Erdoğan, Bitlis meydanında, TOKİ tarafından yaptırılan 400 konutun anahtar teslim töreninde konuştu. Silivri Cezaevi kapısından ayrılmayan CHP'nin milletvekilleri olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Aydınları bizim içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktığımız bir tane aydın yoktur. Bunların aydın dedikleri karanlık işlere karışma zannıyla yargı tarafından şu anda içeridedirler. Bu gerçekleri de lütfen bilelim. Halkımızı kimse aldatmasın." diye konuştu.
Demokrasi mücadelesinin tek başına yürümediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Ekonomiyi de beraber yürüteceğiz. Dış politikada artık gücü olan, etkinliği olan, ağırlığı olan bir Türkiye var. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok, artık gündem belirleyen bir Türkiye var." sözlerini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, devletçi yatırımların zararının milletin cebinden çıktığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Bitlis Belediyesi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Konuşmasında, Bitlis şehrinin tarihte bıraktığı izlere değinen Başbakan Erdoğan, iktidarları döneminde Bitlis'e yaptıkları hizmetleri anlattı. Her geçen gün Bitlis'in değiştiğine dikkat çeken Erdoğan, "Demek ki insan Ferhat olursa dağlar delinir, bu iş bir aşk, bir dert meselesi; dertli olursan millete, vatana aşkın olursa bu iş hallolur." dedi. Erdoğan, Bitlis-Van arasındaki tünel tamamlandığında, iki şehrin daha da yaklaşacağını, bunun da ayrı bir güzellik katacağını söyledi.
Bitlis'i geleceğe hazırladıklarını kaydeden Erdoğan, hızla değişen dünyaya ayak uydurmak zorunda olduklarını belirtti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünyada çok hızlı bir değişim yaşanıyor. İdare anlayışı değişiyor. Siyaset değişiyor, ekonomi değişiyor. Bu değişime ayak uyduranlar, bu değişimi yıkından izleyenler ayakta kalıyor, yarışta öne çıkıyor ama değişimi tribünde izleyenler geri kalıyor. Bir çok imkandan da mahrum kalıyor. Bugün artık her şey devletten beklendiği dönem artık geride kalmıştır. Türk siyasetinde halen her şeyi devletten bekleyen anlayış var. Anamuhalefetin zihniyetinde her şeyi devletten bekleme var. Diyor ki devlet olarak niçin güneydoğuya, doğuya fabrika kurmuyorsun? Fabrikayı özel girişimcim kuracak. Biz onlara zemin hazırlayacağız. Alt yapısını yapacağız, teşvik edeceğiz. İmkanlar vereceğiz, imkanlar hazırlayacağız. İşte Muş'ta Tekel'in depolarını girişimcilere devrettik. Orada bir girişimci günde 600 ayakkabı üretiyor, hedefi günlük bin çift ayakkabı üretmek. Yan tarafında tekstil kurmuş ve 310 kişiyi istihdam etmiş durumda. Mesele bu değil mi? Mesele bu. Bu insan devletine yük olmuyor, yük alıyor. Asgari ücretli çalışanların hepsini sosyal güvence altında çalıştırıyor. Şimdi devlet bu zamana kadar kurmuş da ne yapmış Allah aşkına. Hep zarar etmiş. Peki bu zararın yükü kimden çıkmış? Milletten çıkmış. Bu anlayış komünist rejimin anlayışıdır. Komünist dünya bu anlayışı değiştiriyor. Bütün yapılanları özelleştirerek bir değişim yaşıyor. Bizdekiler hâlâ orada kalmışlar. Değişemiyorlar, pek de değişmeye niyetleri yok. Her bir sorunu devletin gelip çözmesini beklemek bugünün dünyasına artık uygun dşmüyor."
