|
|
Aleviler Kılıçdaroğlu’nu nereye taşıyacak? |
|
|
Erdoğan, toplumun bütün kesimlerinden oy alarak iktidar olduğuna göre Kılıçdaroğlu’nun da Alevilerin dışında oy depoları bulmaktan başka şansı bulunmuyor. Aksi takdirde bu oy deposu da aşınabilir. |
|
Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma törenlerinde bir Alevi dedesi, iki elini yana açarak Kemal Kılıçdaroğlu’na sarılıyor. Bir başkası alnından öpüyor. Kılıçdaroğlu tören alanına geldiğinde dakikalarca alkışlanıyor, bütün meydan onu bağrına basıyor. AK Partili bakanlar yuhalanırken ve elleri sıkılmazken, Kılıçdaroğlu’na gösterilen sevginin sebebi ne?
Alevilerin yıllarca desteklediği CHP’nin genel başkanlık koltuğuna, aynı kesimin içinden, üstelik ‘dede’ unvanını taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu oturdu. Kılıçdaroğlu, Alevi kökenini bugüne kadar pek öne çıkartmadı. Ancak kendisi böyle bir görüntü vermekten kaçınsa da Alevi camiası, CHP’nin başına onun geçmesinden dolayı son derece memnun. Alevi Bektaşi Federasyonu’nun mayıstaki kurultayında bazı delegeler, Kılıçdaroğlu için “O bizim Mehdi’miz, bizi kurtaracak, Zülfikar’ı kullanacak.” bile demişti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt değil, Zaza kökenli. Zazalar daha ziyade, eskiden Dersim denilen, bugünkü Tunceli ve çevresindeki bazı illerin de ilçelerini kapsayan bir coğrafyada yaşıyor. Dersim bölgesi batı ve doğu diye ikiye ayrılıyor. Batı Dersimlilerin büyük bölümü Türk kökenli. Doğu Dersim’de ise çok eski medeniyetlerden kalma halklar ve onların çok eski inançları bugün bile Alevilik adı altında varlığını sürdürüyor. O bölgede binlerce yıldan bu yana kurulmuş birçok devlet yıkıldığında halkları genellikle Dersim yöresine sığınmış. Kültür ve inançlarını da oraya taşımış. Kılıçdaroğlu, Doğu Dersim diye bilinen bu bölgenin insanı. Dede ocaklarından Kureyşan aşiretine mensup. Ailesi, eski adıyla Kızıl Kilise, yani Nazımiye ilçesinden. Asıl köyü Ballıca. Aşiretin kökleri İran Horasan’ına kadar uzanıyor. Kılıçdaroğlu’nun ailesi Dersim’de Cebeligiller lakabı ile de tanınıyor. Babası Kamer Bey, 1934’te ailesinin Karabulut olarak aldığı soyadını 1950’den sonra Kılıçdaroğlu diye değiştiriyor. Kemal; Yusuf Bey ile Zeynep Hanım’ın beşi erkek sekiz çocuğundan biri olan Kamer Bey’in oğlu olarak 1948’de dünyaya geliyor. Kamer Bey, evliliğini Areli aşiretinden Yemuş Hanım’la yapmış. Yemuş isminden dolayı da Ermeni iddialarına maruz kalmış Kılıçdaroğlu ailesi. (Kılıçdaroğlu Aksiyon’dan Cemal Kalyoncu’ya Yemuş adının ‘nüfus memuru azizliği’ olduğunu belirtiyor.)
Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyuyla ilgili tartışmaların seçmenin çok dikkatini çekmediği ortada. İstanbul Büyükşehir Belediyesi için adaylığını koyduğunda aldığı oy bunu ortaya koyuyor, bugün referandum meydanlarında da yoğun bir ilgi görüyor. Ancak birçok araştırmaya göre Kemal Kılıçdaroğlu gelene kadar CHP tabanında Alevi oyları her geçen gün düşüyordu. Bunun en bariz örneği Tunceli’de yaşanmıştı. 2007 genel seçimlerinde bu ilde CHP yüzde 16 oy alırken AK Parti yüzde 12’de kalmıştı. 2009 yerel seçimlerinde ise AK Parti oy oranını yüzde 21’e çıkarttı, CHP ise yüzde 15’e düştü. Deniz Baykal döneminde CHP, Alevi oyları hep cepte gördü.
Baykal partide Alevilerin büyük ölçüde etkinliklerini kırmıştı. CHP ile soğuk rüzgârların esmesi bazı Alevi derneklerini hareketlendirdi, yeni parti kurma girişimleri oldu; ancak Kılıçdaroğlu’nun sürpriz bir şekilde genel başkan olmasından sonra büyük çoğunluk CHP’ye dönmüş görünüyor. Alevi inançlı kesim partide etkin hâle gelmeye başladı. Kılıçdaroğlu’nun il ve ilçe gezilerinde hemen yanı başında yerlerini aldılar. Mitinglerde coşkulu kalabalıkları oluşturdular.
