ANAYASA DEĞİŞİKLİK PAKETİNİN AYRINTILARI MİLLÎ İRADE ÜZERİNDEN 367 GÖLGESİ KALKIYOR 12 Eylül'de halkoyuna sunulacak referandum paketinde Anayasa Mahkemesi'nin yapısı tamamen değişiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde verdiği 367 kararıyla milli iradenin üzerine vesayet gölgesi düşüren Anayasa Mahkemesi'ne sınırlı da olsa Meclis'in de üye seçmesinin önü açılıyor. Türkiye'nin AİHM kapılarında milyonlarca lira tazminata mahkum olduğu sistem değişiyor. Yeni düzenlemeyle vatandaşlara bireysel başvurma hakkı tanınıyor. Daha önce 'nerede yargılanacağı' belli olmayan Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan da yargılanmasının yolu açılıyor. GÖREV ve YETKİLER MADDE 148 ... Bireysel başvuruları karar bağlar... Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını , Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. ...Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. ÇALIŞMA ve YARGILAMA USULÜ MADDE 149. Anayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır. Bölümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluşturulabilir. Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır. ** Anayasa Mahkemesi'nin 'çalışma ve yargılama usulü' ile görev ve yetkilerini' oluşturan 148. ve 149. maddeleri büyük ölçüde değişikliğe uğradı. İki daire halinde çalışacak olan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu açılıyor. Prof. Dr. Mustafa ŞENTOP: Üye seçiminde Meclis daha etkin olmalı Anayasa mahkemelerine yasama organı tarafından üye seçilmeyen tek ülke Türkiye'dir. Avrupa modeli anayasa mahkemesi sisteminin benimsendiği ülkelerin tamamında üyeler ya sadece yasama organının seçimiyle ya da içinde yasama organının seçtiklerinin de bulunduğu karma modelle belirlenmektedir. Almanya'da, 8 üye Bundestag (Federal Millet Meclisi), 8 üye ise Bundesrat (Federal Senato) tarafından; Belçika'da üyeler Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından; Bulgaristan'da 12 üyeden 4'ü meclis, 4'ü Yargıtay ve Danıştay tarafından, kalan 4'ü ise cumhurbaşkanınca atanmaktadır. Rusya da bile, mahkeme üyelerinin tamamı devlet başkanı tarafından atanırken, yasama organının onayı aranmaktadır. Türkiye'de 1961 'den 1982'ye kadar Anayasa Mahkemesi üyelerinin üçte biri TBMM tarafından seçilmiştir. Yani yasama organının üye seçmesi yirmi yıl gibi bir süre Türkiye'de de uygulanmıştır. Bazı kesimler, bu uygulamayı yorumlarken, bu usul denenmiş ama vazgeçilmiştir, şeklinde tamamen yüzeysel bir itiraz üretmektedirler. 1982 Anayasasında, önceki bazı düzenlemelerden vazgeçilmiş olmasının, uygulamada yaşanan sorunlardan kaynaklandığı varsayımına dayanan bu değerlendirme gerçeği yansıtmamaktadır. Bu sadece 12 Eylül darbesini yapanların gerekçe-sidir.1982 yılında hazırlanmış olan Anayasa Önerisi'nde, 1961 Anayasasında olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi üyelerinin yine üçte birinin TBMM tarafından seçilmesi öngörülmektedir. Demek ki, uygulamada sorunlar yaşandığı iddiası, 12 Eylül darbesini yapanlar dışındaki başka kimselerce paylaşılmamaktadır. Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat PETEK: Vesayet görüntüsü sona erecek Anayasa Mahkemesi, son zamanlarda verdiği bazı kararlarıyla kendini millet iradesinin ve TBMM'nin üstünde bir vesayet kurumu olarak görmeye başlamıştır. Anayasal bütün kurumlarda demokratik meşruiyet aranması demokratik hukuk devletlerinin olmazsa olmaz kuralıdır. Kurucu irade, asıl unsur halktır, halkın iradesidir. AYMye kısmen de olsa TBMM'nin üye seçmesi yolunun açılması önemli bir değişikliktir. AYM'de kişisel başvuru hakkının tanınması da hukuk devletlerinde olması gereken olumlu düzenlemelerdir. Genelkurmay başkanının, kuvvet komutanlarının ve Jandarma genel komutanının Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahke-mesi'nde yargılanması kabul edildi, yeni anayasa değişiklik paketinde. Bu bir taraftan iyi bir gelişme. Ama Genelkurmay başkanı ve özellikle Jandarma genel komutanına İçişleri Bakanı'nın emrinde çalışan bir komutana bakanla ve cumhurbaşkanıyla ve başbakanla eşit statüde yüce divanda yargılanma ayrıcalığının verilmesi de çok doğru değil. Halbuki bu Emniyet genel müdürü nerede yargılanıyorsa aynı statüde yargılama olmalıydı. Prof. Dr. Yusuf Şevki HAKYEMEZ: Mahkeme çoğulcu bir yapıya kavuşuyor Anayasa Mahkemesinin(AYM) üye sayısı 17'ye yükseltilerek yedek üyelik statüsüne son verilmektedir. Yoğun iş yükü altında çalışan Mahkemenin üye sayısının artırılması bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Uygulamada işlevsel olmayan yedek üyelik statüsüne son verilmesi fevkalade isabetli bir adımdır. Oluşumla ilgili en önemli yenilik AYM'nin üye sayısının artırılmış olması ve çoğulcu bir yapının gelmiş olmasıdır. Bu sayesinde farklı görüşlerin temsiline daha fazla imkân sağlanmış olacaktır. AYM üyelerinin görev süresinin 12 yılla sınırlandırılması isabetli yeniliklerden bir diğeridir. Aşırı uzun ve aşırı kısa görev süresinin anayasa yargısı bağlamında sorunlara yol açmakta olduğu dikkate alındığında, görev süresinin sabitlen-mesi ile bu biçimdeki eleştiriler sona erecektir. Değişiklikle, AYM 2 daire ve 1 genel kurul biçiminde çalışacak. Bu sistemle bireysel başvuruların karara bağlanması daha pratik olacak. Bireyler, AİHS kapsamında hukuk ihlaline uğradığında AYM'ye başvurabilecek. Böylece bireyler AHİM'e gitmeden haklarını ülke içinde arayabilecek. Anayasa değişikliklerinin iptali, siyasi partilerin kapatılması ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için 3/2 koşulu getirilecek. Bu düzenleme siyaseti rahatlatacak sonuçlar doğuracak. --------------------------------------------------- KÜÇÜKLERE BÜYÜK GÜVENCE 1982 Anayasası'nda yeterli ilgiyi görmeyen çocuklar, Anayasa'da yapılan değişiklikle uluslararası sözleşmelere uygun bir korumaya kavuşuyor. Değişikliğin çocukları doğrudan ilgilendirdiğini belirten uzmanlar, düzenlemeyle ailenin en zayıf halkası olan ve anne-babanın inisiyatifine bırakılan çocukların birey olarak kabul edildiğine dikkat çekiyor. NEDEN HAZIRLADIK? Türkiye 30 yıldır bir darbe anayasasıyla yönetiliyor. 12 Eylül 1980'de iktidara el koyan askerlerin himayesinde hazırlanan Anayasa bugüne kadar birçok kez değişikliğe uğradı. Ancak hiçbir değişiklik 12 Eylül 2010'da halkoyuna sunulan değişiklik paketi kadar tartışma konusu yapılmadı. Üç haftadan daha az bir süre kalmasına rağmen referandum süreci paketin içeriğinden çok siyasi tartışmaların gölgesinde geçiyor. Seçmenlerin büyük bir bölümü Anayasa'da ne gibi değişikliklerin yapıldığından habersiz. Her ne kadar referandum tartışmaları HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve görevleriyle ilgili maddeler üzerinden yürütülse de pakette 70 milyonu ilgilendiren çok önemli değişiklikler yer alıyor. Memurları, emeklileri, çocukları, kadınları ve engellileri doğrudan ilgilendiren değişiklikler var. YAŞ ve HSYK ihraçlarına yargı yolu getiriliyor. Sivil ve askeri yargının alanları yeni baştan çiziliyor. BUGÜN, okurlarının bilgi sahibi olarak sandık başına gitmesi amacıyla 12 Eylül'de halkoylamasına sunulan değişiklikleri sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve uzmanlarına sordu. Anayasa paketi 'Hayatımızda neleri değiştirecek?" sorusuna cevap arandı. Alanında yetkin isimler değişiklik yapılan maddeleri tek tek değerlendirdi. ESKi HALİ MADDE 41. - (Değişik: 3.10.20014709/17 md.) Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. YENi HALİ MADDE 41.- (Değişik: Her çocuk, korunma ve 3.10.2001-4709/17 md.) Aile, Türk bakımdan yararlanma, yüksek toplumunun temelidir ve eşler yararına açıkça aykırı olmadıkça, arasında eşitliğe dayanır. ana ve babasıyla kişisel ve Devlet, ailenin huzur ve refahı ile doğrudan ilişki kurma ve özellikle ananın ve çocukların korun- sürdürme hakkına sahiptir. ması ve aile planlamasının öğretimi Devlet, her türlü istismara ve ile uygulanmasını sağlamak için şiddete karşı çocukları koruyucu gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. tedbirleri alır. Anayasa'da çocuklara 'devlet koruması'nı getiren bölüm "Ailenin Korunması" başlığı altında yer alıyor. 12 Eylül Anayasası'nda hakları zayıf kalan çocuklar ilk kez böylesine bir güvenceyle Anayasa'ya giriyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye paralel yapılan düzenlemeyle çocuklara anne ve babalarıyla doğrudan kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı tanınıyor. Her türlü istismar ve şiddete karşı devlet güvencesi geliyor. ÇOCUK İSTİSMARINA SON Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, Anayasa'nın 'Çocuk ve Aile'nin Korunması' ile ilgili maddesinde yapılan değişikliğin Türkiye'de 27 milyon çocuğun geleceğini ilgilendirdiğini söyledi. Konuya AK Parti meselesi olarak bakmanın doğru olmadığını belirten İncekara, "Anayasalar ülkelerin vizyonunu gösterir" diyerek Anayasa değişiklik paketinde ilk pozitif adımın çocuk ve kadın konularında başladığını dikkat çekti. Değişiklik paketinin çocuk ve kadın konularından başlamış olmasının önemine vurgu yapan İncekara, "Ne kadar saygı duyulması gereken ne kadar olumlu bir adım ve gelişmedir" dedi. Çocuk ve kadına yönelik pozitif ayrımcılığın önünün açılacağını aktaran İncekara, bu konuda atılacak adımların Anayasa'nın eşitlik' ilkesine aykırılığının öne sürülemeyeceğini anlattı. "SEVGİ ÇOCUKTUR" Türkiye'nin kurucusu ulu önder Atatürk yaşasaydı Anayasa değişiklik paketini hayata geçirmek için gayret gösterenlere büyük destek vereceğini savunan İncekara, "Verir hatta bu pakete 'EVET' derdi" ifadesini kullandı. "Şimdi yıllardır Atatürk'ü istismar edenler arasından bunu nereden çıkartıyorsun diyenler olabilir, olacaktır da" diyen İncekara, şöyle devam etti: "Onlara Atatürk'ün hayatını ve eserlerini iyi okumaya davet ederken Atatürk'ün bütün sevdiklerine 'çocuk' diye ses- lendiğini hatırlatmak yeterli diye düşünüyorum... Yani Atatürk'ün gözünde, yüreğinde, sözlüğünde sevgi çocuk demekti... Atatürk çocuk davasının önemini her ortamda vurgulayarak çocuklara yönelik hizmetlerde rehberlik yapmayı sürdürmüştür"' AİLEYE KARŞI ÖNLEM Uygulamaya dönük adımların atılmasıyla referandumdan EVET çıkması durumunda bireylerin her türlü istismara karşı daha iyi korunmasının yasal temele kavuşacağını kay- deden İncekara, 'Tine yasalar önünde erkeklerle eşit haklara sahip olan, ancak toplumsal hayattaki pratiklerde karşılaşılan engeller ortadan kaldırılarak kadınların daha rahat hareket etmesinin yolu açılacak. Örneğin işe alımlarda kadına öncelik verilebilecek. Bu sayede devletin, tüm toplum kesimleri arasında bir yandan eşitliği sağlamaya, diğer yandan da korunması gerekenleri korumaya yönelik özel tedbirler alabilmesinin önü açılacak. Bu amaçla yapılan düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı kabul edilemeyeceği anayasal güvenceye kavuşturuluyor" dedi. 'Anayasa değişikliği paketinde 'çocuk' ibaresinin yer alması "çocuk hakları" ve "çocuğun yüksek yararı" ilkelerininAnayasa metnine eklenmesi çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere paralel olarak yapılan düzenlemelerdir" diyen İncekara, "Mevcut durumda taslağın 4. maddesiyle Anayasa'nın "Ailenin Korunması" kenar başlıklı 41. maddesinin başlığı "Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları" şeklinde değiştirilmiştir. Burada 'çocuğun yüksek yararı' şeklinde ibare getirilmesiyle çocuğun ailesinin istismarına karşı korunmasının yolu da açılmış bulunmaktadır" diye konuştu. BU AK PARTİ MESELESİ DEĞİL Değişiklik metninde "Devlet, şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır" ibaresiyle özellikle şiddet mağduru ve suça itilen çocukların düşünüldüğünü kaydeden İncekara, "Bu düzenleme ile çocuk hakkında ailesinin iradesi hilafına düzenleme yapmanın anayasal dayanağını oluşturarak çocuklara yönelik ek bir koruma getirmiştir" dedi. Dayanağını halktan alan bir anayasanın tüm toplumu kucaklayan bir anayasa olduğunu belirten İncekara, "Bizimde tüm derdimiz, budur... Bizler aslında geçmişimizi değil geleceğimizi oylamak için sandığa gideceğiz... O gittiğimiz sandıkta kullanacağımız oyun Türkiye'deki 27 milyon çocuğu ve onların geleceklerini ilgilendirdiğini unutmamalıyız" diyerek önemli bir noktaya dikkat çekti. "Bu AK Parti'nin meselesi değil milletin meselesidir" diyen İncekara, "Bu bağlamda ülke nüfusunun yarısını oluşturan çocukların insan haklarına uygun bir yaşam sü-rebilmeleri için yasal düzenlemeler ve uygulamaların yapılması önem taşımaktadır" dedi. Çocuk Vakfı Başkanı ve Türkiye Çocuk Hakları Kongresi Genel Yönetmeni Mustafa Ruhi Şirin: ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL Ekonomik gelişmeye paralel olarak sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanması, Anayasa'dan başlayarak yeni toplumsal düzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir. Türkiye, ihtilal dönemi anayasasıyla yönetilmeyi hak etmiyor. 