Akla karanın belirgin bir hal aldığı süreçten geçiyoruz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, amaçlarının bölgenin oylarını toplamak olmadığını, hedeflerinin bölgenin dertlerine derman olmak olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "İnkar, kardeşliğimizi pekiştirmez, bölgenin dertlerine derman üretmez, bölgenin sorunlarını çözmez. Biz yola çıktığımızdan itibaren kalbimizi açtık, gözümüzü, kulağımızı açtık ve bölgedeki vatandaşımın sesine kulak verdik. Allah'ın izniyle biz bu sorunu çözmek için kollarımızı sıvadık. Bir olacağız, beraber olacağız ve diri olacağız. Bakın sizlere buradan, Bitlis'te yetişmiş, edebiyatta ve sanatta eserler vermiş devlet adamlığı yapmış Şükrü Bitlisi'nin bir ifadesini kullanmak istiyorum ve altını çizerek ifade ediyorum; 1500'lü yıllarda kaleme aldığı bu ifade çok ilginç, iki dize; "Türk ile Türk, Kürt ile Kürdüm, evde koyun yabanda kurdum." Bu dizeler bundan 500 yıl önce yazılmış. 500 yıl önce Şükrü Bitlisi Türk ile Kürdün birbirine kardeş olduğunu, birbirine kaynaştığını, bütünleştiğini, yabana karşı, düşmana karşı Türk ve Kürdün beraber olduğunu anlatıyor. Biz bu coğrafyada 50 yıl, 100 yıl önce tanışmış insanlar değiliz, biz bu coğrafyada zoraki birliktelik kurmuş halklar değiliz. Biz bu coğrafyada bin yıldır varız, bin yıldır biriz ve bin yıldır beraberiz. Biz etle tırnağız. Biz birbirimizin akrabası değil biz birbirimizin kardeşiyiz. Bu birlikteliği bozmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Bu kardeşliğin içine fitne sokmaya hiç kimsenin gücü yetmez. İşte onun için gündelik politikalara da gündelik çözümlere de takılıp kalmayacağız. Bakınız son derece ibret verici bir süreçten geçiyoruz. Ak ile karanın çok daha belirgin bir hal aldığı bir süreçten geçiyoruz. Biz, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni başlatırken, bunu kardeşliğimiz adına başlattık, birliğimiz adına başlattık, huzurumuz adına başlattık. Artık Türkiye'nin ne doğusuna ne batısına. Değerli kardeşlerim, annelerin o hıçkırıklı sesleri duyulmasın diye oralara seslendik, gençler vurulup yere cansız düşmesin dedik." şeklinde konuştu.
Hz. Hüseyin (ra)'in, kendisini müslüman olduğunu iddia edenler tarafından şehit edildiğine dikkatleri çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "İşte burası çok manidar. Bizim önümüzde Kerbela gibi bir örnek, bir acı olay varken, hala ne diye canlara kırılıyor. Gençlerin ölümünü ne ile izah edeceksiniz. Bu gençlerimizi şehit edenleri çekin bir kenara, bu zihniyeti çekin bir kenara, sorun kendilerine, onlar da sizin yanınızda, bizim yanımızda aynı bu ifadeleri kullanacaklardır; 'Biz müslümanız.' Peki nasıl bu cana kıydın, nasıl şehit ettin, işte burası manidar. Bu bölücü terör örgütüne karşı bizlerin bir ve beraber olması şart. Çünkü bizim medeniyetimizde teröre yer yok. Bizim medeniyetimizin içinde sevgiye yer var, kardeşliğe yer var, barışa yer var. Biz bunu halletmek zorundayız. Acılı anne ve babalara soruyorum, bu böyle devam edebilir mi? Gençlerin ölümüne seyirci kalınabilir mi? Verilen cevap 'kalınamaz.' Ama bakıyorsun, birileri seyirci kalmak istiyor. Birileri bu acılardan siyasi rant üretmek istiyor. Birileri çıkıyor Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı geliyor. Adeta ay yıldızlı tabutlar içinde şehitler gelmeye devam etsin diyor. Oradan rant elde edecek. Bir başkası çıkıyor, o da milli birlik ve kardeşlik sürecine karşı çıkıyor, o da istismar zemini kurumasın istiyor, devam etsin istiyor. Bu oyunu görmek ve bozmak zorundayız. Kirli siyaset artık daha fazla kazanmasın, pravokatörler kazanmasın,tahrikçiler kazanmasın, benim ülkemde gençlerin ölümünden silah tüccarları kazanmasın. Benim doğu ve güneydoğulu kardeşimi artık birileri daha fazla istismar etmesin. Bu mesele devletin meselesi değil, bu mesele sadece devlet eliyle çözülecek bir mesele değil. Bu mesele bizim sizin ve bizim ortak meselemizdir. Birlikte çözmek zorundayız." dedi.
CİHAN
Anahtar Kelimeler:
Recep Tayyip Erdoğan Bitlis
|