Peki, Kemal Kılıçdaroğlu’nın Alevi kimliği partiyi ve muhtemel seçim sonuçlarını hangi ölçüde etkiler? Kamuoyu araştırmacısı Prof. Sencar Özer, Türkiye’de seçmen eğilimlerinin Batı ve özellikle Amerika’dan farklı olduğuna dikkat çekiyor: “İnsanların etnik kimlikleri, dindarlıkları avantaj olabildiği gibi dezavantaj da olabilir. AK Parti’ye muhafazakâr olduğu için oy veren de var vermeyen de... Kılıçdaroğlu’na Alevi olduğu için oy veren de olacak, vermeyen de...” Ya soy tartışmaları? Özer, “Alevi-Sünni, annesi Ermeni gibi aşağılama amaçlı nitelemeler bu argümanları kullanan partiye zarar verir. Tepki çeker. Seçmen son tahlilde soyu sopu önemli değil, bana ne yapacağı gerekli diyebilir. Siyasi rakiplerinin ayrımcılık ve aşağılama amaçlı soy sop tartışmalarına girmesi Kılıçdaroğlu’nun lehine olur.” diye konuşuyor.
Metropol araştırma şirketinin Ağustos 2010 anketine göre Alevilerin yüzde 11,3’ü referandumda ‘evet’ diyecek. Yüzde 72,6’sı ise Kılıçdaroğlu’nun çağrısına uygun ‘hayır’ diyor. Kılıçdaroğlu öncesi AK Parti’nin Alevi tabandan alacağı oy farklı araştırmalarda yüzde 20-25 aralığında seyrediyordu; ancak bunda düşüş yaşandı.
Metropol’ün araştırmasında bugün seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz sorusuna Alevilerin cevapları şu şekilde: CHP (yüzde 75,5), AK Parti (yüzde 10,4), MHP (yüzde 0,9), BDP (yüzde 1,9).
“Alevilerin çoğunluğu CHP’ye oy verecek de Alevi olmayanlar ne yapacak?” CHP’li bir milletvekili merakını bu sözlerle ifade ediyor. Ve bu sorunun altında, “CHP, Kılıçdaroğlu ile birlikte Alevi partisi olur mu?” endişesi yatıyor. Eğer Kılıçdaroğlu Alevilerin dışındaki seçmenin de oyunu alabilirse başarılı olabilir. Ancak bu nasıl olacak? Kılıçdaroğlu CHP’ye lider seçildikten sonra Dersim tartışmalarına hiç girmedi. Kürt ve Alevi kelimelerini ağzına bile almadı. Etnik kimliğini âdeta gizledi. Alevilerin büyük çoğunluğunun zaten oyunu alan Kılıçdaroğlu’nun Alevi kökenini öne çıkarmayarak toplumun diğer kesimlerinin desteğini araması, kuşatıcı bir dil kullanması siyaseten en akıllı yoldu.
Diğer yandan Kılıçdaroğlu’nun Dersim olaylarına sessiz kalırken Ergenekon avukatlığı, asker ve yargı vesayetini savunan açıklamaları Alevi kesimden de -güçlü olmasa da- tepki çekiyor. Aleviler, Kılıçdaroğlu gibi bir ismin CHP genel başkanlık koltuğuna oturmasından sonra kendi içlerinden aykırı sesler çıkartanları “İslamcı”, “Sünni”, “AKP’li” gibi sıfatlarla kategorize etmekten geri kalmıyor. Aleviler açısından CHP’nin dışındaki Sosyalist Parti, TKP, EMEP, ÖDP, EDP gibi alternatiflere yönelenler de aynı sona mahkûm görünüyor. Eşitlik ve Demokrasi Partisi referanduma “evet” diyeceğini açıkladı, bu partinin ana omurgasını oluşturan Alevi Bektaşi Federasyonu ise “hayır” cephesinde yer alarak Kılıçdaroğlu’na şimdiden açık çek verdi; kurdukları partiye ise sırt döndü. EDP Genel Başkanı Ziya Halis’in referandum ve 2011 yerel seçimlerinde nasıl bir yol izleyeceği soru işaretleriyle dolu.