30 yıl içinde yapılan sınırlı düzenlemeler gibi, yapılacak kısmi düzenlemeler de toplumun beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Anayasa'da yapılması düşünülen her düzenlemenin, çocuğun öncelikli yüksek yararına uygun olup olmadığının izlenmesi ve değerlendirilmesi toplumsal sorumluluğun gereğidir. Bu kapsamda Anayasa'da yapılacak çocukla ilgili düzenleme önemli ancak yeterli değil. Gündem Çocuk Derneği Sözcüsü Ezgi Koman: HER DURUMDA KORUMAYA ÖNCELİK VERİLECEK Pakette yer alan Anayasa'nın 10. maddesi ile 41. maddesinde yapılacak değişiklikler, çocukları 'doğrudan' ilgilendiren değişikliklerdir. Söz konusu değişiklikler önemlidir ancak çocuk hakları temelli yaklaşım açısından yetersizlikler içermektedir. Ayrıca Anayasa'da 'çocuğun yüksek yararı' kavramının yer alıyor oluşu önemlidir. "Çocuğun yüksek yararı kavramı, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin temel ilkelerinden biridir ve çocukları ilgilendiren bütün eylemlerde, öncelikle çocuğun yararının gözetilmesi gerekliliğini anlatır. Çocuğun yüksek yararının göz önünde tutulması demek, onların her durumda korunması ve onlara öncelik verilmesi anlamına gelir. Bu madde ile Anayasa'da bu kavrama referans veriliyor oluşu, çocuk hakları açısından olumlu bir gelişmedir. Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC) sözcüsü Adem Arkadaş: TÜM KARARLARDA SÖZ HAKKI OLACAK Uluslararası Çocuk Merkezi olarak, Türkiye'nin de taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin temellerinin Anayasa'da yer alması gerektiğine inanıyoruz. Ayrım gözetmeme ve eşitlik ilkesi Anayasa'da yer almasına karşın, sadece ailenin korunması konularında değil her konuda çocuğun yüksek yararı gözetilmesi, yaşama ve gelişmesi için çeşitli önlemler alınması, kendini ilgilendiren tüm kararlarda söz hakkının olması ve görüsünün dikkate alınması gerekir. Yani çocuğun topluma katılımı güçlendirilmesi, yetişkinlerden daha fazla koruma sağlanması ve her türlü ortamda koruma önlemleri Anayasa'da yer alması çocuklarımız için olmazsa olmazıdır. Bu açıdan bu uğurda yapılan her türlü düzenlemeyi olumlu birer adım olarak görüyoruz. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül: DEVLET GÜVENCESİ ÖNEMLİ Bu maddede bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Çocuk hakları sözleşmesindeki çocuğun yüksek menfaati kavramı, tam olarak getirilemedi. Daha dar kapsamlı oldu. Buna rağmen koruma ile ilgili çeşitli düzenlemeler getirdiği için olumlu bir adım. Çünkü çocukların devlet tarafından korunması çok önemlidir. Ama bu korumanın uygulamaya geçirilmesi ve eğitim, sağlık, sosyal gelişmişlik boyutuyla birlikte ele alınması gerekiyor. UNICEF Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Talat Sait Halman: Hayırlı bir değişiklik olacak Çocuklarımızın korunması ve daha iyi bir geleceğe hazırlanması için yapılan çalışmaların her geçen gün arttığını görüyoruz. Ancak mevcut çalışmalar yeterli değil. Onlara pozitif ayrımcılık getirecek var olandan daha fazlası yapılması gerekmektedir. Tabii bunu için yeni yasaların çıkması gerekli görülüyor. Bu açıdan Anayasa'ya eklenen 'her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir' ifadesi çocukların çıkarlarını gözetecek, onları topluma daha yararlı bireyler haline getirecektir. Böyle bir ilkenin Anayasa'da açık bir şekilde yer alması çocuklar için ihtiyaç duyulan doğru bir yaklaşımdır. Bence yerinde ve hayırlı bir ekleme oldu. --------------------------------------------------- KADINLARIN ELİ GÜÇLENİYOR Toplumun en zayıf halkası olan kadınlar, engelliler, şehit eşleri, gaziler ile yaşlılara anayasal güvence geliyor. Bu kesimler yapılan değişiklikle eşit şartlarda mücadele imkanına kavuşacak. Böylece engellilerin, lehlerine yapılan düzenlemeleri "Anayasa Mahkemesi ne zaman iptal edecek?" korkusu da sona erecek ESKi HALi MADDE 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. YENi HALi MADDE 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye,aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. KADINLARA AYRIMCILIK FİRSATI AK Parti Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin, eşitlik ilkesini doğrudan uygulamanın toplumun ezilen kesimlerinin aleyhine işlediğini söyledi. "Değişiklikle toplumun zayıf kesimlerinin eli güçlendi" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kadınlara yönelik birçok çalışmasıyla da tanınan Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, Anayasa'nın 10. maddesinde yapılan değişiklikle kadınlar başta olmak üzere toplumun dezavantajlı kesimleri lehine yapılacak düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı olamayacağını söyledi. 2007'deki Anayasa değişikliğinde eşitlik ilkesinde değişiklik yapılarak 'Kadın-erkek eşittir' kuralının getirildiğini belirten Şahin, bu düzenlemenin kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığın ön adımı olduğunu kaydetti. "Anayasal güvence altına alarak kadın-erkek eşitliğinde pozitif ayrımcılığın önünü açtık. Kadınlar lehine yapılacak düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı olmayacağının yolu açıldı" diyen Şahin, "Ancak kadınlar lehine yapılan düzenlemelerin mahkemelerde iptal ettirilmesi söz konusu olabilirdi" şeklinde konuştu. AYRICALIK TANINIYOR Bu algıyı ortadan kaldırmak için net olarak bu ifadelerin Anayasa'da yazıldığına işaret eden Şahin, " Net ifadelerle kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılabileceğini yazıyoruz. Örneğin Siyasi Partiler Kanunu'nda seçimlerde siyasi partilerin kadınlara kota koymasına yönelik düzenleme Anayasa'ya aykırı olmayacak" dedi. AK Parti olarak kadınlara yönelik birçok pozif ayrımcılığın adımını attıklarını aktaran Şahin, "Kadınların işe alınması halinde sigorta primlerinin devlet tarafından ödeneceğini düzenledik. Ama bu düzenlemelerin Anayasal dayanağı yoktu. Anayasa Mahkemesi iptal edebilirdi. Kadınlara, çocuklara, engellilere ve şehit yakınları ile gaziler gibi dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık yapılabilecek" diye konuştu. "Eşitlik ilkesini salt olarak uygulamak bu grupların aleyhine işliyor" diyen Şahin, " Toplumun geri kalmış kesimleri için pozitif ayrımcılık yapmak gerekiyor. Anayasa değişikliği ile bunun önü açılıyor. Kadınların Anayasa ile elleri çok kuvvetli hale gelmiş oluyor. Kadının eli güçleniyor" dedi. AKDER Genel Sekreteri Neslihan AKBULUT: Türkiye için önemli bir değişim Her ne kadar Anayasa Mahkemesi hukuka muhalif olarak bazı maddeleri iptal etmiş olsa da paket Türkiye için büyük bir adım. Yeni Anayasa darbeci paşalara yargı yolunu açan, meslekten hukuksuzca ihraç edilenlere haklarını iade edecek ve milletin seçtiklerinin üzerindeki yasakları kaldıracaktır. Bu nedenle yetersiz olmasına rağmen referandumda 'evet' demekten başka özgürlük yanlısı bir seçenek yok.'Hayır' diyenler ise Türkiye'deki statükonun değişmesini istemeyenler olacak. Tarafsız kalan ya da referanduma gitmeyenler statükocu cepheyi güçlendirecektir. Başkent Kadın Platformu Derneği Başkanı Nesrin SEMiZ: Kadınlar hayata geriden başlamayacak Pratik hayata geçişte yapılacak değişikliklerde kadına bir önceleme yapılırsa şayet, Anayasa'ya aykırı bir uygulama olmamış olacak. Yani rahatlıkla böyle bir yönetmeliği gündeme getirip, kadınlar ya da diğer dezavantajlı grupların lehine bir değişiklik yapılabilecek. Böyle bir pratikte kolaylık sağlayacak. Pozitif ayrımcılığa kadınların ihtiyaçları var mı? İlerleyen dönemlerde ne tür değişiklikler yapılabilir (pozitif ayrımcılık adına)? Kadınlarımız sosyal hayata, iş hayatına öyle ya da böyle iki sıfır yenik başlıyorlar, pek çok sebepten dolayı. Dolayısı ile birtakım değişikliklerle onların bu geriden başlayan hayatlarını daha kolaylaştıran önlemler alınması çok önemli olacak. İş hayatında eşit şartlarda çalışma, eşit şartlarda rekabet edebilme anlamında. Ben bunun siyasete atılmada çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Siyaset yapmak için para çok önemli, ailevi durum çok önemli. Kadınların elinde hem parası yok hem ailevi durum problemleri var. Siyaset yapması, bu durumda çok zor görünüyor kadınların. Kadınların hayatını kolaylaştıracak veya bu tür şeylerde daha rahat hareket etmelerini sağlayacak bir takım düzenlemeler, siyasi hayata atılmada kadınların önünü açabilir. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Yusuf ÇELEBi: Yarın siz de bu maddenin kapsamına girebilirsiniz Değişiklik ülke bazında baktığımız zaman özürlüler anlamında daha farklı oluyor. Şimdi kağıt üzerinde Anayasa'nın ilgili maddesinde bütün özürlülerin eşit olduğu söylenir. 'Bütün vatandaşlar eşittir' diye ifade edilir. Ancak engelliler ile ilgili baktığımız taktirde hareket alanında paylaşım alanında ulaşılabilirlik anlamında eğitim anlamında eşit olmadığını görürsünüz. 10. maddedeki pozitif ayrımcılıkla ilgili bölümü bizim için önemli. Bu nedenle özürlü vatandaşlarımızın iyi incelemesi gerektiğini düşünüyorum. İyi incelerken de diğer vatandaşlar gibi mutlaka ama mutlaka sandık başına gitmeleri gerektiğini ve oylarını özürlülük haklarını düşünerek kullanmalarını gerektiğini düşünüyorum. Bu Anayasa'nın içinin doluluğunu eksikliğini ayrı tartışabiliriz. Ancak getirilerine baktığımız zaman da ayrı bakarız. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu olarak çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye de 8,5 milyon özürlü bulunuyor. Biz siyasi olarak bakmıyoruz. Biz diyoruz ki bunun getirisi ne? 10. madde uygulaması yalnız bizi kapsamıyor. Bugün karşı çıkan kimselerle ilgili yarın yaşlandıkları takdirde veya bir kaza sonucunda istem dışı özürlülüğe maruz kaldıkları zaman onlar da 10. maddeye ihtiyaç duyacaktır. Dolayısıyla 10. maddeyi destekliyoruz. Türkiye Fiziksel Engelliler Vakfı'ndan Avukat Cemal DONAT: Mevzuatı uygulatacak Bugüne kadar engellilerle ilgili çıkan kanunların uygulanmasında ciddi sıkıntılar yaşandı. 5 yıldır engellilerin hukuki alanda yaşadığı sıkıntıları gören biri olarak bu düzenleme ulusal ve yerel mevzuatı ciddi anlamda uygulatabilir hale getirecek. Engellilerin haklarının korunması noktasında değişiklikleri çok olumlu karşılıyorum. Görme Engelli Milletvekili Lokman AYVA: Artık ben değil sistem kendini suçlu hissedecek Şu anda çektiğimiz sıkıntılara derman olmanın yanı sıra daha sonraki gelişmeleri de görebileceğiz. Mesela şu anda körlerin oy kullanmaları bir sorun. Evlerinden oy kullanma mahallerine gidemeyenler söz konusu. Bütün bunlara imkân getirecek. Eğitimdeki, iş hayatındaki, günlük hayatta özürlülere de uygun yapılmamış düzenlemeler tamamen değişecek. Özürlülere yönelik hizmet veren kuruluşların da bu değişikliklerle yeni imkânlara kavuşacağını kestirmek zor değil. Şöyle söylemek mümkün, özürlülerin özürlülükleriyle ilgili her türlü ilave ve farklı hizmet verilebilecek. Mesela belediyelerde bir meclis üyeliği özürlülere ayrılabilir. İl genel meclislerinde hatta parlamentoda bir veya bir kaç sandalyenin ayrılması mümkün olabilir. Ekonomik imtiyazlarda ayrıca söz konusu olabilir. Artık Türkiye Cumhuriyeti sistemi bizleri doğal karşılayacak. Bu paketten önce hep kendimi suçlu hissetmemi istiyorlardı. Benim şöyle hissetmemi istiyordu sistem: "Kör olmasaydım gazetemi okuyabilirdim, kör olmasaydım trafik lambasında geçebilirdim, kör olmasaydım partilerin tüzüklerini programlarını okuyabilirdim, kör olmasaydım bilgisayar kullanabilirdim. Artık düzen değişiyor. Artık sistem kendini suçlu hissedecek: Eğer sesli veya kabartma gazete verebilseydim kör vatandaş da gazete okuyabilecekti, trafik lambalarını sesli yapabilseydim kör vatandaşlarım da sorunsuz karşıdan karşıya geçebilecekti, tüzük ve broşürleri kabartma veya sesli yapabilseydik körler de yararlanabilecekti, bilgisayarları sesli veya kabartma yapsaydık körler kullanabilirdi." diyecek sistem. Anayasa Kadın Platformu Sözcüsü Hülya GÜLBAHAR: Gecikse de olumlu bir adım Gecikmiş olmasına rağmen 'kadınlar için pozitif ayrımcılık' değişikliğini olumlu karşılıyorum. Ancak eşitlik kavramı tanımlanmadığı için pozitif ayrımcılığın nasıl olacağını bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla uygulamasının nasıl yapılacağını görmek gerekir. Çünkü, kağıt üzerinde kaldığı sürece hiçbir anlamı kalmaz. Ayrıca keşke Anayasa'daki maddeler tek tek oylansaydı ya da temel haklarla ilgili maddeler Meclis'teki tüm partilerin mutabakatıyla sağlansaydı. KAGİDER Başkanı Gülseren ONANÇ: Kapsamlı tanıma ihtiyaç var Paketteki kadın-erkek eşitliği ve kadına yönelik pozitif ayrımcılık açılarından olumlu ancak yetersiz. Eşitlik maddesinin daha kapsamlı bir tanıma ihtiyacı var. Yeni düzenlemede her ne kadar pozitif ayrımcılığın ve bu bağlamda alınacak tedbirlerin önünü açılmış olsa da, KAGİDER olarak daha kapsamlı bir madde ile eşitliğin güvence altına alınmasını istiyoruz. KADER Genel Başkanı Çiğdem AYDIN: Kadınlara seçim barajı Anayasa'nın 10. maddesindeki değişiklik eksik ancak olumlu ve sevindirici bir gelişme. Lakin üzerinde herkesin uzlaşabileceği ve ortak çalışılmış bir anayasa arzu ettiğimiz için doğal olarak beklentilerimizi karşılamıyor. Bu açıdan üzgünüz. Paketin tamamını oylama noktasında da zorlanacağız. Kadın adayları ilgilendiren seçim barajının indirilmesi ve ifade özgürlüğünün genişlemesi gibi taleplerimiz var. MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Emrullah BEYTAR: Uluslararası sözleşmelerin gereği yapılacak Toplumda özellikle bayanların, dezavantajlı grupların, diğer yurttaşlarımıza nazaran biraz daha öncelikli olma noktasında bir yol açıyor. Bu düzenleme Türkiye'nin taraf olduğu bazı uluslararası sözleşmelerde belirtilen taahhütlerin aynı zamanda yerine getirilmesi anlamına geliyor. Türkiye hem BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne hem de Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Projesi'ne taraf. Taraf olmasına rağ-menTürkiye bugüne kadar bu sözleşmelerin gereklerini hukuk mevzuatına yansıtmamıştı. Bu Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin uluslar arası kamuoyuna vermiş olduğu taahhüdünün bu değişiklikle yerine getirmiş olacaktır. Pozitif ayrımcılığın önü bu değişiklikle açılmaktadır. Mesela ilerleyen tarihlerde yasama organı şöyle bir kanun çıkarabilir: İş alımında kadınlar ve dezavantajlı gruplar öncelikli diye bir kanun maddesi, tüzük, yönetmelik çıkarılırsa... Herhangi bir kanun değişikliği ile bu sınıflara yönelik bir ayrıcalık tanındığı takdirde, bu ayrıcalık Anayasa'nın 10. maddesine aykırıdır savı ile Anayasa Mahkeme-si'ne götürülemez. Bu düzenleme o yolun önünü tıkamaktadır. Bu anlamda bu sınıflara yönelik pozitif bir ayrımcılık olabilmektedir. Aksi takdirde mevcut düzenlemede somut anlamda bir pozitif ayrımcılık söz konusu değildir. Tüm Engelliler ve Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı İlimdar BOZTAŞ: 6 metrekarede tek başıma kalmayacağım Anayasa'daki değişiklik engelliler açısından çok önemli. Düzenlemeler pozitif ayrımcılık konusunda atılmış çok önemli bir adım. Bugüne kadar çok ciddi konularda ayrımcılığa maruz kaldığımız için engellilerin sosyal hayatta korunması gerekiyor. Ben bir çalışanım. 