İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon ana davasının 157. duruşması, yaklaşık 3 haftalık aranın ardından başladı. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanıktan 21'si duruşmada hazır bulundu. Tutuksuz sanıklardan Salih Kurter ile Süleyman Esen'in de hazır bulunduğu duruşmaya tutuklu sanık Ergün Poyraz gelmedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan ile Serkan Toper'in, tanık vasfıyla ifade vermek üzere hazır bulunduğunu belirterek İdris Arslan'ı kürsüye çağırdı. Başkan Şengün, İdris Arslan'a sanık Alparslan Arslan'ın babası olduğu için tanıklıktan çekilme ve aleyhe olan sorulara cevap vermeme hakkı olduğunu hatırlattı. Şengün, tanıklık yapmak istediğini söyleyen İdris Arslan'a, "Tanıklığın önemini biliyor musun? Bir olayın aydınlatılması için önemlidir. Yalan tanıklıkta bulunmak suçtur ve karşılığının da cezası vardır." dedi.
Tanıklığın önemini bildiğini ifade eden Arslan, 5 yıl içinde 350 bin kilometre yol yaptığını, Elazığ, Ankara ve sonunda da Silivri'ye geldiğini belirterek, "Alparslan Arslan'ı yetiştirirken memleketine, milletine faydalı olsun diye çok çaba gösterdim. İstemediğim bir sonuçla karşılaştım. Danıştay baskınından sonra ne, nerede, niçin, kim sorularını sürekli sordum, araştırdım, uykusuz kaldım, hep analiz yaptım. Sizin yeni ulaştığınız bilgilere ben 4-5 yıl önce ulaştım." diye konuştu.
Alparslan Arslan'ın olaydan önce Elazığ'a geldiğini ve kendisine, "Hükümet ve Başbakan çok başarılı. Hükümetin ve Başbakan'ın önünü kesmek isteyenler var." dediğini söyleyen baba Arslan, "Bazı isimlerden bahsetti ama söylediği isimler şu an aklımda değil. Boynundaki muskayı sorduğumda ise bana 'Muskayı korunmak ve cihat etmek için' Salih Kunter'e yazdırdığını söyledi.
Danıştay saldırısından 3-4 gün önce konuştuğunda Alparslan Arslan'ın çok tedirgin bir ses tonu olduğunu ifade eden İdris Arslan, "Olaydan hemen sonra Ankara'ya gittim. Savcılar bana Alparslan'ın göz çevresinin mor olduğunu söyleyip uyuşturucu kullanıp kullanmadığını sordular. Tavır ve hareketleri çok değişikti. Bizim evladımız böyle değildi. Kafası karışıktı. Ben Alparslan'ı haksızlığa ve zulme sessiz kalmaması için yetiştirdim. Hatta askerlerimizin başına gelenlerin intikamını almak için Irak'a gitmek istediğini söylemişti. Basın da bunu saptırdı. Haksızlığa karşı olduğunu görenler onun üzerinde oyun oynadılar." iddiasında bulundu.
Baba İdris Arslan, Danıştay saldırısının ardından çok sayıda basın mensubu ile görüştüğünü belirterek, "Bazı basın mensupları bana dergiler gönderdi. Bu dergilerde telegram, zihin kontrolü konuları geçiyordu." dedi. Oğlu Alparslan Arslan'ın, "Amerika ve Sovyetler, istihbarat konularında cinleri kullanıyorlar." dediğini belirten İdris Arslan, "Hatta bir ara yanıma gelerek kendisine bir işi için cin lazım olduğunu söylemişti. Danıştay saldırısının ardından Aysel Sağlam isimli bir kadın, Alparslan'ı olay günü Danıştay binasının kapısında iki kişi ile gördüğünü ve bu iki kişinin Alparslan'ı zorla içeri soktuklarını söylemişti. Saldırının ardından Alparslan'ın ziyaretine gittiğimde kendisine sordum. 'Bu kişileri cin olarak mı görüyorsun?' dedim. Ardından da kendisine, 'sana ilaç verip zihin kontrolüyle bunları yaptırdılar' diye söyledim." dedi. Baba İdris Arslan'ın, daha sonra Alparslan Arslan'ın anlattığını iddia ettiği cin çıkarma seanslarından bahsetmesi dikkat çekti. "6 saat boyunca Kur'an-ı Kerim okuyarak cin çıkarma seansları yapıyorlarmış. Alparslan, kendisindeki rahatsızlığın kendisine musallat olan cinden kaynaklandığını düşünüyormuş. Bu seansları da musallat olan cini çıkarmak için yapıyorlarmış. Alparslan, seans sonunda ise oturduğu yerden fırlayıp odadan çıkıyormuş." dedi.
CİHAN
|