konuştu.
Ademi merkeziyetçiliği savunan birisi olduğunu söyleyen Erdoğan, ademi merkeziyetçiliğin üç tanımı olduğunu, bunların siyasi, idari ve hizmet tanımı olduğunu belirtti. Erdoğan, “Biz siyasi tanımına karşıyız, idari tanıma da karşıyız. Biz hizmet içerikli olanın yanındayız.” ifadesini kullandı.
Karanlık noktaların aydınlandığı bir Türkiye’de olduğumuzun altını çizen Erdoğan, kendilerinin toplumsal barışı pekiştirme adına demokratikleşme adımlarını kendilerinin attığına dikkat çekti. Erdoğan, herkesin ana dilini istediği gibi konuştuğu, farklı dil ve lehçelerde yayın yapıldığını, kurs açıldığını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye’nin resmi dili Türkçe'dir. Ortak dil Türkçe'dir. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Bu mesele sosyal barış ve sosyal bütünlük meseledir. Bu meseleyi tartışmaya dahi açmak, bu meseleyi getirip Türkiye’nin gündemine taşımak ne demokrasiye, ne özgürlüklere, ne toplumsal barışa, ne kardeşliğe hizmet etmez. Bu tartışmaları tanımlamakta da, gündem de tutmak da, sabah akşam bununla ilgili yayınlar yapmak da milli birliğimize, kardeşliğimize destek olmaz, tam tersi köstek olur.”
“İSTİSMARCILARIN OYUNCAKLARININ ELİNDEN ALACAK PROJEDİR”
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin bu ülkeyi paylaşma zemininde büyütme, yüceltme projesi olduğuna işaret eden Erdoğan, “Bu projenin istismarcıların elinden oyuncakların alıp, istismarcıları hayal kırıklığına uğratma projesidir. Bu proje milletin her bir ferdini birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlayacak, millet –devlet kaynaşmasını sağlayacak projedir.” şeklinde konuştu. Erdoğan, toplumu gererek projenin gelişimi engellemeye çalıştıklarını söyledi.
"HER SEÇİM ÖNCESİ TERÖR ÖRGÜTÜ DEVREDE" Dağdaki teröristle geçmişte devletin koridorlarına sirayet etmiş çetelerin nasıl işbirliği içinde olduklarına milletin dikkat etmesini isteyen Erdoğan, “Her seçim öncesinde her terör örgütünün nasıl devreye girdiğini, milletin hissiyatını etki altına almak için ne tür tezgâhlar yapıldığını çok anlıyoruz. Artık bu oyunu yutmazlar. Ne biz yutarız ne de milletim bu hileyi yutar.” diye konuştu.
Erdoğan, Demokratik Toplum Kongresi tarafından yayınlanan bildirinin kasıtlı bir şekilde gündeme taşındığına dikkat çekerek, medyanın konuyu devamlı gündeme getirmesini eleştirdi. Erdoğan, bu oyunun tehlikeli bir oyun olduğunu, burada ortaya konulanları kabul edilemez bulduğunu vurguladı.
Erdoğan, özerklik tartışmasının Türkiye’yi ileri demokratik standartlara kavuşmasını hazmedemeyenlerin kirli tezgahı olduğunu iddia etti. Erdoğan, milletin bu tezgahlara evet demeyeceğini ve bağrına basmayacağını, bu projelere onay vermeyeceğini söyledi. Erdoğan, “Millete, milletin kurumlarına, anayasal düzene rağmen kim hangi projeyi hayata geçirebilir?” diye sordu.
Partilerin farklı görüşler gündeme getirebileceğini ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ancak toplumun bunlara destek vermeyeceğini söyledi. Erdoğan, terör örgütünün gündeme getirdiği konuların siyasete taşınmasının hangi amaca hizmet edeceğini soran Erdoğan, şunları söyledi: “Bu terör örgütünün propagandasını yapmak değil mi? Bu terörün ekmeğine yağ sürmek değil mi? Hiçbir ciddiyeti ve derinliği olmayan projeleri benim Kürt kardeşlerimin talebiymiş gibi takdim etmek çok büyük bir haksızlıktır. Bu bildirileri yayınlayanlar benim Kürt halkımın ne kadarını temsil ediyorlar? Bunlar Doğu ve Güneydoğu’nun ne kadarını temsil ediyorlar? Ben her fırsatta defalarca söyledim. Ne terör örgütü ne de onun uzantıları hiçbir zaman Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi, sözcüsü olmamıştır. Bundan sonra da asla olmayacaktır.”
Başbakan Erdoğan, Kürt kökenli vatandaşları terörle ve terör örgütüyle özdeşleştirmeye kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP’ye yüklendi.
Türkiye’nin CHP’li yıllarda en ağır dönemlerini yaşadığını ifade eden Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise halkı umut simsarlığı ile kandırmakla suçladı.
2011 Yılı Mali Bütçe görüşmelerinin kapanış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan, CHP’ye ağır eleştirilerde bulundu. AK Parti döneminde yapılan hizmetleri anlatan Erdoğan, ardından sözü CHP’ye getirerek, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun nabza göre şerbet verdiğini bu yüzden gittiği her yerde farklı konuştuğunu anlatan Başbakan, "Sayın Kılıçdaroğlu her şeyi vereceğim diyor. Hatta Kaf Dağı'nın ardasındakini bile vaat ediyor. Bu söyledikleri 10 katrilyonu geçiyor. Umut simsarlığı güzeldir, ama faturası da ağır olur. Millet hep bu tür siyasetçilerden çok çekti. Bunlar kaşıkla verip daha sonra kepçe ile aldı. 2001 yılındaki gibi bir felaket yaşattılar. Faizler anında fırladı. Ülke borç sarmalına düştü.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin CHP’nin iktidar olduğu dönemleri anlatan Başbakan Erdoğan, “Bunlar hep CHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemlere denk geldi. Ülkeye yazık edildi. CHP’nin ne anlama geldiğini bilmeyenler olabilir. Menderes ve Özal döneminde başlatılan ekonomik hamleleri küçülttünüz." dedi. Başbakan Erdoğan, CHP’nin iktidarda olduğu 70’lı yılların tablosunu da rakamlar vererek anlattı: "Zamlar yükseldi. Kuyruklar oluştu. Karne ile mazot alındı. Bunlar CHP klasiğidir.”
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü: “CHP Genel Başkanı ‘Ben para buluyorum diyor. Kaynak ne? ‘Kaynak Kemal’ diyor. Senin adın Kaynak Kemal mi? Daha önce nerdeydin? Daha önceki adın Hıdır mıydı yoksa? Yani ‘Benim adım hıdır elden gelen budur muydu?' Bir siyasi lidere her şeyden önce ciddiyet yakışır. Önce söylüyorsun sonra çark ediyorsun. Genel af dedin, çark ettin. Aday olmayacağım dedin, aday oldun. Çarşaf dedin, sonra blok liste ile girdin. Biz Kaynak Tayyip Erdoğan demedik. Biz kaynak, Türkiye’dir dedik ve demeye devam edeceğiz.”
CİHAN
Alakalı Konular:
'KÜRTÇÜLÜĞE DE TÜRKÇÜLÜĞE DE KARŞIYIM'
|