6 metre karede kaderimle baş başa bırakılmış durumdayım. Hava alacağım yer yok. İsyan etmiyorum. Ama ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysam her konuda diğer insanlarla eşit haklara sahip olmak isterim. O yüzden Anayasa'daki bu madde engelliler için büyük umutlar içerdiği kanısındayım. --------------------------------------------------- FİŞLEMELER SONA ERECEK Anayasa paketi, işadamlarının yurtdışına çıkarken kâbusu haline gelen vergi borcu nedeniyle seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına son veriyor. 12 Eylül'de referanduma sunulan Anayasa paketi, işadamlarının yurtdışına çıkarken kâbusu haline gelen vergi borcu ve SSK borcu gibi nedenlerle seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına son veriyor. Anayasa'nın 23. maddesinde yapılan değişiklikle hakkında suç soruşturması ve hakim kararı olmadıkça seyahat özgürlüğü elinden alınamayacak. Havaalanlarında yaşanan utanç tablolaları son bulacak. HAVAALANINDA UTANÇ YAŞAMAYACAKSINIZ ESKi HALi MADDE 23. Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. (Değişik: 3.10.2001-4709/8 md.) Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. Vatandaş sınırdışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz. YENİ HALİ MADDE 23. Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz. Mevcut işleyişte, ceza soruşturması ve kovuşturması geçirenlere yurtdışı yasağı getirilebiliyordu. Yurtdışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması nedeniyle ve hakim kararıyla sınırlandırabilecek. Böylelikle işadamlarının yurtdışına çıkışlarında kolaylık sağlanacak. Seyahat özgürlüğünün kapsamı genişletilecek. Buna göre, hakkında hâkim kararı olmadığı sürece ceza kovuşturması ve soruşturması geçirenler de yurtdışına çıkabilecek. İpekyol Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın AYAYDIN: Vergi borcu mağdur etmeyecek İş dünyası inişli çıkışlıdır. Bugün çok paranız olabilir ya da çok ciddi sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Bu yüzden bir işadamının vergi borcu olabilir. Bu gayet normaldir. Borcu olan bir insanın yurtdışına çıkışlarının kaldırılması, bu özgürlüğün elinden alınması bana göre doğru değildir. Her vatandaşın önü açık olmalı. Belki yurtdışına çıkacak yeni işler yapacak, kendine yeni kapılar açacak, kendini geliştirecek ve bu borcunu ödeyecektir. Ama eğer yurtdışı çıkış yasağı varsa bu saydıklarımın hiçbiri gerçekleşmez. Bunun düzeltilmesi gereken bir durum olduğu apaçık ortadadır. Dolayısıyla bu konudaki düzenlemeyi hükümetin vermiş olduğu doğru kararlarından birisi olarak algılıyorum. Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği (DAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Cemal ŞENGEL Yurt dışına çıkışta onur kırmaya son Bir sanayicinin, üreticinin veya bir tüccarın talebine karşılık verecek bir düzenleme oldu. Düşünün ki yanınızda 2 bin kişi çalışıyor. Bu işverenin belki sigorta borcu vardır ya da maliyeye borcu vardır. Gümrüğe gidiyor ama yurtdışı yasağı olduğunu öğreniyor. Ne kadar onur kıran bir durum? Bu bana göre son yıllarda alınabilecek en güzel bir karar diye düşünüyorum. Bu maddeden çok çok memnunuz. Bir sanayiciye verilmiş bir değer olarak kabul ediyorum bunu. İhracata katkısı da büyük olacak. Çünkü, ihracat demek yurtdışına sürekli çıkmak demek. Ne kadar sık çıkıp iyi ilişkiler kurarsak o kadar ihracatımız da artar. İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail GÜLLE: Gümrük kapıları kapanmayacak İhracat veya ticaret yaparken çeşitli kurumlarla mutlaka ilişkilerimiz oluyor. Bu ilişkiler neticesinde yükümlülüklerini yerine getiremeyenlerin farklı uygulamaları olabilir. SSK'ya borçlu olmanız sizin yurtdışına çıkışınızı çok fazla engellemiyor. Ama vergi dairesi ile ilgili gümrük kapıları size kapalı olabiliyor. Bu işin bir şekilde adının konması açısından bu düzenleme büyük önem arz etmektedir. Vergi borçları yüzünden işverenin yurtdışına çıkamaması o işadamının işinin engellenmesi anlamına geliyor. Durum bu kadar ciddi boyutta olunca Anayasa'da böyle bir düzenleme iş dünyasında oldukça önemli sonuçlar doğuracaktır. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet TANRIVERDi: Herkes dolandırıcı gözüyle baktı İşadamları için çok önemli bir düzenleme. Vergi borcuyla ilgili aynı sorunu ben de 2001'de dönemin başbakanı Bülent Ecevit ile Amerika'ya giderken yaşadım. 5 bin liraya yakın vergi borcumun olduğunu havaalanında öğrendim. Bana orada bu ' borç yüzünden seyahat edemeyeceğimi söylediler. Herkes bana dolandırıcı gözüyle baktı. Şaşırıp kaldım. Neyse ki hemen borcumu ödeme imkanım oldu ve iş seyahatime devam ettim. Şimdi bununla ilgili bir düzenleme yapılması çok sevindirici. Hükümete bunun için teşekkür ediyorum. FİŞLEMELER SON BULACAK ESKi HALi MADDE 20. Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aiIe hayatının giz IiIiğine dokunuIamaz. (Üçüncü cümle mülga: 3/10/2001-4709/5 md.) (Değişik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel sağIık ve genel ahIâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâgıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi-dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat için de açıkIar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. YENİ HALİ MADDE 20. Herkes, özel hayatına ve aiIe hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aiIe hayatının gizIiIiğine dokunuIamaz. (Üçüncü cümIe mülga: 3/10/2001-4709/5 md.) (Değişik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâgıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Vatandaşın adı, yaşı, adresi, medeni durumu, telefon numarası, pasaport numarası, özgeçmiş bilgileri, resimleri, sesi, parmak izi ancak kişinin rızası ile kayıt altına alınabilecek. Zorunlu haller dışında bu veriler kayda geçirilemeyecek. Kişisel verileri korumaya alan bu Anayasa paketinde fişlemeler de ortadan kalkacak. Fişleme yapanlar yargılanacak. Gerektiğinde, özel bilgilere işlem yasağı getirilebilecek. Herkes kişisel bilgilerinin kayıt altına alınıp alınmadığını öğrenme hakkına sahip olacak. Sanatçı Metin ŞENTÜRK: Kör bile olsan 'EVET'i görürsün Özellikle de sanat camiası için özel hayatta gizliliği çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu Anayasa'da özel hayatın gizliliği ile ilgili çağdaş, medeni, demokrasi standartlarına uyumlu değişiklikler ön görülüyor. Bu demokrasi adına bir yükselişi ifade ediyor. Tabii bundan ziyade engellilere, şehit ailelerine, gazilere, kadınlara ve çocuklara getirilen pozitif ayrımcılık beni daha ziyade ilgilendiriyor. Bu anlamda yapılan değişikliklerin çok olumlu olduğu kanaatindeyim. 1980 öncesinde ve sonrasında büyük sıkıntılar yaşandı. Dolayısıyla, o eski acıları tekrar yaşamak istemiyorsak elimize geçen bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bütün bunları dikkate alıp sandığa gidildiğinde o kişinin gözü kör dahi olsa yine "evet" orda görür ve işaretler. İnsan Hakları Gündemi Başkanı Orhan Kemal CENGiZ: Özel hayata güçlü koruma geliyor Kişiye ait bilgilerin onun izni olmadan kayıt altına alınmasının önüne geçilmesi fevkalade olumlu bir gelişme. Bu haliyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu diğer uluslararası sözleşmelerle Türk hukuk mevzuatı daha uyumlu hale gelecektir. Bu açıdan yerinde bir düzenleme. Bu düzenlemeyle birlikte özel hayatın korunması daha da güçlenmiş olacak. Sanatçı Ediz HUN: Kanunlar hakkımı koruyacak Herkes kendi özgür iradesiyle oyunu kullanacak ancak bunu yapmadan önce vatandaşlarımız her iki anayasayı da iyice okuması lazım. Ezbere oy kullanmak hoş değil. Yeni anayasa ufak tefek eksikliklere rağmen gayet modern. Bireylerin kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının olması ne güzel bir şey. Demokraside her şey sonsuz özgürlük demek değildir. Kendine göre şartları vardır. Dolayısıyla ben kişisel haklarımı koruduğum kadar devletin kanunları da bu haklarımı koruması gerekir. Hayatımda hiçbir zaman şartlanmadığım için bu maddenin son derece önemli ve uygun bir madde olduğu kanısındayım. Makul düşünen bir insanın böyle bir maddeye karşı itirazının olması bence doğru bir davranış olmaz. Ayrıca yeni anayasa girişimi partiler üstü bir girişimdir. Evdeki televizyon cebinizdeki telefon 4-5 ay sonra demode oluyor. Dolayısıyla 28 sene önce hazırlanmış anayasanın belirli değişikliklerle günümüze uyarlanması bence çok doğaldır. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü ÖNDÜL: Vatandaş paranoyak olmayacak Anayasa'nın böyle bir maddeye ihtilyacı vardı. Çünkü bu ülkede özellikle de her askeri müdahaleler sonrası, fişlemeler artık alışkanlık haline gelmişti. Bu ülkede neredeyse herkes fişlendiğini düşünüyordu. Anayasa'ya böyle bir hüküm getirilince artık insanların fişlenmemesi gerektiği benimsenecek ve kamu idaresine bu konuda yükümlülük üstlenmiş olacaktır. Fişlemenin yanında kişisel bilgilerin gizliliği de önem arz eden bir konu. Bu Anayasa ile kişi bilgileri onun isteği dışında kayıt altına alınamayacak. Bunlara artık daha fazla dikkat edilmesi gereken konular olacak. Vatandaşın bu konudaki endişelerini de ortadan kaldıracaktır. İnsanlar paranoyak olmaktan uzaklaşacak. Bu haliyle yerinde ve gerekli bir düzenlemenin yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. --------------------------------------------------- YENİ HAK ARAMA KAPISI 12 Eylül'de referanduma sunulacak olan Anayasa paketinde iki veya daha fazla işte çalışan işçilere birden çok sendikaya üye olma hakkı getiriliyor. Ek iş yapan çalışanlar burada da sendikalı olabilecek. Bu durum sendikalar arasında rekabeti artıracağı gibi üye sayısını da artırma imkanı sağlayacak. Böylece yeni düzenlemeyle çalışanın işverenine karşı hem pazarlık gücü artacak hem de daha fazla hak elde etme fırsatı yakalayacak ESKİ HALİ MADDE 51. (Değişik: 3.10.2001-4709/20 md.) Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz. İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir. Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz. YENİ HALİ MADDE 51. (Değişik: 3.10.2001-4709/20 md.) Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir. Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Anayasa'nın 'Sendika Kurma Hakkı'nı düzenleyen 51.maddesinde yapılan değişiklikle önceki metinde bulunan çalışanların 'aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olamaz' hükmü kaldırıldı. ÇALIŞANLARIN PAZARLIK GÜCÜ ARTACAK HAK-İŞ Genel Başkanı Salim USLU: İşyerinde birden çok sendikaya üye olma hakkı nasıl olacak? İLO diyor ki iş yerinde yetkili sendikanın dışında; bir iş yeri sendikası, iki meslek sendikası, üç federasyon üyeliği söz konusu. 4857 sayılı iş Kanunu'na baktığımız zaman işçiler, esnek çalışma yoluyla, başka işlerde ve iş yerlerinde part-time çalışabiliyorlar. Diyelim ki gıda iş kolundaki bir sendikalı, part-time başka bir iş kolunda çalışıyorsa ve orada gıda iş kolunda başka bir sendika varsa, her ikisine birden üye olabilir. Burada İLO ve AB yaklaşımlarına aykırı herhangi bir durum söz konusu değil. Bu durum işçilerin faydasına. Oradaki toplu sözleşmeden de yararlanma hakkı doğar. Diyelim ki hemşire, devlet hastanesinde çalıştı. 2 saat de gidip bir özel hastanede çalışacaksa. Oradaki aynı iş kolundaki bir başka sendikaya da rahatlıkla üye olabilecek. Mevcut durumda birden çok sendikaya üye olamıyor. KEYFi DiSiPLiN CEZALARINA SON ESKi HALi MADDE 129. Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yüküm lüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuru luşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idarî merciin iznine bağlıdır. YENi HALi MADDE 129. Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yüküm lüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuru luşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla bel irlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idarî merciin iznine bağlıdır. BEM-BİR-SEN Genel Başkanı Mürsel TURBAY: Memurun kaderi amirlerinin iki dudağı arasında olmayacak Eylül tarihinde halkoylamasına sunulacak olan Anayasa değişiklik paketinde, biz kamu görevlilerini yakından ilgilendiren çok önemli bir gelişmede, Ana-yasa'nın 129. maddesinde yapılacak olan değişikliktir. Bilindiği gibi kamu görevlilerine 657 sayılı Kanun'un 125. maddesi gereği verilen uyarma ve kınama türündeki disiplin cezalarına karşı, kamu çalışanının yargı yoluna başvurması Anayasal olarak söz konusu değildi. Bu cezalar kamu görevlilerinin sicillerine işlenen ve 5 yıl boyunca da silinmeyen cezalardır. Bu cezalar ise memurun sicil amirleri tarafından verilen cezalardır. Yani kamu çalışanı kendi sicil amirinin vermiş olduğu uyarı ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna baş-vuramıyordu. Gerçi 657 sayılı yasa, uyarma ve kınama cezası olan memurun hakkını koruma adına hiç de gerçekçi olmayan bir yolu açık bırakmıştır. Yani memur kendisine ceza veren amirine, cezaya dönük itiraz edebilir. Ancak, kendisinden savunma dahi alınmadan uyarı ya da kınama cezası verilen memur, kendisine bu cezayı veren amirine yapacağı itirazın haklı bulunacağını da beklemesi çok fazla iyimserlik olacaktır. Sendikamızın pek çok şube ve il başkanı zaman zaman bu tür gerekçe-siz-savunmasız uyarı ve kınama cezalarına muhatap kalmışlardır.Hatta bunlardan bir tanesi, iç hukukta yargı yolları kapalı olduğu için Sendikamız tarafından AİHM'e taşınmıştır. Şimdi Anayasa değişiklik paketinde yeni yapılacak olan hi düzenleme ile birlikte böylesi hukuka aykırılıklar ve disiplin amirlerinin sübjektif işlemlerinin önüne geçilmiş olacak, kamu çalışanları aldıkları haklı-haksız disiplin cezaları konusunda bağımsız yargıya başvurabileceklerdir. Her kamu çalışanı neredeyse benzer olaylarla meslek yaşamı boyunca karşılaşmıştır. Ben de bir eğitimci olarak sayısız benzeri durumla karşılaştım. Bunlardan ilk aklıma geleni anlatmak isterim. SÜRGÜN EDİLDİM 1994 yılında Çorum Atatürk Lisesi'nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeniydim. Alanım gereği de öğrencilerle çok sık bir araya gelir, sohbetler eder, hayata dair paylaşımlarımız olurdu. Bir gün hiçbir gerekçe gösterilmeden ya da sonradan öğrendiğim "bilinmeyen güçlerin" isteği ile "öğrencilerle çok fazla ilgilendiğim için" Edirne'ye sürgün edildim. Edirne Meriç Kadıdondurma İlköğretim Okulu'na sürgün olarak gönderilmiştim. Gerekçesiz, savunmasız ve nedensiz. Sürgün kararının ardından yeniden Çorum'a çağrılarak hakkımda soruşturma başlatıldı. İfadem alındı. Yani tıpkı İstiklal Mahkemeleri'nde olduğu gibi "Sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine" karar verildi. Bakanlık tarafından özel olarak görevlendirilen bir müfettiş yeniden Ço-rum'da ifademi aldı. Ancak sonuç değişmedi. İtirazım reddedildi. Ben sürgün yemiş bir öğretmen olarak eğitim sisteminin kayıtlarına çoktan geçmiştim. GREV ÖZGÜRLÜĞÜ GENİŞLİYOR Anayasa'nın Grevve Lokavt Hakkı' başlıklı 54. Maddesi'nde yapılan düzenlemeyle sendikaların grev özgürlüğü daha da genişliyor. 'Genel eylem' ve 'kitlesel basın açıklaması' adı altında Genel Grev'e giden çalışanlar bundan böyle takiye yapmak zorunda kalmayacak. Yeni dönemde grev sırasında iş yerinde oluşan zararların faturası sendikaya kesilmeyecek. ESKi HALi MADDE 54. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir. Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddî zarardan sendika sorumludur. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu'nca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kurulu'na başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulu'nun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir. Yüksek Hakem Kurulu'nun kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. Siyasî amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz. Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez. YENi HALi MADDE 54. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir. Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu'nca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kurulu'na başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulu'nun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir. Yüksek Hakem Kurulu'nun kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez. HAK-İŞ Genel Başkanı Salim USLU: ARTIK YALAN SÖYLEMEK ZORUNDA KALMAYACAĞIZ Getirilen düzenlemeler sendikalar ve çalışanlar bakımından son derece önemli düzenlemeler. Grev esnasında işçilerin bilerek veya bilmeyerek yaptıkları kusurlardan dolayı sendikalar sorumlu tutuluyordu. Bu ortadan kalkmış durumda. En önemlisi bugüne kadar sendikalar ve sendikacılar takiye yapmak zorunda kalıyordu. 'Genel eylem' diyorlardı, 'kitlesel basın açıklaması' diyorlardı; ama yapmak istedikleri şey bal gibi de 'genel grev'di. Şimdi Anayasa diyor ki genel eylemleri, genel grevleri bu tür şeyleri takiyeleri artık ihtiyaç duymadan yapabileceksiniz. Bunu anayasal suç olmaktan çıkartıyorum diyor. Bu çok önemli bir gelişme sendikalar bakımından. TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa KUMLU: GREV ZARARINI SENDİKALAR ÖDEMEYECEK Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur" fıkrasının Anayasa metninden çıkarılmasını istemiştik. Bu talebimizin karşılandı. "Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz" fıkrasının Anayasa metninden çıkarılmasını istemiştik. Bu talebimiz de karşılandı. Önerilerimiz arasında "aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz" hükmünün Anayasa metninden çıkarılması yer alıyordu. Bunu AB ve ILO normlarına uygunluk açısından talep etmiştik. Bu madde değişikliği sağlandı. Sosyal devletin uygulanmasını şarta bağlayan maddenin yeniden düzenlenmesine; sendika yöneticilerine siyaset yasağı getiren maddenin kaldırılmasına; işçi memur ayrımına ilişkin tanımlamanın net yapılmasına ilişkin düzenleme taleplerimiz ise benimsenmedi. Halkın iradesi 12 Eylül'de tecelli edecektir ve buna hepimizin saygı duyma zorunluluğu vardır. TÜRK-İŞ, referandum sürecinde kendi tabanına "evet" ya da "hayır" oyu kullanması yönünde bir sınırlama getirmeyecektir. Referandumda Türk-İş topluluğunu oluşturan her bir birey, kendi özgür iradesi ile ve doğru bulduğu biçimde oyunu kullanacaktır. --------------------------------------------------- MEMURLAR DAHA ÇOK KAZANACAK Referanduma sunulan Anayasa değişiklik paketinde memurlar için çok önemli bir adım atılıyor. Anayasa'nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle daha önce hükümetle toplu görüşme yapan memura toplu sözleşme yapma hakkı veriliyor. Düzenlemeyle Uzlaşma Kurulu kararları kesin hale geliyor. Bu durum memurlara daha fazla kazanç olarak geri dönecek... ESKi HALi MADDE 53. İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. (Ek: 23.7.1995-4121/4 md.) 128'inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54'üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idarî veya kanunî düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu'nun takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla Bakanlar Kurulu'nun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir. Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz. YENi HALi MADDE 53. İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar KamuGörevlileri Hakem Kurulu'na başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulun'un teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet GÜNDOĞDU: 17 kez fazla zam almış olacaktık Memur-Sen olarak ilk kez toplu sözleşme hakkına kavuşulması nedeniyle Anayasa değişiklik paketine yüzde 100 "evet" diyeceğiz. 2001 yılında 4688 Sayılı Yasa çıktı. O tarihten beri hükümetlerle uzlaştığımızda, toplu görüşme masasında attığımız imzalar Bakanlar Kurulu'nun onayına tabii tutulduğu için çoğu zaman Bakanlar Kurulu onaylamadı ve kararlar askıda kaldı. Hükümetlerle, uzlaşamadığımızda ise yasa gereği Uzlaştırma Kurulu'na başvurduk, taleplerimizi ilettik. Uzlaştırma Kurulu tarafından verilen kararlar yine hükümet tarafından onaylanmadı, yine askıda kalan kararlar oldu. Uzlaştırma Kurulu'nun verdiği kararlar geçerli olsaydı, şu an memurlar 17 kez daha fazla zam almış, onlarca sosyal sorun çözülmüş olacaktı. Böylece mağduriyetler oluştu. Toplu sözleşme hakkının bu pakette yer almasıyla ilgili Bakanla uzlaşırsak Bakanlar Kurulu'na sorulmaksızın bu kesin olacak. Uzlaşamamışsak Kamu Çalışanları Hakem Kurulu'nun verdiği karar kesin olacak. Memurları ilgilendiren en önemli konu bu. Uzlaştırma Kurulu Üyesi Zehra ODYAKMAZ: Hem zam hem de sosyal kazanım getirecek Uzlaştırma Kurulu kararlarının bağlayıcı hale gelmesi konusundaki düzenlemeyi çok olumlu buluyorum. Çünkü biz kurul olarak her iki tarafı da dinliyoruz. Daha sonra ekonomik ve sosyal şartları, bu alandaki gelişmeleri inceliyoruz. Yoğun bir çalışmanın ardından raporumuzu yazıp objektif bir bakış açısıyla memura verilmesi gereken zammı işaret ediyoruz. Dolayısıyla Uzlaştırma Kurulu kararlarının Uzlaştırma Kurulu kararlarının bağlayıcı hale getirilmesi halinde bundan memur büyük fayda sağlayacak. Bu durum memura hem zam hem de sosyal kazanımlar yönünden daha yararlı olacaktır. Memurun geliri artacaktır. Kurul üyeleri olarak kendi kararlarımızın bağlayıcı olması yönünde ısrar ettik. Bunu şimdiye kadar yazdığımız raporlarda ifade ettik. Emeğimizin karşılığını biz de görmek istiyoruz. Sosyal Güvenlik Uzmanı Sadettin ORHAN: Toplu sözleşme artık emekliye de yarayacak Daha önce toplu sözleşme hakkı yoktu, toplu görüşmeler yapılıyordu. Konu uzlaşma kararına kaldığı zaman da yüzde 99 ihtimalle hükümetin dediği oluyordu. Yeni yasada toplu sözleşme kavramı kullanılıyor. Bunlar sendikal haklar açısından da birbirinden faklı kavramlar. Dolayısıyla bu, hükümet tarafından bir ara formül olarak düşünülmüş. Toplu görüşmeye karşı biraz daha güçlü bir argümanla, toplu sözleşmeyle memurlar masaya otursun ve kamu görevlileri hakem kurulunun kararları bağlayıcı olsun, şeklinde bir düzenleme var. Toplu sözleşmede getirilen paketle birlikte hakem kuruluna başvurma hakkı var. Kamu görevlileri hakem kurulunun kararları kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Yine toplu sözleşme kapsamında getirilen en önemli yeniliklerden birisi, toplu sözleşme hükümlerinde emeklilerin de yararlanma imkanları söz konusu. Yapılan düzenlemeyi son derece önemsiyorum. Fakat bu düzenleme kadar, kanunlarla nasıl doldurulacağı da çok önemli. Kim ne kadar temsil edilecek buna bakmak gerekiyor. RiCAYLA DEĞiL YASAYLA iŞ YAPMA DÖNEMi ESKi HALİ MADDE 166. Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak devletin görevidir. Planda millî tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir. Kalkınma planlarının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. YENi HALi MADDE 166. Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir. Planda millî tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri,bu plana göre gerçekleştirilir. Kalkınma planlarının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.İş dünyasının hükümete sorunlarını ilettiği çok önemli bir platform olan Ekonomik ve Sosyal Konsey, Anayasa'nın 'Planlama' başlığı adı altında yer alan 166. maddesine konuluyor. Daha önce kanunla yürütülen çalışma bundan böyle anayasal güvenceye kavuşuyor... HAK-İŞ Genel Başkanı Salim USLU: Sorunlarımızı dile getireceğimiz kanallar açıyor Demokrasilerde sorunlar kurumlar eliyle çözülür. 