CHP’nin çekirdek kadrosunu oluşturan ekip ise pek açıktan olmasa da bu gidişattan rahatsızlığını sohbetlerde dile getiriyor. Baykal’a yakın bir milletvekili “Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasını diğer partiler açıktan olmasa da gizli bir şekilde kullanacaklardır. Alevi bir lidere çoğunluğu Sünni, muhafazakâr bir ülkede halk iktidar yolunu açar mı?” diyor. CHP’li vekilin ikinci kaygısı da şu: “Kılıçdaroğlu Dersim’i savunmuyor, Alevi kimliğini öne çıkarmıyor ama parti yönetimi ve teşkilatlarda yapılanma nasıl olacak? Baykal ve ekibi tasfiye edilirken buralara kimler gelecek? Şu anda her gittiği yerde çevresi hemşehrileri tarafından sarılıyor, coşkunun ardında aslında bu var. Ancak bu görüntü hemşehri olmayanları ürkütüyor. Parti hızla Alevi partisi hâline mi geliyor? CHP bu şekilde giderse küçülür. Buna izin vermeyiz.” diyor.
2011 genel seçimlerinde başarılı bir sonuç elde etmesi hâlinde eli güçlenecek Kemal Kılıçdaroğlu’nun “partinin derin ağabeyi” Önder Sav ve arkadaşlarını tasfiye etmesi gündeme gelecek. Seçime kadar bu kadroyla yola devam edilecek, ancak Önder Sav’ın da Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ‘genel başkandan sorumlu genel başkan yardımcısı’ sıfatı takılan Hakkı Süha Okay’ı kullanacağı, Kılıçdaroğlu’nun bir hamlesi hâlinde onu genel başkanlık koltuğuna oturtacağı belirtiliyor. Referandum sonrası Kılıçdaroğlu, Sav ve Baykal cephesinde saflar netleşecek, parti içi çekişme ise iyice su yüzüne çıkacak.
Aslında soy tartışmaları Türkiye’ye özgü olmadığı gibi CHP’li milletvekilinin endişeleri de yersiz değil. Demokratik ülkelerde seçmen değerleri açısından parti liderlerinin dine bakışı, inancı ve kökleri önemli. Örneğin Amerikalı seçmenin yüzde 87’si adayların dine bağlılığını dikkate alırken, sadece yüzde 13’ü bu konunun önemli olmadığını belirtiyor. Müslüman bir adaya oy veririm diyenlerin oranı yüzde 10’u geçmiyor. Son seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’den başkan aday adayı olan Mitt Romney’in Mormon dini mensubu olması muhafazakâr seçmeni rahatsız etmiş ve Romney daha ön seçimlerde kaybetmişti. Özellikle Evanjelist seçmenler Romney’e oy vermediler. Batı’da liderlerin kökenleri de araştırılıyor. En canlı örnek yine ABD’den. Demokrat Parti başkan adaylığını koyduğu andan itibaren Barack Obama’nın gizli Müslüman olduğu, medresede eğitim gördüğü iddiası ortaya atıldı. Göbek adının Hüseyin olması sık sık gündeme getirildi. Afrikan Amerikan kökeninden hoşlanmayan, çocukluğunun bir döneminde Müslümanların da okuduğu bir okula gitmesine bile tahammülü olmayan bazı çevreler ve siyasi rakipleri, Demokrat Parti adayının önünü kesebilmek için el altından Obama’ya karşı kampanya yürüttüler. Medya Obama’nın kökenlerini didik didik etti. CNN muhabiri Endonezya’ya giderek Obama’nın çocukken okuduğu okulda röportajlar yaptı.
Her ne olursa olsun ülkeyi yönetmeye talip genel başkanların iç ve dış sorunlara getirdikleri çözümler kadar kökenleri ve inançlarının da gündeme gelmesi son derece normal. Seçmen kime oy verdiğini bilmek isteyecektir. Demokratik bir ülkede anormal olan, bu konuların bir “tabu” gibi görülmesi, inançları ve etnik kökeninden dolayı insanların ayrımcılığa uğrayarak bunların siyasete malzeme yapılmasıdır. CHP’nin yeni liderinin etnik kimliği, parti yönetimi ve politikalarını nasıl etkileyecek? Belki soruyu bu şekilde sorup tartışmak gerekiyor. Erdoğan, Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere toplumun bütün kesimlerinden oy alarak iktidar olduğuna göre Kılıçdaroğlu’nun da Alevilerin dışında oy depoları bulmaktan başka şansı bulunmuyor. Üstelik Tunceli’de AK Parti’nin yükselen grafiği, CHP liderinin Alevilerin beklentilerine cevap verecek demokratik ve reformcu politikalar üretememesi durumunda bu oy deposunun da aşınacağını gösteriyor. Pir Sultan Kültür Dernekleri Sultanbeyli Şube Başkanı Sadegül Çavuş, yeni lideri “Mehdi” görenleri boşuna uyarmamıştı: “Kılıçdaroğlu’nun CHP’de uygulayacağı program çok farklı değil. Umarım kılıcı bir gün sizin ensenize inmez.”