'Ben falanca bakanı tanıyorum, ona rica edeyim, Başbakan'dan randevu alayım' denilmez. Bunları konuşabileceğiniz mekanizmalar olması lazım. Ekonomik Sosyal Konsey bugüne kadar genelgelerle idare edildi. Sonra da eksik, güdük bir kanun çıkartıldı. Biz bu kanunun değişmesini özellikle istedik. TOBB, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KESK, Kamu-Sen birlikte bir kanun taslağı hazırlayarak Başbakan'a sunduk. Biz diyoruz ki bu kanun yeni baştan yazılsın. Simdi bir anayasal dayanağa kavuştu. Özerk, kendi bağımsız bütçesi ve kurumsal yapısı olan, uzmanlık bölümleri olan bir kurum olacak. İşçi, işveren, memur her kesim burada temsil edilecek. Herkes sorununu söyleyecek, uzmanlık departmanlarında da bu sorunların çözümüne yönelik fikir üretilecek. Hatta Parlamento bile herhangi bir kanun çıkartırken buranın görüşünü alacak. Tuskon Başkanı Rıza Nur MERAL: Demokrasimiz güçlenecek Demokrasimizin daha katılımcı olması adına hükümetlerin alacakları önemli kararlar toplumu ve ekonomiyi ilgilendiren kararlar öncesinde bir danışma ve istişare mekanizması olması adına bu konsey çok önemli bir kurum. Daha önce kanunla bir kere kurulmuştu. Kanunda ancak bunun anayasaya alınması bu konunun daha fazla önemsenmesi adına ve daha ön planda tutulmasına vesile olacak diye düşünüyorum. Bunun da toplumdaki katılımcı demokrasi özelliğini arttıracağını ve alınan kararların ekonomi dünyasıyla ve toplumsal sosyal yapıya daha uygun olacağı sonucunu getireceğine inanıyoruz. Bunun anayasa kapsamına alınmasını önemsiyor ve destekliyoruz. Orada tavsiye niteliğinde kararlar alınıyor. Ama kararlarda oy çokluğu olması şartı aranmıyor. Verilen tavsiyeler içinde ayrı fikirler varsa da onlar da orada belirtiliyor. Oradaki konulara konseyin yaklaşımı genelde toplumun genel yaklaşımının profilini de gösterebilir. O anlamda da konseyin güzel bir mantığı var. MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad VARDAN: Yatırımların önü açılacak Ekonomik ve Sosyal Konsey, yeni değişiklikle Anayasa'ya girmiş oluyor ve iş âlemi de burada yer alacak. Bu da önemli. Hem iş alemi hem işçi, işveren kesiminin görüşlerinin alındığı bir ortam. Anayasal güvence altına alınmış olacak. Yargı ile ilgili olarak geçtiğimiz dönemlerde alınan kararlar, hem özelleştirme sürecinde hem daha sonraki süreçte Türkiye'nin önünü tıkayan, alınan kararların tekrar geriye dönmesine sebep olan ve yatırımların önünü tıkayan bir süreçti. Dışarıdan baktığımızda yatırımcı ne istiyor? Güvenli bir ortam istiyor. İstikrarlı bir ortam istiyor. Buraya yatırımı yaptığı zaman tabii ki para kazanacak. Para kazanabilecek bir ortamın oluşmasını bekliyor. Siz bir yer alıyorsunuz 3 gün sonra x mahkemesi tarafından iptal ediliyor. Siz bunu ister misiniz? Yatırımların önünün açılacağını düşünüyoruz. ESDER Başkanı Mahmut ÇELiKKUŞ: Ne kadar özgürlük o kadar ekmek Geniş ve sivil anayasa yapılmasına bir adım olduğu için destekliyoruz. Biz esnaflar ülkedeki gelir arttıkça para kazanan kesimleriz. Memur maaşlarının artacak olması esnafı direk ilgilendirir. Memurun gelir düzeyi yükselirse bizim gelir düzeyimiz yükselir. Anayasa paketinde çocuklara ve kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması buna hangi yürek "hayır" diyor. Bu madde bile tek başına gelse "evet" denmeli. Ne kadar özgürlükler gelişse o ülkenin ekonomik gelişmişliği artıyor. Dar kalıplar içine alıyorsanız ekonomi gelişmiyor. Ne kadar özgürlük o kadar ekmek. O yüzden evet diyoruz. Esnaf ve sanatkârın büyük çoğunluğu evet diyecektir. Esnaf ve sanatkârın desteklemesinin temel sebebi darbe ve darbe ortamından en çok zarara uğrayan kesimiz. En yakın örneği 28 Şubat'ta yaşadığımız post modern darbeden esnaf ve sanatkar tüccar alın teriyle geçinen insanlar ödedi. --------------------------------------------------- YARGISIZ İNFAZA SON Halkoyuna sunulan pakette daha önce sadece 'Dilekçe hakkı' başlığı ile belirtilen Anayasa'nın 74. Maddesi, yeniden tanımlanıyor. VATANDAŞLA DEVLETİN ARASINI 'HAKEM' BULACAK Halkoyuna sunulan pakette daha önce sadece 'Dilekçe hakkı' başlığı ile belirtilen Anayasa'nın 74. Maddesi, 'Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçiliğine başvurma hakkı" olarak yeniden tanımlanıyor. Yeni düzenlemeyle gelişmiş ülkelerde Ombudsman olarak ifade edilen Kamu Denetçiliği uygulaması getiriliyor. Değişikliğin hayata geçmesiyle uzun yargılama süreçleri son bulacak. Kısa sürede adalet tecelli edecek. Devletle karşı karşıya gelen vatandaşın arasını da Kamu Denetçisi bulacak. ESKİ HALİ MADDE 74. (Değişik: 3.10.20014709/26 md.) Vatandaşlar ve karşıIıklıIık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendieriyle veya kamu ile ilgili diIek ve şikâyetleri hakkında, yetkiIi makamIara ve Türkiye Büyük MilIet MecIisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. (Değişik: 3.10.2001-4709/26 md.) KendileriyIe ilgiIi başvurmaIarın sonucu, gecikmeksizin diIekçe sahipIerine yazıIı olarak bildiriIir. Bu hakkın kulIanılma biçimi kanunIa düzenIenir. YENİ HALİ MADDE 74. Değişik: 3.10.20014709/26 md.) Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. (Değişik: 3.10.2001-4709/26 md.) Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan KÜÇÜK: YARGILAMADA GECiKMEYE SON Batı ülkelerinde var olan bir uygulamadır. Anayasa Mahkemesi bu konuda çıkartılan kanunu iptal etti. Meclis'e bağlı Kamu Denetçiliği Kurumu kurulacak. Batı'daki mekanizma idarenin hukuka aykırı olduğu düşünülen işlemleri varsa bunlar yargıya intikal ettirilmeksizin ombudsmanlık denilen kuruma getiriliyor. Esasen yaptırım yetkisi yok. Ama şikayet konusunun kamuoyuna duyurulması, Meclis'e bildirilmesi veya ilgili kurumlara bildirilmesi gibi görevleri bulunuyor. Vatandaş ile devlet arasındaki ihtilafların yargıya intikal etmeksizin aksaklıkların giderilmesini amaçlıyor. Ombudsmanlıkta süreç hızlı işliyor. Yargıda bazen 2-3 yıl sürüyor çok ama ombudsmanlıkta kısa sürede sorun çözülebilir. Yargının yükü hafiflemiş olacak. Kısa sürede hakkını alacağı için aylarca yıllarca yargıda hakkının alamamasının verdiği psikolojik çöküntü yaşanmamış olacak. AK Parti İzmir Milletvekili Tuğrul YEMiŞÇi: Mahkemeye gitmeden sorun çözülecek Düzenlemeyle yargıda yeni bir denetim mekanizması oluşacak. Kamu Denetçiliği Kurumu sayesinde vatandaş mahkemeye gitmeden sorununu kolayca çözüme ka-vuşturabilecek. Sonuca ulaşmadaki süre kısalacak. Daha önce bu konuyla ilgili kanun çıkardık. Ancak anayasal dayanağı olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Kurumun başına gelecek kişi ise TBMM tarafından seçilecek. Oy kullanmadan önce Anayasa değişikliğinin Türkiye'ye ne getireceğinin iyi araştırılması gerekiyor. Pakette insanın insanca yaşamasını sağlayacak maddeler var. Değişikliğe uğrayan 25 maddenin 25'inin de Türkiye'nin aleyhine olduğunu kimse söyleyemez. TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Yılmaz TUNÇ: 'Bugün git yarın gel ' dönemi bitiyor Anayasa değişiklik maddelerinin her biri ülke insanının faydasınadır. Bir çok gelişmiş ülkede var olan Kamu Denetçiliği Kurumu da maddeler arasında. TBMM'ye bağlı olarak kurulacak olan Kamu Denetçiliği sayesinde artık vatandaşlarımız bürokraside, karşılaştıkları sıkıntıları, şikayet edebilecekleri bir makam olacak, hiçbir memur vatandaşın işini savsaklayamayacak, vatandaşa "Bugün git yarın gel" diyemeyecek, çünkü bilecek ki görevini yapmadığında vatandaşın gidebileceği bir makam var, şikayet edebileceği bir mekanizma var" dedi. Kamu Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tahsin FENDOĞLU: YENi BiR ADALET KAPISI AÇILIYOR Türkiye'de 'Kamu Denetçiliği Kurumu' adıyla yeni bir kurul kuruluyor. Bunun Batı'daki adı ombudsmanlıktır. Ombudsmanlık bir Türk kurumudur. İsveç Kralı 12. Şarl 17. Yüzyıl'da bizdeki ahilik teşkilatı ile kazaskerliği birleştirerek ombudsmanlık kurumunu kurdu. Daha sonra bu kurum bütün dünyaya yayılıyor. Batı ülkelerinde çok yaygın. Hatta Arap ülkelerinde bile ombudsmanlık var. Türkiye'de 2006 yılında kanun çıktı. Anayasa Mahkemesi 2009 yılı Aralık ayında iptal etti. Kamu Denetçiliği Kurumu devlet ile vatandaş arasında köprü oluyor. Kanunda yapılacak düzenleme ile bir Baş Ombudsman ve 10 ombudsman olacak. Çocuk, kadın, polis ombudsmanı kurulacak. Vatandaş devletle ilgili şikayet durumunda ombudsmana başvuracak. Bağımsız bir kurum olacak ve Meclis'e hesap verecek. Şehit aileleri müracaat edebilecek, idarenin, belediyelerin sorunları ile ilgili bu kuruma müracaat edilebilecek. Hatta sarı taksiye engelli olduğu için binmesi yasaklanan bir vatandaş buraya müracaat edebilecek. Başörtülü olduğu için bir lokantaya veya üniversiteye alınmayan bir bayan buraya müracaat ederek şikayetçi olabilecek. PARTİ KAPATILINCA MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞMEYECEK Anayasa'da 'milletvekilliğinin düşmesi" başlığını düzenleyen 84. Madde'de önemli bir değişikliğe gidildi. Parti kapatma, milletvekilliğinin düşmesine neden olmayacak. Milletvekillerinin söz ve eylemleri cezai takibata uğramadığı halde hem parti kapatmaya delil yapılıyor hem de kapatma kararı verilince milletvekilliği düşürülüyordu. Yeni düzenlemeyle yasamaya müdahale anlamına gelen uygulama sona erecek. MADDE 84. (Değişik: 23.7.1995 - 4121/9 md.) İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nca tespit edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca kararlaştırılır. Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur. 82 nci maddeye göre milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine Genel Kurul gizli oyla karar verir. Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanı'nca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurul'ca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir. Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesi'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmî Gazete'de gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurul'a bilgi sunar. Prof. Dr. Hasan Tahsin FENDOĞLU: Yasamaya müdahale kalkıyor Bir milletvekili eğer bir suç işlediyse suçunun cezasını çekecek. Türkiye'de savcılıklar var yargı var. Milletvekili suç işlediyse cezai mahkumiyete uğrayacak. Ceza kendisine zaten verilecek. Partinin kapatılmasına neden olan kişinin milletvekilliğinin düşmesi yargı organının yasama organına müdahalesi olarak görülüyor. Kimse kimseye müdahale etmemiş olacak. Suçun şahsiliği ve cezaların şahsiliği ilkesinden hareketle suçundan dolayı mahkum olmasın her bir insan kendi cezasını çekecek. Doç. Dr. Adnan KÜÇÜK Yargısız infaz son bulacak Siyasi partilerin kapatılmasına gerekçe gösterilen bir söz fiil veya eylem denizde damla gibi bir şeydir. 40 tane delilden en hafif delil ile partinin kapatılmasına karar verilebiliyor. Bir milletvekili birilerine aykırı gelebilecek bir söz söylemiştir. Normal şartlarda biz bunu mahkemeye götürsek belki ceza bile almayacaktır. Normal şartlarda ceza bile almayacağı bir sözden dolayı sırf partinin kapatılmasına gerekçe oldu diyerek milletvekilliğine son vermek çok ağır yaptırım. AİHM bu yönde karar verdi. Bir milletvekilinin sözünden eyleminden dolayı milletvekilliğini düşürmek ağır bir yaptırımdır diyerek AİHM karar verdi. Bu değişiklik demokratikleşme açısından olumlu bir adımdır. Eski Milletvekili ve Gazeteci Yazar Nazlı ILICAK Geriye doğru işlerse Türk ve Tuğluk dönebilir Anayasa Mahkemesi 2001 'de Fazilet Partisi'ni kapatarak karalarında Nazlı llıcak'ın da olduğu bazı milletvekillerine siyasi yasak getirmişti. Bir dönem yasaklanan dönemin milletI vekili gazeteci Nazlı Ilıcak, Anayasa değişiklik paketinde yer alan 'Parti kapatılmasıyla, kişilerin milletvekillikleri düşmeyecek maddesine destek verdi. Önemli olanın milletvekilliğinin düşmemesi olduğunu ifade eden Ilıcak, partilerin kapatılınca tekrar kurulabildiğini söyledi. Ama böyle durumlarda milletvekillerinin mağdur olduğunu belirten Ilıcak, kendisinin Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gittiğini hatırlattı. AİHM'in, 'karar orantısız' şeklinde hüküm verdiğine işaret eden Ilıcak şöyle konuştu: "Yani varılmak istenen meşru amaçla verilen ceza arasında orantısızlık var. Seçme hürriyetine bir müdahale seçme ve seçilme hakkı hürriyetine değil aynı zamanda seçmenin seçme hürriyetine de müdahale, orantısız bir müdahale. Dolayısıyla, o karar istikametinde milletvekilliğinin düşürülmesinden esasen vazgeçilmesi gerekirdi. Bu çok önemli, Belki bu durumda Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk müspet kararlar geriye doğru işlerse belki de bu dönemin sonuna kadar tekrar milletvekili olabilir. Öyle bir hak iadesi de mümkün olabilir diye düşünüyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de kararları bu yöndeydi. --------------------------------------------------- YAŞ'IN EZBERİ BOZULUYOR 12 Eylül'de referanduma sunulan Anayasa değişiklik paketinde darbe hukukunun yargısız infazlarına dayanak yaptığı bir gerekçe daha tarih oluyor. Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) alınan ihraç kararlarına yargı yolu açılıyor. 20 yılda bin 600'ün üstünde askerin aileleriyle birlikte hayatını karartan hukuksuz gerekçe kaldırılıyor. Karar en çok referandumda 'evet' oyu kullanmaya hazırlanan YAŞ mağdurlarını sevindirdi. ESKİ HALİ MADDE 125. İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm: 13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şûra'nın kararları yargı denetimi dışındadır. İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. YENİ HALİ MADDE 125. İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm: 13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şûra'nın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askerî Şûra'nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. Emekli Savcı Sacit KARASU: Referanduma bile götürülmeden değiştirilmeliydi Anayasa değişiklikleri her yönden olumlu. Askeri yargı, YAŞ kararlarını verdiği anda herhangi bir itiraz mercii yoktu. HSYK'nın da yoktu. Her ikisinin de hem 145. madde de değişiklik yapılarak Askeri yargının görev sahası belirlendi hem YAŞ kararlarına yargı yolu açıldı hem de HSYK'nın ihraç kararlarına yargı yolu açıldı. Bu üçü de olumlu değişiklikler. Ama yetersiz. HSYK'nın ihraç kararları dışındaki kararlarına yargı yolu açılmadı. Halbuki yine bu pakette memurlara verilen cezaların tümüne yargı yolu açılıyor. Hakimler savcılar da kamu görevlisi olduğuna göre arada bir eşitsilik oluyor. YAŞ kararlarının bugüne kadar yargıya gitmemesi çok büyük bir eksiklikti. Aynı HSYK kararlarında olduğu gibi 3-5 kişi toplanıyor ve bunu ihraç ettik diyorlardı. Suçu ise karısı başörtülü, kendisi namaz kılıyor veya benzeri... Bunun görevle ilgisi var mı tabii yok. Ama ben beğenmedim, kendime göre prensiplerim var deniyordu. Mesleğin gereğini yerine getirmek dışındaki özel hayat kimseyi ilgilendirmez. Bu değişiklikler olumlu ama eksikleri var. Bu değişiklikleri bile yapabilmek için referanduma götürmek zorunda kaldı. Kadame kademe Avrupa Birliği standartlarına uygun bir paket hazırlandı. Halkımız bunu değerlendirecek ve oyunu kullanacaktır. Dicle Üniversitesi Hukuk Fak. Öğretim Görevlisi Vahap COŞKUN: Hukuk devletinde idarenin eylemleri yargıya tabidir Yüksek Askeri Şura (YAŞ) ve HSYK'nın meslekten ihraç kararlarına yargı yolunun açılması son derece olumlu ve doğru bir yasal değişiklik. Çünkü, özellikle HSYK kararlarından bahsedecek olursak daha önce Ferhat Sarıkaya, Sacit Kayasu gibi kişilerin mesleklerini yaptıkları için görevden alınarak mağdur edildiklerini gördük. Hakimler ve savcılar toplumun sorunları ile ilgilenirken kendi haklarını arayamaz veya kendi mağduriyetlerini gideremez bir pozisyona düşmüşlerdi. Bu yasal değişiklik önemli. Diğer taraftan da YAŞ'ta özellikle iritca ile ilgili bağlantılı oldukları gerekçesiyle kişilerin meslekten men edilmesi çok ciddi mağduriyet oluşturuyordu. Bu mağduriyetleri giderecek herhangi bir hukuk yolu da bulunmuyordu. Aslında bu hukuk devletinin temel niteliklerine aykırı bir durum. Nihayetinde hukuk devleti, idarenin her türlü eylem ve işleyişinin yargı denetimine tabi olmasını ifade eder. Dolayısıyla bu girişimler önemli. Ancak bir noktada şöyle bir eksiklik var. HSYK ve YAŞ'ın sadece meslekten ihraç kararlarına yönelik yargı yolu açılıyor. Diğer kararlar bunun dışında tutulmuş oysa bunların yaptıkları işlemlerin yargı denetimine tabi olması gerekir. Burada daha geniş kapsamlı bir yargı yolu düzenlemesi söz konusu olabilirdi. Yaş Mağduru Prof. Dr. İskender PALA: ONLARA iLK SORUM 'BENi NEDEN ATTINIZ' OLACAK Ben 28 Şubat sürecinde 'YAŞ' kararlarıyla, yargısız infaz usulüyle, disiplinsizlik gerekçe gösterilerek meslekten çıkarıldım. Hayatı kuş tüyü kadar hafif yaşayan insan, bir edebiyat, şiir, gönül, gül-bülbül aşinası olarak, disiplinsiz bir hayat yaşadığımı düşünerek beni oradan ihraç ettiler. Bu süreçte Yüksek Askeri Şura kararlarının yargıya açılamaması dolayısıyla ben hakkımı arayamadım. Şimdi referandum sürecinde maddelerden bir tanesi de Yüksek Askeri Şura kararlarının yargıya açılması. Beni haklı olarak da atmış olabilirler Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ama ben bunu bilmek istiyorum. Neden atıldığımı, hangi sebeple, hangi suçu işleyerek atıldığımı bilmek istiyorum ve bu süreç içerisinde eğer referandum kabul edilebilir 'evet' sonucu çıkarsa o zaman ben şöyle bir bilgi edinmiş olacağım. Beni neden attınız? Eğer beni haksız yere atmış iseler o zaman bunun tazmini nasıl mümkün olabilir? Çocuklarımın gözyaşlarına, benim yıllar boyunca dışlanmama, insanlar tarafından ayıplı, kusurlu ve sanki vatan haini gibi görülmemin karşılığı olarak bana ne verebilirsiniz? Bunların hiçbirisini istediğim ya da ihtiyacım olduğu için değil ama hak ve adalet yerini bulsun diye söylüyorum. Benim gibi olan bin 665 insan var. Bu insanların çoğu hâlâ çocuklarını okutamaz durumdalar. Hâlâ çocuklarının pek çoğunun sicilleri babalarından dolayı kötü. Dolayısıyla böyle bir ortamda acaba Türk Silahlı Kuvvetleri'nde üniformalı bir görevi yaparken birdenbire kendini boşlukta bulmanın karşılığı ne olabilir. Bunu sormak istiyorum. Bunu sorabilmek için de referandumda mutlaka evet çıkmasını temenni ediyorum. Kendim de mutlaka 'evet' diyeceğim. Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal ÇALIŞIR: Sebebsiz bin 600 asker mesleğinden atıldı YAŞ'ta ihraç kararlarlarının düzenlendiği 125. maddeye asker sivil yargı alanlarının sınırlarının yeniden çizildiği 145. madde bağlamında yaklaşmak gerekiyor. Yeni düzenlemede askeri yargı alanı daha ziyade ihtisas alanına dönüştürülüyor. Yani askeri yargı bu madde açısından 145. maddenin yeni tanımlanan alanına dönüştürülüyor. Özellikle kamuoyunda, Ergenekon, Balyoz ve Dursun Çiçek davaları olsun, tüm bu davalarda en çok tartışılan nokta "devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar bakımından neresi etkili olacaktı?" sorusu oldu. Orada açık ve net bir hüküm konuyor. Adli yargı merkezlerinin, yani sivil yargı mercilerinin yetkili olacağı hükmü getiriliyor. Kişiler bakımından daha önce asker kişilerle sivil kişilerin birlikte suç işlemesi durumunda, askeri mahkemede yargılama yapılıyordu. Şimdi onun da yolu tamamen kapatıldı. Sadece siviller adli yargı merciinde yargılanacaklar. 125'te YAŞ kararlarına yargı yolu açılıyor. Bu büyük değişiklik. Gerçekten belli yargı organlarının, belli grupların yargılamaz mantığı bakımından en azından bu mantık yıkılıyor. YAŞ'ın bütün kararlarına gelmiyor ama belli karalarına getiriyor. Terfi kararları yine yargı denetimi dışında hatırladığım kadarıyla. YAŞ kararlarına bir nevi, yargı denetimi getirilmiş. Biliyorsunuz bu kararlarla yaklaşık bin 600 kişi hiçbir sebep gösterilmeden askeriyeden atılmıştı. YAŞ Mağduru Emekli Tabip Albay Prof. Dr. Ahmet ALPER: 33 yıl hizmet ettim savunmamı bile almadan ihraç ettiler 28 Şubat 1997'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nden uzaklaştırılmamızın nedeni 'irticai tutum ve davranışlarla irticayı desteklemek'. Hangi davranışımla irticayı benimsemişim, hiçbir açıklama yok. GATA'da Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanıydım. 1990 yılında annemin isteği ile TSK'dan izin alarak hacca gittim. Annem, eşim kayınvalidem ve ben hacca gittik. Eşim başörtülü idi, ben beş vakit namazımı kılardım. Tutum ve hareketlerimle irtica ile beni bütünleştirecek tek şey Allah'ın emirlerine uymamdı. İrtica denilerek ordudan uzaklaştık. Kimi uzaklaştırıyorsunuz. 33 yıl hizmet etmiş, profesörlük makamına gelmiş, Gülhane'ye pek çok şeyler kazandırmış bir insanı Silahlı Kuvvetler'den uzaklaştırıyorsunuz. Genelkurmay Başkanı, Faili Meçhul Cinayetler davasının sanığı Cemal Temizöz'ü 'Güneydoğu'da önemli işler yaptı" diye savunuyor. Maalesef Güneydoğu'da bu vatana en temiz şekilde hizmet eden 300-500 vatan evladını, YAŞ kararı ile ordudan uzaklaştırdılar. Bu 15 orgeneral 'Davacı benim, yargıç benim, karar veriyorum. Senin hakkındaki bilgiler gizlidir, kimseye vermiyorum. Bununla ilgili de hiçbir yere başvuramazsın' diyor. En temel hak olan savunma hakkı verilmiyor. Sadece bu değil, bilgilendirme hakkımız da yok. Her şey gizli kapaklı yapılıyor. TSK'da 100 bin civarında subay ve astsubay, şu anki hukuk düzeninde 15 orgenerale mahkum. Bunların yüzde 90'ı, Anayasa referandumuna 'evet' diyecektir. Generallerin de içinde 'evet' diyecek çok kişi olacaktır. Bence 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde millete böyle bir imkân verilmemiştir. Bu nedenle bütün gücümüzle evet denilmesi gerektiğine inanıyorum. Hislerine kapılmadan aklıyla hareket edecek her Türk vatandaşı, 'evet' dışında başka bir şey demeyeceğine inanıyorum. Dememesi gerektiğine inanıyorum." --------------------------------------------------- ASKERÎ YARGIYA DEMOKRASİ AYARI 12 Eylül'de halkoyuna sunulan referandum paketinde asker ve sivil yargı alanları yeniden tanımlanıyor. Askerlerin sivilleri yargıladığı hukuk sistemi tarih oluyor. Sivillere karşı işlenen darbe suçu sivil yargının alanına giriyor. Askeri hakimler bağlı bulundukları komutanlığa karşı hakimlik teminatına kavuşuyor. Yeni düzenlemeyle darbeciler yasaların arkasına sığınamayacak. ESKİ HALİ MADDE 145. Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. Kanun, ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir. YENİ HALİ MADDE 145. Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz. Askerî mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. Anayasa'da 'Askeri yargı' başlığı altında yer alan 145. Madde büyük oranda değişti. Anayasal düzene karşı suçlara ait davalara sivil mahkemelerin bakması Anayasal güvenceye kavuştu. Asker olmayan kişi savaş dışında askeri mahkemede yargılanamayacak. ESKİ BAŞSAVCI REŞAT PETEK KOMUTANIN EMRİ DEĞİL HUKUKUN GEREĞİ ESAS OLMALI Anayasanın 145. Maddesi askeri yargıyı düzenliyor. Mevcut haliyle yapılacak yasal düzenlemeleri de engelleyici tarzda askeri yargıyı güçlü kılan bir özelliğe sahip. Eski kanunda 'askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre" tabiri var. Hukuka göre hareket edilmesi gerekiyor. Yeni düzenlemede yani hukuku askeri hizmetlerin gerekleri gibi komutanın emri altında işleyen bir düzen kaldırılıyor. DARBECİYİ ASKER YARGILAYAMAZ Diğer taraftan anayasa değişiklik paketinden önce Ceza Mahkemesi Kanunu'nda askerlerin anayasal düzene karşı işlemiş olduğu suçların sivil mahkemelerde yargılanması ile ilgili bir düzenleme yapılmıştır. Bunlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu Avrupa'daki bilim yasaları çerçevesinde ve evrensel hukuk standartlarına uygun bir düzenlemeydi. Bu da Anayasa'nın 145. Maddesine takıldı. Şimdi yeni yapılan düzenleme asker kişiler dahi olsa anayasal düzene, darbe girişimi olarak adlandırılan suçlarla ilgili yargılamanın tamamen sivil mahkemelerde olması anayasa hükmü haline getiriliyor. Önemli bir gelişme. Zaten darbe teşebbüsünde bulunanlar ellerinde silah bulunan asker kişilerdir. Asker kişilerin askeri mahkemelerde yargılanması, talimatla işleyen ve bağımsızlığı ve tarafsızlığı tartışmalı olan askeri mahkemelerden adil bir karar, adil bir sonuç çıkmazı çok zordu. Sivil mahkemelerde yargılanmaları da olumlu bir gelişme olarak değişiklik paketinde ortaya çıkıyor. YARGI BİRLİĞİ SAĞLANMALI Değişiklik genel hatları iyi ama eksiklikleri var. Yargı birliği sağlanmış olsaydı, böyle Askeri Yargıtay ayrıcalığı, Askeri Yüksek İdari Mahkemesi ayrıcalığı ortadan kalkmış olması gerekirdi. Bu gelişmeleri sağlayamıyor. Diğer taraftan askeri mahkemelerin varlığı da hala bir noktada devam ediyor. Halbuki yargı birliği bakımından yüksek askeri mahkemelerin durumu yeniden gözden geçirilmeliydi. Dünyada askeri mahkeme olmayan hukuk devletleri var. Sadece disiplin işlerine bakıyor askeri mahkemeler. Diğer taraftan askeri Yargıtay ve askeri yüksek idare mahkemesinden yargı ayrıcalığı içinde anayasa mahkemesine üye seçilmesinin devam etmesi de bence sakıncalı. Bir taraftan Avrupa Birliği'ne uyum yapmaya çalışıyoruz ama diğer taraftan askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesi'ne üye seçimi devam ediliyor. Bu da kendi içinde bir çelişki, bunu da bir eksiklik olarak düşünüyorum. 3 YILDA BİR SORUŞTURMA BİTMEDİ Askeri yargının özellikle suçların soruşturması ile ilgili düştüğü durum Türkiye'de çok açık bir şekilde ortada. Bir ses kaydının kime at olduğunu 3 yıl içinde tespit edememiş ve hâlâ soruşturma neticelendirilip bir karara bağlanmamış. Ne iddianame ne takip kararı, böyle hantal işliyor. Emir komuta içinde hareket eden Askeri mahkemeler, evrensel hukuk kriterlerine göre dünyada tarafsız mahkemeler olarak kabul edilmiyor. Gerçekten çok darbe görmüş olan Türkiye'nin yeniden darbelerle muhatap olmaması için darbe girişiminde bulunanları yargılayıcı makamın sivil mahkemeler olduğu tarafından tereddütler ortadan kalkmış bulunuyor. Zaten yasal olarak da düzenleme yapılmıştı ceza mahkemesi kanunu 2. maddesinde. Siviller ister tek başların ister bir askerle iştirak halinde işlemiş olsunlar hiçbir şekilde askeri mahkemede yargılanamayacak. Bu da anayasal hüküm haline geliyor. Anayasa değişikliği Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes ve Amirallere Suikast davaları nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanan askerlerle ilgili tartışmayı da sona erdirecek. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları dışındaki tüm askeri personel benzer suçları işlemesi halinde sivil savcılar tarafından soruşturulup, sivil mahkemelerde yargılanacak. Emekli Askeri Hakim Yusuf ÇAĞLAYAN: YAŞ kararıyla hakim ihraç edilen yerde bağımsızlık olmaz Anayasa reformu, askeri yargı açısından üç temel değişiklik getirmektedir. Anayasa reformunun askeri yargı açısından getirdiği en önemli yenilik, 145'inci maddede yapılan değişikliktir. Bu değişiklik, askeri yargının yetki alanını asker kişiler, askerlik hizmet ve görevleri ile sınırlandırmaktadır. Asker kişilerin askerlik hizmet ve görevlerinden doğmayan suçlarına genel yargı bakacaktır. Böylece asker kişilere gerçek manada bir vatandaş statüsü kazandırılmaktadır. Genel yargı denetimi, dolayısıyla devlet otoritesi askeri kışlalara da yaygınlaştırılmaktadır. Böylece hukukun üstünlüğü ilkesi genel bir kural haline gelmektedir. SUBAY ÜYE ÇIKARILIYOR İkinci yenilik ise, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nden hakim olmayan üyelerin çıkarılmasıdır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ndeki dairelerde sicili ve terfisi tamamen askeri hiyerarşi içindeki makamlara ve özellikle de generalliğe terfide önemli rol oynayan YAŞ'a bağlı iki kurmay subayın da yer alması, özellikle üst kademelerin iradesine aykırı kararlar alınmasında önemli bir blokaj oluşturduğu yönünde tartışmalara yol açmakta idi. TSK personeli, dava açtığı Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde sırf bu iki subay üye sebebiyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından kendini tam bir güvence altında hissetmemekteydi. Anayasa değişikliği ile bu güvence de sağlanmaktadır. MİLLETLE BAĞI KOPARDILAR Üçüncü yenilik ise Anayasanın 125'inci maddesinde yapılan değişiklik. YAŞ karalarını yargı denetimine açmaktadır. Yargı denetimi, hukuk devleti ilkesinin olmazsa almaz kuralıdır. Bu değişiklik, TSK mensupları hakkındaki keyfi ve hukuka aykırı ilişik kesme işlemlerine karşı yargı denetimi güvencesi sağlamaktadır. Böylece, ordu içinde yargı denetimi dışı işlemlerle orduyu kendi zihniyet tekeline alan, böylece ordu millet bağını koparan