2009 TUNCELİ YEREL SEÇİMLERİ PARTİLERİN OY ORANLARI
DTP: % 30
AK Parti: % 21,6
CHP: % 15,1
2009 TUNCELİ İL GENEL MECLİSİ OY DAĞILIMI
AK Parti: % 27
DTP: % 19,8
CHP: yüzde 15,5
2007 TUNCELİ GENEL SEÇİM SONUÇLARI
CHP: % 16,60AK Parti: % 12,42
Türkiye’deki en parçalı inanç kesimi
Türkiye’nin en parçalı toplum/inanç kesimini Aleviler oluşturuyor. Hem inanç hem de siyasi tercih açısından çok uçlarda Alevi grupları var. İzzettin Doğan ve Cem Vakfı gibi Aleviliği İslam’ın içinde gören grupların yanı sıra Alevi Bektaşi Federasyonu gibi Aleviliği İslam dışında gören ve bunu savunan yapılar da bulunuyor. ABF özellikle Almanya tarafından destekleniyor.
Pir Sultan Abdal Derneği gibi komünizmi savunan Alevi grupları da var. Fermani Altun’un başında olduğu Dünya Ehl-i Beyt Vakfı uzlaşma yanlısı bir çizgide duruyor. Şiilik ve Alevilik arasındaki Türkiye Caferileri ise İstanbul Halkalı merkezli Zeynebiye Cemaati olarak anılıyor. Bunların yanı sıra birçok Alevi-Bektaşi grup var.
Aleviler çok partili siyasi hayata ilk geçildiği 1946 ve 1950’li yıllarda CHP’ye değil Menderes’in DP’sine destek verdi. 27 Mayıs’tan sonra azalan oranda da olsa AP’ye de destek oldular. DP ve AP’de İzzettin Doğan’ın babası Hüseyin Doğan dede dâhil olmak üzere önemli Alevi-Bektaşi isimleri yer aldı, Doğan AP milletvekilliği de yaptı. Alevi-Bektaşi inancı açısından hayati bir önem taşıyan tekke ve zaviyeleri kapatan, Cumhuriyet döneminin CHP’li tek parti iktidarlarıydı. Dersim katliamı da Alevilerde büyük izler bıraktı. Cumhuriyet döneminde bile, bütün yapılanlara rağmen Atatürk’ü ve onun şahsında CHP’yi desteklemiş Dedegan ve Babagan Bektaşileri vardı. Aleviler yoğunlukla CHP’de yer almaya başlayınca, Bektaşilerin baştan beri evlerinde ve meydanevlerinde (cemevi) bulundurdukları ‘ortada Hz. Ali, yanlarında Hacı Bektaş Veli ve Atatürk’ şeklindeki resim geleneği bütün Alevilere yayıldı.
Türkiye’de 9 ila 10 milyon arasında Alevi var. Bunların bir kısmı Bektaşi. Aleviler ülkemizin hemen her yerine dağılmış durumda. Muğla’dan Hakkâri’ye, Kars’tan Edirne’ye kadar her yerde varlar. Fakat en yoğun bulundukları yer Tunceli, yüzde 90’ı Zaza kökenli Alevi yaşıyor. Zazaların bir bölümü, yüzde 10 kadarı Sünni Kürt. Bugün Zazaların nüfusunun 1,5 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Alevi Zazaların büyük bölümü ise Avrupa ile İstanbul ve Ankara gibi büyük illerde yaşıyor. Tunceli haricinde Alevilerin yoğun olarak yaşadığı iller ise şöyle: Sivas’ta yüzde 25-30, Malatya’da yüzde 25, Elazığ’da yüzde 25, Erzincan’da yüzde 25, Tokat’ta yüzde 15-20, Kırşehir ve Nevşehir yöresinde yüzde 20, İzmir-Muğla civarında yüzde 15, Samsun-Amasya yöresinde yüzde 15, Aydın-Manisa yöresinde daha ziyade Bektaşi ağırlıklı olmak üzere yüzde 15, Bingöl’de Zaza ağırlıklı olmak üzere yüzde 15, Çorum’da yüzde 15, Edirne-Tekirdağ-Çanakkale-Kırklareli yani Trakya bölgesinde, önemli bölümü Bektaşi olmak üzere yüzde 15, Ankara-Kırıkkale yöresinde yüzde 10.
İdris GÜRSOY / AKSİYON
|
|
17 Eylül 2010 - 00:43:56
|

Dolar |
|
|
1.492
|
1.502
|
|
Euro |
|
|
1.944 |
1.959 |
|
Sterlin |
|
|
2.316 |
2.360 |
|
Altın |
|
|
61.45 |
61.89 |
|
IMKB |
|
|
63862 |
|
|