darbeci kadrolaşmalara yargı denetimi engeli konulmuş olacaktır. Gerek YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması, gerekse Askeri Yüksek İdare Mahkemesinden kurmay subayların çıkarılması, ordu mensuplarının mesleki haklarının güvence altına alınmasında hayati öneme sahip değişikliklerdir. Bu değişiklikler ordu mensupları için önemli bir moral kaynağı da olacaktır. ASKERİ YARGIÇLARA GÜVENCE Askeri yargıçların, YAŞ kararları ile ihraç edildiği bir sistemde askeri yargının bağımsızlığından söz edilemez. YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması en başta askeri yargıçlara gerekli güvenceyi sağlayacaktır. Yargıç güvencesi, davası mahkeme önüne gelen her asker kişinin güvencesi demektir. Ülkemizde, sadece askeri yargı değil, brifinglerle sivil yargı da, diğer tüm kurumlar da darbecilerin ideolojik formatına sokulmaya çalışılmıştır. Vesayet sistemini sürdürmek isteyenler, anayasal, yasal ve kurumsal değişimlere, rejimi değiştirme, Cumhuriyeti yıkma, laikliği ortadan kaldırma, kurumları yıpratma, asimetrik psikolojik savaş, karşı darbe, polis devleti, sivil dikta, sivil vesayet gibi söylemlerle direnmektedirler. Halka veya milliyete vurgu yapan, ancak milletin değil, darbecilerin yanında duran kişi, bürokrat ve siyasilere kesin bir tavır koymalıyız. Artık bizi akılsız, aciz bir sürü olarak gören ve vesayet altında tutmaya çalışanlara karşı 12 Eylülde yapılacak referandum tam bir fırsat sunmaktadır. Emekli Hakim Albay Rüştü ATPULAT: Askeri yargının alanı daraltılıyor Askeri suçların yargılamasını askeri mahkemeler yapıyor. Asker olmayan suçların sivil mahkemelerde yargılanmasına bakıyor. O da olması gereken şekilde doğru bir terfi. Son zamanlarda askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması problem çıkarıyor. Bu anayasa değişikliğiyle bu iyice açıklığa kavuşuyor. Bundan askeri mahkemeler sadece sırf askerin işlediği suçlara bakacak. Asker kişinin asker kişiye karşı işlediği suçlarda, mesela asker kişi bir askeri yaraladı, bu gibi şeylere askeri mahkemelerin bakması doğal. Bu halde düzenlenmesi olumlu. Askeri yargı var ama gene sivil yargı var. Diğer NATO ülkelerinde de vardır. Bu değişiklikle askeri yargının alanı çok daraltılıyor. Doğru ve demokratik olan da bu. Hiçbir şekilde sivil bir kişi askeri mahkemede yargılanamaz. Doç. Dr. Sedat LAÇiNER: Darbeciler yasanın arkasına saklanmayacak Referandumdan eğer 'evet' çıkar ise devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her durumda sivil mahkemelerde görülecek. Yani darbe girişiminde bulunan kim olursa olsun hiç bir kurum ve yasanın arkasına saklanamayacak. Askere sivil yargı yolu güçlü bir anayasal güvenceye kavuşacak. Dahası askeri yargının görev alanı yeniden belirlenecek, askeri yargı, askeri ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülecek. Askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak. --------------------------------------------------- YARGIDA VESAYET DÖNEMİ KAPANIYOR Anayasa paketinde HSYK'nın yapısını düzenleyen madde referandum sürecinde en çok tartışılan değişiklik oldu. Halkoyuna sunulan Anayasa paketinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını düzenleyen madde referandum sürecinde en çok tartışılan değişiklik oldu. HSYK'nın yapısını ve işleyişini sil baştan değiştiren düzenleme, yüksek yargının kürsü hakimleri üzerindeki vesayetini sona erdirecek. Kurulun yarısı 12 bin hakim ve savcının oyuyla seçilmiş 1. sınıfa ayrılmış hakim ve savcılardan oluşacak. Yeni yapıyla oluşacak üç dairenin hiçbirinde adalet bakanının görev almayacak olması kurul üzerindeki siyasi etkiyi de azaltacak. ESKi HALi MADDE 159. HâkimIer ve SavcıIar Yüksek KuruIu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimIik teminatı esasIarına göre kuruIur ve görev yapar. ÜyeIer dört yıl için seçiIir. Süresi biten üyeIer yeniden seçiIebiIirIer. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer. Hâkimler ve SavcıIar Yüksek KuruIu; adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, mesIekte kalmaIarı uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disipl in cezası verme, görevden uzaklaştır ma işIemlerini yapar. Adalet Bakanlığı'nın, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla veri en diğer görevleri yerine getirir. Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir. Adalet Bakanlığı'nın merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların muvafakatlarını alarak atama yetkisi Adalet bakanına aittir. Adalet bakanı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir. ÜYE SEÇiMİ-ESKi HALİ ** Kurulun başkanı adalet bakanıdır. ** Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. ** 3 asıl 3 yedek üye: Yargıtay Genel Kurulu'nun kendi üyeleri arasından her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden cumhurbaşkanınca ** 2 asıl 2 yedek üye: Danıştay Genel Kurulu'nun kendi üyeleri arasından her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden cumhurbaşkanınca ÜYE SEÇİMİNİN YENi HALi ** Kurulun başkanı adalet bakanıdır. ** Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabii üyesidir. ** 4 asıl üye: Yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından cumhurbaşkanınca ** 3 asıl 3 yedek üye: Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulu'nca ** 2 asıl 2 yedek üye: Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulu'nca 1 asıl 1 yedek üye: Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu'nca kendi üyeleri arasından ** 7 asıl 4 yedek üye: Birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca ** 3 asıl ve 2 yedek üye: Birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca YENi HALi MADDE 159. HâkimIer ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde yapılır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden altmış gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır. Diğer üyeliklerin boşalması halinde, asıl üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanır. Yargıtay, Danıştay ve Türkiye Adalet Akademisi genel kurullarından seçilecek Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları arasından seçilecek kurul üyeliği için her hâkim ve savcının oy kullanacağı seçimlerde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilir. Bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla yapılır. Kurulun Adalet bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler dışında başka bir görev alamazlar veya kurul tarafından başka bir göreve atanamaz ve seçilemezler. Kurulun yönetimi ve temsili kurul başkanına aittir. Kurul başkanı dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire başkanlarını ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan, yetkilerinden bir kısmını başkan vekiline devredebilir. Kurul, adIî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaIarı uygun görülmeyenIer hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işIemIerini yapar; Adalet Bakanlığı'nın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı'nın oluru ile kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir. Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurula bağlı Genel Sekreterlik kuruIur. Genel sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan kurulun teklif ettiği üç aday arasından kurul başkanı tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile kurulda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi kurula aittir. Adalet BakanIığı'nın merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettişlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi adalet bakanına aittir. Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile genel sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. Prof. Dr. Yusuf Şevki HAKYEMEZ: HSYK'NIN ÖZERK YAPISI GÜÇLENDiRiLiYOR Değişiklik paketindeki ikinci önemli adım 7 üyeli HSYK ile ilgilidir. Değişiklikte kurul üye sayısı 22'ye çıkartılmıştır. Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, 3 Yargıtay üyesi ve 2 Danıştay üyesine ek olarak değişiklikle 15 yeni üyenin daha kurula katılması sağlanacak. Böylece, adalet bakanı kurul üyesi ve başkanı olarak kalmakla birlikte artık eskiye göre bakanın kuruldaki gücü ve yetkileri azalacak, kurulda yürütmenin ağırlığı da azalmış olacak, kurul daha özerk hale gelecek. Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın ise kurul toplantılarına katılmaması halinde kurulu bloke etme imkânı kalmayacak. Kurulda Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyelerin ağırlıklı etkisi olmayacak. 5 üye oy çokluğu ile istediği kararı alabilirken, değişiklikle birlikte yüksek yargıdan gelen üyeler yanında 10 üyenin de ilk derece mahkemelerinde çalışan hâkim ve savcılar arasından seçilmesi esası benimsenecek. Böylece kurulun oluşumunda yargının bütününün orantılı temsili sağlanmış olacak. BAKANLIĞIN GÖLGESiNDEN ÇIKIYOR Pakette HSYK ile ilgili yer alan maddelerden en önemlisi ise 7 üyenin salt çoğunluğu ile karar alabilen Kurulda belli eğilimlerin egemen olması ihtimali, karma oluşumun benimsendiği ve daha çoğulcu bir yapının getirildiği yeni yapıda çok daha düşük olacak. HSYK'nın Adalet Bakanlığı'nın gölgesinde çalıştığı izlenimi ortadan kalkacak. Hâkim ve savcıların disiplin soruşturmaları Kurulun kendi müfettişleri aracılığıyla gerçekleştirilecek. Bu durum göz önüne alındığında HSYK yürütmeden bağımsız hale gelecek. Yine HSYK'nın meslekten çıkarma biçimindeki cezalarına karşı yargı yolunun açılacak. Ancak, kurulun tüm kararlarına karşı yargı yoluna başvuru imkânının sağlanması hukuk devleti açısından daha isabetli bir yenilik olurdu. Doç. Dr. Sedat LAÇİNER: Yeni Ferhat Sarıkaya vakaları yaşanmayacak HSYK şu haliyle başta Ergenekon ve Balyoz davaları olmak üzere yürüyen pek çok davayı etkileyecek türden kararlar alıyor. HSYK'ya kalsa bu davalar vakit yitirilmeden sona erdirilmelidir. Eğer referandumdan hayır oyu çıkar ise HSYK ve genel olarak yüksek yargı mevcut hastalıkları ile güçlenmiş olacak yeni Ferhat Sarıkaya kararlarına şahit olmuş olacağız. Mesleğini kaybetmek istemeyen veya işini yaptığı için ceza almak istemeyen pek çok hakim ve savcı HSYK korkusuyla darbecilik davalarından uzak duracaklardır. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi ERTEKiN: Yargıda ilk kez güç ilişkileri değişiyor Anayasa değişiklik paketi yargıya ilk kez demokrasi getiriyor. 1971 anayasa değişikliği ile hakim ve savcılardan alınan temsil yetkisi yeniden kürsü hakim ve savcılarına veriliyor. Kürsü hakim ve savcıları etkin rol oynayarak ilk defa aktör haline gelecek.Yargı kararlarında onların da iradeleri, karar ve oy hakları olacak. Bu çok daha açık biçimde yargıda oligarşinin sona ermesi ve demokrasinin gelmesi demek. Bundan I önce yargı idaresi Yargıtay ve Danıştay'a olağanüstü nitelikte yıkıcı temsil yetkisi veriyordu. Bu olağanüstü yüzde yetmişlere varan yetki sadece yüksek mahkemelere verilmemesi gerekiyor. HSYK'da çoğunluk yüksek yargıda, Adalet Bakanlığı burada iki üye ile temsil ediyordu. Bakanlığın buradaki gücü sadece gündem oluşturma. Diğer 5 üye istediği kararları çıkartabiliyor.Yeni paketle birlikte yargıda ilk kez güç ilişkileri değişiyor. Kurumsal ilişkiler değişiyor. Bu kurumsal ilişkiler ve güç yeni paketle birlikte hakim ve savcılara yer açılacak. Hâkim ve savcılar bir güç olarak ilk defa Yargıtay, Danıştay ve bakanlığın yanına bir güç olarak, aktör olarak, bir hukuk hazinesi olarak deyim yerindeyse oy hakkı tanınmış bir vatandaş olarak girmeye başlayacak. Yüksek yargı yüzde 25 varan bir temsil oranı, Adalet Bakanlığı yüzde 30 varan bir temsil oranı ile temsil edilecek ve yüzde elliye varan bir temsil oranı da hakim ve savcılara verilmiş olacak. Bu yargıyı demokratikleştiren bir müdahaledir. Eğer 12 Eylül'deki halk oylamasında "evet" çıkarsa yargıya demokrasi gelecek. Ferhat Sarıkaya ve Sacit Kayasu olaylarının bir daha yaşanmayacağını düşünüyorum. Emekli Askeri Hakim Faik TARIMCIOĞLU: Dokunulmaz bir kurum olmaktan çıkıyor Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) aleyhine veya lehine dava açma imkanı geliyor. Daha önce HSYK ve YAŞ kararlarına dava açılamıyordu. Diyelim Eyüp Ağır Ceza Reisi bir suç işledi ve HSYK tarafından ihraç edildi. Şimdi kendini savunma imkânı veriliyor, dava açma imkânı var. HSYK dokunulmaz bir kurum olmaktan çıkıyor, yargıya açık hale geliyor. Bu demokratikleşme anlamında çok iyi bir iyileştirme. Van'daki savcı Ferhat Sarıkaya olayı olmayabilecek. Hakim veya savcı kendini savunma imkanı bulacak. HSYK'nın yapısı değişiyor. HSYK şu anda 5 kişilik kast sistemine dayanan bir sistemden oluşuyor. Yargıtay ve Danıştay hâkimlerinden seçiliyor. Ama taşradaki 13 bin hakim veya savcı, bu kararlara iştirak edemiyordu, HSYK'nın içerisine giremiyordu. Danıştay ve Yargıtay'a seçilenler HSYK'ya seçiliyordu, HSYK da onları seçiyordu. Bu değişiyor. Mesela Erzurum, Edirne, Bitlis Hâkimi, Antalya savcısı da bu kararlara iştirak edecek. Prof. Dr. Mustafa ŞENTOP: SiYASET YARGIDAN UZAKLAŞACAK Yeni HSYK'nın üye sayısı arttırılmakta, dolayısıyla adalet bakanının ve müsteşarın etkisi üçte bir oranında azaltılmaktadır. Adalet bakanının üç daire halinde çalışması öngörülen kurul toplantılarının hepsine değil sadece genel kurul toplantılarına katılması öngörülmektedir. Müsteşarın sadece dairelerden birinin üyesi olması sağlanmakta, böylece hem adalet bakanının hem de mevcut hükümlere göre önemli ölçüde etkisizleştirildiği açık bir şekilde görülmektedir. Halen Adalet Bakanlığı'na bağlı olan müfettişlerin HSYK'ya bağlanması da yıllardır bağımsızlığın önünde en önemli bir engel olarak nitelendirilen durumun düzeltilmesi anlamına gelmektedir. Sadece bu düzenleme dahi oldukça ileri bir adım olarak kabul edilmelidir. YARGIDA HiYERARŞi SONA ERECEK Bu tablo karşısında, yargı bağımsızlığının "geriye" gittiğini ileri sürmek için görünürdekilerden başka sebepler aranmalıdır. Bu sebepler, HSYK'ya yerel mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılar arasından önemli sayıda üye seçilecek olmasıdır. Yerel mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcıların HSYK'da temsil edilmesi, toplam üye sayısının yarıya yakınını oluşturması yüksek yargı mensubu hâkimler tarafından ciddi bir hoşnutsuzlukla karşılanmaktadır. Bu durum, uzun yıllardır, yüksek yargı mensubu hakimler ile yerel mahkemelerde görev yapan hakim ve savcılar arasında oluşturulan "hi-yerarşik" yapının çökmesi anlamına gelmektedir. Değişiklik gerçekleşirse, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin belirlenmesinde yerel mahkemelerde görev yapan hâkimler ve savcılar etkili olacaktır; bu durumda, yüksek mahkeme mensupları ile yerelde görev yağan hakim ve savcılar arasında astlık-üstlük ilişkisi değil sadece bir görev ayrımı bulunduğu anlaşılacaktır. Yargı sadece yürütme ve yasamaya karşı değil, yüksek yargıya karşı da bağımsız hale gelecektir. HSYK BASKISI SON BULACAK Bugünkü sistemde yerel mahkeme kararlarını temyiz yoluyla inceleyen ve hukukilik denetimi yapan yüksek mahkemeler, HSYK'daki belirleyici güçleri sayesinde, yerel mahke-melerdeki hâkim ve savcılar üzerinde aşılamaz bir güç ve tesir oluşturmaktadırlar. Yerel mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılar yüksek mahkemelerin hukuki denetim sonucu verdikleri kararlara uymama, "direnme" hakkına sahipken, HSYK faktörü ile bundan çekinmekte, yüksek yargıya bağımlı kararlar üretmektedirler. Yüksek yargı ile HSYK arasındaki bu organik ilişki yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engeldir. Hukukilik denetimin üzerinden idari denetim gölgesi kalkmadıkça gerçek anlamda yargı bağımsızlığı sağlanamaz. Yasama organına HSYK'ya üye seçme yetkisi tanınmamaktadır; teklifin eleştirilebilecek en önemli noktası budur. Ancak yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi benimsenmiştir. Cumhurbaşkanı ise "12 Eylül anayasasındaki cumhurbaşkanı" değildir. BUGÜN ------------------------------------ ------------------------------------ ANAYASA DEĞİŞİKLİK PAKETİ (YORUMSUZ) TÜRKİYE 12 Eylül'de yapılacak olan referanduma kilitlendi. 49.5 milyon seçmen 151 bin 500 sandıkta yaşamlarının bundan sonrasını önemli ölçüde değiştirebilecek maddeler için oy kullanacak. Ancak oylamanın 12 Eylül Askerî darbesinin yıl dönümüne denk gelmesi nedeniyle tartışmalar "12 Eylül darbecilerinin yargılanması" ve "Yüksek yargı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısındaki değişiklikler" olmak üzere birkaç maddede kilitlendi. Oysa 'dezavantajlı kesimlere pozitif ayrımcılık', 'Birden fazla sendikaya üyelik', 'Memura toplu sözleşme hakkı', 'Vergi borcu olan işadamına yurt dışına çıkış serbestisi', 'Özel hayata koruma', Ordudan atılan askere yargı yolu' 'HSYK Kararlarına da yargı yolunun açılması' gibi maddeler ülkenin ilerlemesindeki tıkanık noktaların açılmasında önemli rol oynayacak. SABAH bu maddelerin, hayatımıza ne gibi yenilikler getireceğini, Türkiye'nin gelecek nesillerine nasıl etki edeceğini araştırdı. İşte madde madde referandum paketi ve hayatımıza getireceği değişiklikler. Kanun önünde eşitlik ANAYASA'NIN 10. MADDESİ ESKİ HALİ Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. YENİ HALİ Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Kişisel verilerin gizliliği ANAYASA'NIN 20. MADDESİ ESKİ HALİ Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. YENİ HALİ Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Yerleşme ve seyahat hürriyeti ANAYASA'NIN 23. MADDESİ ESKİ HALİ Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz. YENİ HALİ Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Ailenin korunması ANAYASA'NIN 41. MADDESİ ESKİ HALİ Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. YENİ HALİ Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Birden fazla sendikaya üye olma, memurlara toplu sözleşme, grev hakkı, disiplin cezalarına yargı yolu ANAYASA'NIN 51., 53., 54., 128. ve 129. MADDESİ SENDİKA KURMA HAKKI ESKİ HALİ Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz. İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir. İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz. YENİ HALİ "Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz" hükmü maddeden çıkarılıyor. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HAKKI ANAYASA'NIN 53. MADDESİ ESKİ HALİ İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz. YENİ HALİ İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir. GREV HAKKI VE LOKAVT ANAYASA'NIN 54. MADDESİ ESKİ HALİ Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. YENİ HALİ Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddî zarardan sendika sorumludur. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. Yüksek Kakem Kurulu'nun kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. Siyasî amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz. Dilekçe, bilgi edinme ve Kamu Denetçisi'ne başvurma hakkı ANAYASA'NIN 74. MADDESİ ESKİ HALİ Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir. YENİ HALİ Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tam sayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. Milletvekilliğinin düşmesi ANAYASA'NIN 84. MADDESİ ESKİ HALİ İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nca tespit edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca kararlaştırılır. Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesi'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmî Gazete'de gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurul'a bilgi sunar. YENİ HALİ Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesi'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmî Gazete'de gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurul'a bilgi sunar. Yüksek Askerî Şûra Kararlarına Yargı Yolu ANAYASA'NIN 125. MADDESİ ESKİ HALİ İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şûra'nın kararları yargı denetimi dışındadır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. YENİ HALİ Ancak, Yüksek Askerî Şûra'nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve üyeliğin sona ermesi ANAYASA'NIN 146. MADDESİ ESKİ HALİ Anayasa Mahkemesi onbir asil ve dört yedek üyeden kurulur. Cumhurbaşkanı, iki asil ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asil ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asil üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asil üyeyi ise Yükseköğretim Kurulu'nun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından; üç asil ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer. Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesi'ne asil ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır. Anayasa Mahkemesi, asil üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri, aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar. YENİ HALİ Anayasa Mahkemesi onyedi üyeden kurulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulu'nun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulu'nun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer. Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulu'ndan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Anayasa Mahkemesi'ne üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır. Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar. ANAYASA'NIN 84. MADDESİ ESKİ HALİ Anayasa Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer. YENİ HALİ Anayasa Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı TBMM Başkanı ve yüksek askerî bürokratlara Yüce Divan yolu ANAYASA'NIN 148. MADDESİ ESKİ HALİ Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamaz. Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def'i yoluyla da ileri sürülemez. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir. YENİ HALİ Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir", "Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı'nı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'nı, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanırlar" ve "Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurul'un yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir. Askerî yargı ANAYASA'NIN 145. MADDESİ ESKİ HALİ Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. Kanun, ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir. YENİ HALİ Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz. Askerî mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ANAYASA'NIN 159. MADDESİ: ESKİ HALİ Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulu'nun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulu'nun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığı'nın, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir. Adalet Bakanlığı'nın merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların muvafakatlarını alarak atama yetkisi Adalet Bakanı'na aittir. Adalet Bakanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir YENİ HALİ Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmi iki asıl ve oniki yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanı'dır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurul'un tabiî üyesidir. Kurul'un, dört asil üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk, dallarında görev yapan öğretim üyeleri, ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asil ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulu'nca, iki asil ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulu'nca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu'nca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde yapılır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden altmış gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır. Diğer üyeliklerin boşalması halinde, asıl üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanır. Yargıtay, Danıştay ve Türkiye Adalet Akademisi genel kurullarından seçilecek Kurul üyeliği için, birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları arasından seçilecek Kurul üyeliği için, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilir. Bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla yapılır. Kurul'un, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler dışında başka bir görev alamazlar veya Kurul tarafından başka bir göreve atanamaz ve seçilemezler. Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanı'na aittir. Kurul Başkanı dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire başkanlarını ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan, yetkilerinden bir kısmını başkanvekiline devredebilir. Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığı'nın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı'nın oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir. Kurul'un meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurul'a bağlı Genel Sekreterlik kurulur. Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan Kurul'un teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile Kurul'da geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurul'a aittir. Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettişlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanı'na aittir. Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurul'un ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. ASKERÎ YARGITAY ANAYASA'NIN 156. MADDESİ ESKİ HALİ Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Askerî Yargıtay üyeleri birinci sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulu'nun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir. Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı ve daire başkanları Askerî Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar. Askerî Yargıtay'ın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. YENİ HALİ Askerî Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. ASKERÎ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ANAYASA'NIN 157. MADDESİ ESKİ HALİ Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idarî işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. YENİ HALİ "Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. Ekonomik Sosyal Konsey ANAYASA'NIN 166. MADDESİ ESKİ HALİ Anayasanın 166'ncı maddesine "Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir" hükmü ekleniyor. YENİ HALİ Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir. 12 Eylül darbecilerine yargı yolu ANAYASA'NIN GEÇİCİ 15. MADDESİ ESKİ HALİ 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyi'nin, bu Konsey'in yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. YENİ HALİ Anayasa'nın geçici 15. maddesi kaldırılıyor.